Vefa Lisesi Kemal Sunal Kültür ve Sanat Ödülleri 2013
Vişne Bahçesi - "Yılın En Başarılı Yönetmeni" - "Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu" Engin Alkan
İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri 2012
Şark Dişçisi - "Yılın En Başarılı Yönetmeni" Engin Alkan
Suna Pekuysal Tiyatro Ödülleri 2012
Şark Dişçisi - "Yılın En Başarılı Yönetmeni" Engin Alkan
Tiyatro Tiyatro Dergisi Ödülleri 2012
Şark Dişçisi - "Yılın En Başarılı Yönetmeni" Engin Alkan
TOBAV Tiyatro Çırakları Başarı Ödülleri 2012
Şark Dişçisi - "Yılın En Başarılı Yönetmeni" Engin Alkan
Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri 2011
"Yılın En Başarılı Yönetmeni" Engin Alkan
Afife Tiyatro Ödülleri 2000
"Yılın En Başarılı Müzikal - Komedi Erkek Oyuncusu" Engin Alkan
Üçü Bir Arada - İstanbul Halk Tiyatrosu
Sahnede gördüğümüz fantastik futbol evreni oyunun yönetmeni Engin Alkan’ın kendi yorumu. Metinde mekân orta halli bir evin salonudur. Engin Alkan oyundaki karakterlerin bilinçaltını sahneye taşıyınca hikâyenin diliyle uyumlu futbol anlamında görsel bir zenginlik yakalanıyor. Seval Deniz Karahaliloğlu
http://tiyatronline.com/ucu-bir-arada_-istanbul-halk-tiyatrosu-12609
Tarla Kuşuydu Juliet - Ezop Sahne
Ephraim Kishon tarafından yazılan Tarla Kuşuydu Jüliet, Shakespeare’in tarihi oyunu Romeo ve Juliet eserinden yola çıkılarak yazılan komedi ağırlıklı farklı bir ironi. Engin Alkan’ ın yönetmen koltuğunda oturduğu gösteriyi daha önce yine aynı sanatçıdan İstanbul Şehir Tiyatroları’nda izlemiştik. Gerçi ben oyunu Şehir Tiyatroları’ndan önce Adana Devlet Tiyatrosu’ndan görmüştüm. Engin Alkan tiyatromuz açısından çok mühim bir isim. Çağdaş eserleri farklı yorumlarla seyirciye sunan sanatçı, bu sefer Ezop Sahne ile birlikte geçmişte sahnelediği eseri farklı renkler katarak seyirciye sunuyor. Deniz Çakır, Engin Alkan, Fatih Al ve Mert Şişmanlar’ ın rol aldığı oyunda, özellikle Deniz Çakır’ın ‘kadın oyuncu’ olarak sahnelerde parladığını üstüne basa basa söylemeliyim. Shakespeare’i mezarından kaldırarak kendi karakterleri ile yüzleştiren Tarla Kuşuydu Juliet, sezonun komedi oyun dalında iddialı yapımlarından bir tanesi.
Oyunda Engin Alkan hem Romeo hem de rahip karakterini; Deniz Çakır, Juliet ile dadısını; Fatih Al, Shakespeare’i; evin küçük kızı Lukretia’yı Mert Şişmanlar oynuyor. Yönetmen Şehir Tiyatroları’ndaki çalışmasından bağımsız olarak bu oyunda keskin politik göndermeler yapıyor. Çocuk gelinler, papaz hikayesinden yapılan ‘kanaat önderi’ eleştirisi, dini baskıların keskin biçimde insanlara empoze edilişinin aktarımı, gösteriyi günümüz Türkiye’sinin içine içine çekmiş. Tarla Kuşuydu Juliet bir yandan aşk üstüne sistemli eleştirilerini sunarken bir yandan da güncel konuları içine alarak Türkiye’ nin yoz gündemini sahneye taşımış. Engin Alkan rejilerinden genel olarak gördüğümüz ‘yüksek tempo’ ve ‘uzun süren sahneler’ bu oyunda da göze çarpıyor. Fakat bir mutfak ortamında birbirini yiyen iki aşığın diyalogları harikulade komedi doğurduğu için, o uzun diyaloglar hiç bitmesin istiyor insan. Ama hooop oyunu sahneye aktardım, haydi seyirci gülsün, algısı değil bu. Deniz Çakır gibi muhteşem bir ismin Juliet’in evlilikten bıkmış karakterine hayat verirken sergilediği enerji gerçekten büyüleyici. Romeo’da Engin Alkan’la süregelen didişmelerde Çakır’ ın o yüksek temposu olmasa oyunda çok fazla kopukluk olabilirdi. Shakespere rolündeki Fatih Al’ ın seyirciyle kurduğu diyalog yine oyunun hızlı akışında ciddi ivme iken, Mert Şişmanlar’ ın Lukretia’da oluşturduğu komedi çok yerinde olmuş. Murat Bavli’nin müzikleri Tarla Kuşuydu Juliet oyununun en vurucu noktası olurken, bu müzikleri dile getiren oyuncuların aşkın vazgeçilen duygusunu söylerken dahi komedi hep ön planda kalıyor.
Engin Alkan iyi ki yapmışsın bu oyunu; aşkın ve politikanın bu denli muhteşem biçimde iç içe geçtiği ikinci bir oyunu bu sezon içinde göremedim. Ezop Sahne’ nin başarılı çalışmasını gidin izleyin, pişman olmayacaksınız! Yaşam Kaya
http://tiyatronline.com/tarla-kusuydu-juliet_-ezop-sahne--12303
Cadı Avı - Kadıköy Emek Tiyatrosu
Kadıköy Emek Tiyatrosu, sezona yeni bir oyunla, Cadı Avı ile giriş yaptı. Shakespeare'in Venüs ile Adonis şiirinden Engin Alkan'ın uyarladığı oyun, oldukça yetenekli geniş mi geniş bir kadrodan oluşuyor. Venüs’le Adonis’in yüzlerce yıldır ilham veren hikâyesi, Shakespeare’in lirik aşk sonelerinden arabesk bir neşeyle kaplanan kendine has bir coşku ve abartıyla karşımızda bu kez. İki arada bir derede en bilinen bu mitin romantizmi, kendini üç heybetli Ana tanrıçanın kollarında buluyor. Şafak Ulusoy
http://tiyatronline.com/cadi-avi_-kadikoy-emek-tiyatrosu-8630
İstanbul Efendisi - İstanbul Şehir Tiyatrosu
Oyunu Engin Alkan sahneye taşımış. Konusu ve atmosferiyle, bu oyunun izleyiciyi günümüzde masal dünyasına falan götüremeyeceğini düşünmüş olacak ki, oyunu yukarıdaki birbirleriyle ve de oyun konusuyla uzaktan yakından hiç ilgisi olmayan Türk müziğinin popüler olmuş şarkılarıyla süslemiş. Engin Alkan’a gene de teşekkür borçluyum. Ya Burteçin Zoga’nın “Çılgın Dünya’sında (Lope di Vega)” olduğu gibi Don Floriano’ya, Don Valerio’ya, Pissano’ya, Dona Erifila’ya, Leonato’ya, Bellardo’ya, Laida’ya, Dona Fedra’ya, Liberto’ya, Tomas’a falan “Delisin… Delisin…”, “Yalan dünya”, “Ömrümün baharında”, “Fesuphanallah”, “Hür doğdum hür yaşarım”, “Bak bir varmış bir yokmuş” gibi ‘70’li yılların sıradan aranjmanlarını, ucuz pop şarkılarını; “Papatya gibisin beyaz ve İnce” gibi tangoları katsaymış! Yapmamış. Zamanında, bugünün Büyükşehir Belediye başkanlığına eş bir görevi sürdüren Savleti Efendi’nin kimliğinde, dönemin cinli-büyülü toplumsal yapısı içinde gelişen, romantik bir aşk öyküsünün dolambaçlı serüvenini kuru kuru anlatmayı yeğlememiş Engin Alkan. Gel gelelim, Lale Devri’nin hemen sonrasında yaşanan olaylar, dönemin İstanbul’unun gizemli ve ilginç dokusu içinde, renkli sahneler ve daha değişik, daha etkileyici bir müzikle izleyiciye aktarılamaz mıydı bilemiyorum. Eleştirel özelliği nedeniyle oynandığı her dönemde büyük ilgi görmüş bu oyun, dönemsel eleştiri ağırlıklı yönüyle ele alınamaz mıydı, karışmıyorum. Olayların tek bir konu etrafında ilerlediği oyunda, eski Osmanlı’nın gündelik yaşamı bir fon olarak kullanılacağına; gündelik ilişkileriyle, sosyal kurumlarıyla ve figürleriyle kurgu o sınırlar içerisinde boyutlandırılamaz mıydı, aldırmıyorum. Ne diyebilirim ki?! Engin Alkan böyle uygun görmüş, seyircinin hop oturup hop kalktığı bir reji yapmış. Ola ki gişesini de düşünmüş, neden ayıplayayım? Seyirciye, orkestra ve oyuncuların performansıyla müziğin dansla iç içe geçtiği görsel bir ziyafet hazırlamış. Engin Alkan’ın eleştiri konusunda fazla hassas ve kırılgan olduğunu bildiğimden, yönetimindeki “İstanbul Efendisi” ne kadar tiyatro ne kadar değil, tartışmak da istemiyorum. Konuya uygun özgün besteler kullansaydı, hiç değilse İstanbul türkülerinden bir buket yapsaydı da demiyorum. Üstün Akmen
http://tiyatronline.com/istanbul-efendisi_-istanbul-sehir-tiyatrosu--7134
Generaller, Savaş Ve Barbekü - Tiyatro Adam
Fransız, Amerikalı, Rus, Çinli generaller, bürokrat, piskopos, huysuz bir anne, savaşın adının bile yasak olduğu tuhaf bir cephe… Vian’ın, her anı ilginçliklerle dolu bu savaş oyununu Engin Alkan sahneye taşırken… En koyu biçimde l’humour noir (kara mizah) olmasının yanı sıra zararsız bir taşlama niteliğindeki bu oyunda Engin Alkan’ın… “Anonim” olduğu anlaşılan ışık ve kostüm tasarımlarıyla, Engin Alkani i imzalı sahne düzeni… İnsanların, aslında en temel insani hakları yaşayabilmelerinin peşine düşmek durumunda kalışları, Engin Alkan yönetimindeki oyunda…
Engin Alkan (1965), eleştiriye daha henüz alışamadığından, eleştirildiği zaman (özellikle ben eleştirdiğim zaman) öfke seline kapıldığından ve de neredeyse oğlum yerindeki (büyük oğlum 1969 doğumlu) bu başarılı oyuncunun saldırganlığından, kabalığından hiç mi hiç hoşlanmadığımdan, yürekten destek verdiğim Tiyatroadam’ın bu oyununu değerlendirmeye almak istemiyorum.
Nasıl köpürmüştü son olarak internet sitesi Tiyatro Dünyası’ndaki yazısında (Aralık 2008) Engin Alkan: “Ey eleştirmen! Oyunculara dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum. Yazdıklarının tumturaklı rokokoları hiçbir şey anlatmıyor. Söz ettiğin konulardaki bilgisizliğini manipüle ediyor, ahkâm kesiyorsun. İlla ki yazacaksan, “beğendim” , “beğenmedim” de ve geç, mesleğimize daha az tahribat verirsin.” Üstün Akmen
http://tiyatronline.com/generaller-savas-ve-barbeku_-tiyatro-adam-7082
Keşanlı Ali Destanı - İstanbul Şehir Tiyatrosu
Genç kuşağın anlayacağı espirileri içine katarak oyuna canlılık katan oyuncuların -ki özellikle Engin Alkan- yapıtın güncelliğini çok iyi benimsediklerini görüyoruz. Danslar, şarkılar günümüzün koşulları doğrultusunda tasarlanmış. Yücel Erten, yeni kuşak seyirci odağına yönelerek başarılı bir işe imza atmış. Zaman geçtikçe “Keşanlı Ali Destanı” nı oynayacak başka gruplarda ortaya çıkacaktır. Özellikle yetişen tiyatral kesim için bu yorum, sahneleniş çok büyük güzellikler, dersler barındırıyor. Eğer ki yaşamı eleştirip, kendinizi bu sistematikten sıyırmak istiyorsanız bu oyuna muhakkak gidin. Üstün Akmen
http://tiyatronline.com/kesanli-ali-destani_-istanbul-sehir-tiyatrosu-3642
Genaraller, Savaş Ve Barbekü - Tiyatro Adam
Engin Alkan, konuyu işlerken yazarın anlattığı dünyayı çok güzel resmediyor. Sert alaylar, generallerin komik ve düşündürücü halleri, savaş çıkarmak için uydurulan söylemler seyirciyi günümüz dünyası ile bütünleştirmiş. Alkan, yine kendine yakışır bir reji ile sahnelerde boy gösteriyor. Yaşam Kaya
http://tiyatronline.com/-genaraller-savas-ve-barbeku_-tiyatro-adam-3538
Şark Dişçisi - İstanbul Şehir Tiyatrosu
Engin Alkan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ nın önemli rejisörlerinden. Yenilikçi düşünce yapısıyla, şimdiye dek yaptığı rejilerle beraber, cesaret edilemeyenleri bu oyunda sahnede gerçekleştiriyor. Seyirciyi oturduğu koltukta rahatsız eden Alkan, Hagop Baronyan gibi tarihin tozlu raflarında unutulmuş önemli bir yazarı güncel bir çalışmayla bizlerin önüne koyuyor. Oyununu titiz bir çalışmayla hazırlayan yönetmen, sahnedeki mizansenlerden hareket düzenine varana dek tüm detayları ince ince işlemiş. Kumpanyanın başarılı görüntüsü, oyunun gittikçe tırmanan yüksek temposu, oyuncuların canla başla konuya eğilmeleri ekibin başarısını bizlere kanıtlıyor.
Türkiye’de teatral alanda günden güne önemli değişimler yaşıyoruz. Çok değil, sadece on sene önce kadar Türkiye’de Ermeni bir yazarın oyununu sahneye koymaya kalksa idiniz, tiyatronun içine kümelenmiş beyaz Türk güruhunun saldırılarına uğrardınız. Fakat artık zaman hızla değişiyor. İçimizdeki kültürün değerleri ait oldukları yerlere getiriliyor. Modern, çağdaş batı tiyatrosunu Ermeni cemaatinden öğrenen bir toplum olarak yıllarca onları hor gören düşünce yapılarıyla yetiştirildik. Fakat şimdi Engin Alkangibi cesur yönetmenler sayesinde anlayışlar, fikirler değişiyor.
Engin Alkan’ ın yapmak istediğini muhteşem biçimde kavrayan bir ekiple karşı karşıyayız. Bedensel hareketler, ses tonları oyuncuların tamamında şahane. Komediyi net biçimde anlatacak bir ekip oluşturulmuş. Yaşam Kaya
http://tiyatronline.com/sark-discisi_-istanbul-sehir-tiyatrosu-3522
Şekerpare - İstanbul Şehir Tiyatrosu
İstanbul Şehir Tiyatroları’ nın dahi yönetmeni Engin Alkan bu akımı fark edip, giriş cümlesinde yazdığımız ‘Şekerpare’ filmini güzel bir metinle sahnelere uyarladı. Aslında ‘uyarlama’ demek çok yanlış olur, yönetmen filme bire bir bağlı kalmayıp ekstra sahneler ekleyerek oluşturduğu bu yeni mizpanpajda sağlam oyuncu kadrosuyla yine İstanbul sahnelerinde eşine az rastlanır bir iş gerçekleştirmiş.
