MAKALELER

Çılgın Dünya - Van Devlet Tiyatrosu

2008.11.14 00:00
| | |
8560

Lope da Vega , Shakespeare ile birlikte Altın Çağ tiyatrosu'nun en önemli iki yazarından biri.

 

    "İŞTE HAYAT BU ; İŞTE TİYATRO BU !" VAN DT ÇILGIN DÜNYA İLE BEYKOZ SAHNESİ'NDE…
 
    BİR OYUN SEYRETTİM VE HAYATIM DEĞİŞTİ 
    Dün gece (13.11.08) bir oyun seyrettim ve tiyatro dünyam değişti. Tiyatro böyle bir şeydir işte. Tam yedim bitirdim dersin bir de dönüp bakarsın ki bir arpa boyu yol gitmişsin.
 
    VEGA VE SHAKESPEARE KARŞILAŞTIRMASI 
    Lope da Vega , Shakespeare ile birlikte Altın Çağ tiyatrosu'nun en önemli iki yazarından biri. Frederiko Garcia Lorca ile İspanya'nın dünyaya armağan ettiği iki büyük yazarından ilki. Bana göre Vega , bazı açılardan Shakespeare'den çok daha üstündür. Bütün dünya İspanyolca konuşsaydı Shakespeare değil Vega bir numara olurdu ! Shakespeare'in oyunları 30-40'ı aşamazken Vega'nın 1500 (bin beş yüz) oyuna imza attığı sanılıyor. Shakespeare'in Hamlet'i nasıl ki bir başyapıt ise Vega'nın Çılgın Dünyası da o !


 
     “TÜM DÜNYA BİR SAHNEDİR” METAFORU KİME AİT 
    Oyunu izledikten sonra sevgili hocam (Prof.Dr.)Sevinç Sokullu'nun bir sözü (algım dahilik sınırlarında olduğundan , ancak)-tam on beş yıl sonra yerine oturdu ve sır faş oldu :Eğer belleğim beni yanıltmıyorsa hocam şöyle demişti : “- 'Tüm dünya bir sahnedir ve bizler de birer oyuncuyuz' metaforunu Shakespeare Vega'dan almıştır !”
Hocamın bu sözü bende uzun yıllar “nasıl yani ?” dosyasındaydı. Dün gece itibarıyla ,şimdi ol evrak , “evreka/buldum” dosyasına alındı. Ne de olsa hepimiz hayat denen bu öğretmenin her daim bir öğrencisi , bir homoöğreneirum'u değil miyiz ?
Ayrıca delilik metaforunu/benzetmesini Vega'nın , Shakespeare'den çok daha ustaca ve katmanlı kullandığına tanık oluyoruz Çılgın Dünya oyununda. Adı üstünde !
 
     TÜM DÜNYA BİR AŞK(IN) SAHNEDİR VE HEPİMİZ BU AŞKLA ÇILDIRMIŞ BİRER DELİYİZ
 
    Oyunun yediden yetmişe herkesin kolayca anlayabileceği ve anlatabileceği yalın bir öyküsü var : Bir adam kanundan kaçarken gizlenmek için bir deliler evine sığınır ve burada provaları yapılan bir tiyatro oyununda hayatının aşkıyla tanışarak gerçekten aklını yitirir !
 
     OYUN ROMEO VE JÜLYET GİBİ BAŞLIYOR 
    Oyunumuz ilginç bir şekilde Shakespeare'nin Romeo ve Juliet oyununun başı ile paralellikler gösterir : Kahramanımız da , tıpkı Romeo gibi-ya da tersi-, eski sevgilisinden yeni ayrılmıştır ve Romeo gibi sokakta bir kılıç ve pelerin düello oyununa katılır ve çarpıştığı adamı öldürür. Romeo'da öldürülen bu adam Jüliet'in dayısı , oyunumuzda ise gelecekte tahta geçecek olan prenstir.
 
     DELİ DELİYİ GÖRÜNCE 
    Genç ve yakışıklı kahramanımız , bir dostunun tavsiyesiyle , deli kılığına girerek sığındığı bu deliler evinde tanıştığı hayatının aşkı karşısında (deli deliyi görünce sopasını indirirmiş) süt dökmüş kediye döner.
 
     DELİLER EVİNDE BİR PROVADA GEÇEN OYUN 
    Deliler evinde hastane müdürü , doktoru , bir de aralarında (oyunu-muzun yazarı) Vega'nın da olduğu filozof , kontes , kendisini horoz zanne-den bir beyzade vb. kahramanımız gibi deliliği bir kılık olarak kullanan ilginç deli hastalar vardır. Müdür ve doktor , bu hastanede tedavi amaçlı bir oyunun provalarını yapmaktadırlar , kahramanımız buraya düştüğünde…
 
     AŞK ÇILGINLIKLARI BAŞROLDE 
    Provalar ilerledikçe kahramanımız başrole yükselir. Bunda sevgi-lisinin dışında oyundaki diğer iki kadın tarafından paylaşılamamasının da rolü vardır. Deli kadınlardan birinin amcası olan müdür , yeğeninin şikayeti üzerine bu aşkı ayırmak için esaz kızımızı hücreye attırır ve bu andan itibaren akıllılar ve deliler birbirine karışmaya ve olaylar hızla akmaya başlar.
 