Engin Alkan oyunu hem yönetip hem de oyunda Ziver rolünü oynayarak, her iki kulvardan eseri zirveye taşımış. Şener Şen’in kendi karakter yorumunu katarak canlandırdığı Ziver rolüyle Engin Alkan’ın teatral Ziver’ini karşılaştırmak çok yanlış olur. Oyunu izleyecek olanların filmle duygusal bağ kurmadan sahnede izlediklerinin tiyatro olduğunu unutmaması gerekli. Engin Alkan rejilerinin değişmezi sürrealist sahne düşünseli bu oyunda da karşımıza çıkıyor. Olayın tam merkezine oturttuğu üç boyutlu mimari dekorun olayların hızını arttırdığı gibi sahne geçişlerinde oyuncuların önünü açması fevkalade güzel bir düşünce. Bunun yanında müziklerin esere katkısını tartışmamak lazım. Engin Alkan imzası taşıyan sözlerin duygusal ve komedi etkisi zihinlere kazınırken, Burçak Çöllü’ nün bazı yerlerde –ki özellikle aşkın dile geldiği bölümler- ritmi yavaşlatması fena olmaz. Ziver’in üçkağıtçı dünyasına rengarenk yorum katan Engin Alkan adeta ekibi sırtlayarak eşine az rastlanır performans ortaya koyuyor. Üç saat boyunca rolünden ödün vermeyen ve olayın nirengi noktasını oluşturan Cumali’de Uğur Dilbaz bu karakter için dört dörtlük seçim olmuş. Saflık, doğallık; sonrasında ortaya koyduğu uyanış bölümleri her açıdan kusursuz. Hurşit’te Aybar Taştekin, Engin Alkan’la güzel bir ikili olup, Yavuz Turgul’un çizdiği ‘dönemin sahte(kar) yönetici’ betimlemesini iyi analiz etmiş. Şekerpare rolünde Dolunay Pircioğlu estetik zerafetiyle rolünün hakkını vermiş. Ekibin müzikle, Barış Dinçel dekoruyla kurduğu eksiksiz bağ oyunun mükemmele doğru yola alan oluşumunda önemli. Üç saat süren eserde insan gözünü kırpmadan sahneye bağlı kalıyor. Yaşam Kaya
http://tiyatronline.com/sekerpare_-istanbul-sehir-tiyatrosu-3362
Tarla Kuşuydu Jüliet - İstanbul Şehir Tiyatrosu
Gösteride Romeo ve Rahip Lorenzo rollerinde Engin Alkan’ı izliyoruz. Öncelikle Alkan için şu tespiti yapmak çok önemli. Ülke tiyatrosunun yetiştirdiği en önemli karakter oyuncusudur kendisi. Yönetmenliği de gelişerek ilerlemiştir. Romeo’un o kılıbık ruh halini, Rahip Lorenzo’nun uğraşlarını favkalade güzel oynuyor. Canlı performansları için diyecek kelime zaten yok. Sahnede her yönden harika bir oyuncu izliyoruz. Aşkın tükendiğini anlatışı çok başarılı. Juliet / Dadı karakterleri ile izleyenleri büyüleyen Özlem Türkad için tüm olumlu düşünceleri buraya sıralamak gerekli. Kavgalarda, yazarla olan münasebetlerinde, evlilik çatışmalarında ve en önemlisi komedide kendisini iyice hissettiriyor. Shakespeare ile karşımıza geçen Çağlar Çorumlu yapacağı hinliklerde gösterdiği peformansla göz dolduruyor. O da başarılı. Lucretia’da Murat Bavli ekibin başarısına uyum sağlamış.
Ephraim Kishon’un Shakespeare ile ince çizgilerde alay edişi; Alkan’nın ironisi bol güldürüsü; Gamze Kuş’un yerinde dekoru; Duygu Türkekul’un birbirinden güzel kostüm seçimleri; Poldi Schatzmann’ın şahane müzikleri oyunu farklı en önemli ayrıntılar. Oyuncuların canlı müzik performansları da izleyenleri oyuna bağlıyor. Tarla Kuşuydu Jüliet Engin Alkan gibi başarılı bir yönetmenin, oyuncunun elinde olağanüstü bir güzelliğe bürünmüş. Mutlaka bu komediyi izleyin. Yaşam Kaya
http://tiyatronline.com/tarla-kusuydu-juliet_-istanbul-sehir-tiyatrosu-3082
0 Yorum