      GERÇEK VE OYUN İÇİÇE 
    Finalde delilerin hazırladığı oyun maskeli müfettişe başarıyla oynanır ama hayel ile gerçek , yalan ile doğru ve akıl ile çılgınlık ; gerçek ile oyun öyle iç içe geçer ve kördüğüm olur ki bu düğümü çözmek müfettişe düşer. Müfettişin , oyunun başında kahramanımızın öldürdüğünü sandığı prens olduğunun ortaya çıkmasıyla düğüm çözülür ve kahramanımız hayatının aşkına kavuşur.
 
      REJİ 
    Her yiğidin bir yoğurt yiğişi , her rejisörün de her klasik eseri kendine göre yorumlayışı vardır ! Bir eleştirmenin bir oyunda baktığı ilk şey ; oyundaki birlik , beraberlik ve bütünlük ; kompozisyon olsa gerektir. Bir iki ayrıntı dışında bu konuda bir sorun gözükmüyor. (Oyunda) doğru seçim +doğru rol dağılımı ve oyuncuların özgürce oynayabilecekleri (yaratabilecekleri) bir alan ve ortam = başarı förmülünü rejisörümüz (Barış Erdenk) tarafından başarıyla uygulandığını söyleyebiliriz.
 
     GİYSİ VE DEKOR 
    Giysi Tasarımı (Medine Yavuz) oyunun karmaşık oyun içinde oyun kurgusunu yalın bir dille seyirciye aktarmayı başarıyor. Dekor Tasarım (Barış Erdenk), sahne üzerine kurulmuş mini bir anfitiyatro ve sağda bir masa ve solda bir küvetten ibaret yalın ama işlevsel tasarısıyla rejinin gereksindiği hareket serbestisine izin verecek şekilde dizayn edilmiş.
 
      IŞIK TASARIM 
    Işık Tasarımı (İlhan Oran) , delilik atmosferini yaratmada ve oyunun gerçek-oyun ikilemini belirginleştirmede ve oyuncuların seyirci ile kurduğu gözgöze iletişimi sağlamada işlevsel bir görev üstlenmiş ve bu görevini de başarıyla gerçekleştiriyor diyebiliriz.
 
     DANS DÜZENİ 
    Koreografi /Dans Düzeni (Sibel Erdenk) , sadece oyunun müzikli bölümlerinde değil , oyun boyunca oyuncuların attıkları taklalarda , itiş-kakış ve kavga sahnelerinde , bayan oyuncuların eller üzerinde taşınmalarında vb. incelikli ve milimetrik çalışılmış göz okşayıcı tasarımı ile ve özellikle de sahne finallerinde yarattığı dans tabloları ile göz kamaştırıyor.


 
     İŞTE YILDIZ TAKIM OYUNCULARI 
    Ve işte oyunun yıldızları (Cast/Distirbisyon/Rol Dağılımı ne internette ne de aylık programda belirtilmediği için isimlerini ne yazık ki tek tek anamadığım isimleri topluca sayıyorum) ; Hüseyin Baylan, Cem Zeynel Kılıç, Ebru Evren, Özlem Gür, Esat Tanrıverdi , Deniz Keyf, Edip Kamacı, Özgür Titiz, Nedim Salman, Mustafa Çolak.
 
     KİMLER ÖNE ÇIKIYOR 
    Kahramanımız , kendisini papağan sanan veya deli kılığına saklanan deli ile deliler hastanesi müdürü ; erkek oyuncular arasında ve kahramanı-mızın hayatının aşkı esmer ile diğer sarışın ve kumral bayan oyuncular ; (özür dilerim isimlerini tek tek bilmiyorum) öne çıkan oyuncular olarak anılabilir.
 
    BU YETENEKLERİ BÜTÜN TÜRKİYE İZLEMELİ 
    Oyuncularımız deyim yerindeyse oyunda döktürüyorlar. Bence artık olmuşlar , bölgelerden merkezlere düşebilirler ; bu yetenekleri sadece Van değil bütün Türkiye tanımalı.
 
     SOLO ŞARKILAR DUYGU YÜKLÜYDÜ 
    Özellikle üç bayan oyuncumuzun söylediği solo şarkılar birbirinden güzeldi ve diyebilirim ki sarışın bayan oyuncumuzun (hem de flemengo yorumuyla) söylediği karşılıksız aşk şarkısı ile seyirci koptu ve hepimizin burnunun direği sızladı.
 
     SEYİRCİ İLK SAHNEDE YAKALANMALI 
    İşte o büyülü andan itibaren seyirciler ile oyuncular arasındaki tanış-ma yerini duygusal kaynaşmaya bırakmaya başladı gibi geldi bana. Daha önce söylenen bir iki toplu şarkıdan çok daha etkili ve duygu yüklü bu ilişki (rejide) daha oyunun başında kurulmalıydı , seyirciyi (ciğerinden) yakalan-malıydı diye düşünmeden edemedim.
 
     İŞTE TİYATRO BU 
    Oyundan çıkarken bir kere daha , işte hayat bu ; işte tiyatro bu , diye düşündüm ; güldüm ; ağladım ve düşündüm ; tutkularımdan arındım ; düşünsel ve manevi açıdan çoğaldım ve zenginleştim ; yaşadığımı anladım ; insanlara ve hayata karşı sevgiyle ve aşkla doldum ! Teşekkürler Van DT , teşekkürler büyücü , şaman , ozan oyuncular !
 

 

Anahtar Kelimeler: çılgın dünya, van devlet tiyatrosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir