Çok şaşkınım gerçekten "Bu Memleket Bizim Mi ?"

Amacım sadece daha vizyoner bakılması daha iyi projeler ve ne yapıyoruz sorusunu sorgulata bilmek.

Son zamanlar da Devlet Tiyatroları oyunlarını ve İstanbul Şehir Tiyatroları oyunlarını anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum.

18 Mayıs 20:00'da "Yüzünde Yüzler" Devlet Tiyatrosu 
19 Mayıs 21:00'da " Bu Memleket Bizim" 
Oyunlarını izledim;

İlk olarak Devlet Tiyatrosu oyunu "Yüzünde Yüzler" tam anlamı ile bir faciaydı. Tiyatroya saygımız sonsuz . Ancak ; oyunun neye nasıl hizmet ettiğini ve amaç neydi anlayamadım. Ses , dramaturgi , reji aslında herşey tam anlamı ile hayal kırıklığı.

İkinci olarak İstanbul Şehir Tiyatrosu " Bu Memleket Bizim" Oyunda tek iyi şey Zihnî Göktay'dı. Karma karışık bir dramaturgi, herşey birinin içindeydi.Beş ayrı yönetmen olmasına rağmen şaşkınlıkla izledim. 

Bu oyun geçen sene Cumhuriyet'in 100.yılı için yapılmıştı. Bu sene neden oynadı ve neden Atatürk'ü Anma 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın 105. yılında sahneye konuldu?Salon yarı yarıya boştu.Süpriz olmamalı, böyle bir günde şehrin dört bir yanında kutlamalar varken bu oyun ise ne kutlama ne de anmaydı

Koskoca Darulbedayi yepyeni bir proje ile bu seneye 105. yıla hazırlık yapabilirdi. Oyun sonun da ne yönetmenler tanıtıldı çağırıldı nede Genel Sanat Yönetmeni sahneye çıktı. Bu akşamın önemi neydi anlayamadım. 

Yaklaşık 300 den fazla Darulbedayi oyuncusu tüm kadro sahnede yer almıştı. Büyük bir kısmı da meşaleler ile sahneye indi. Nerdeyse 10 yıldır hiç sahne almayan oyuncular dahi sahnedeydi. Ne güzel , on yılda bir meşale tutup son dönem de onay almak enteresan. 

Konu Mustafa Kemal Atatürk olunca insanlar coştukça coştu.  
Ama koskoca Darulbedayi de ne Ekrem İmamoğlu ne Mahir Polat vardı. Genel Sanat Yönetmeni Ayşe İşsever neden sahneye çıkmadı ? Bu arada geçen sene Eylül ayında ki 100. yol kutlamalarına geldiklerini biliyorum.  Ancak aynı proje neden böyle özel bir günde sahneye kondu anlamadım.  Anlamaya çalışıyorum zorluyorum olmuyor. Çünkü herşey çok anlamsızdı.

Devlet imkanlarını kullanarak proje yaptığını sanan insanlar. Bu işin zor olduğunu, o soğukta oyuncu arkadaşlarının ne sıkıntılarla sahnede olduklarını söyledi çok zorlanmışlar. Anlıyorum  gerçekten de zor bir projeydi ve çok üzüldüm. Peki bu soruyu her iki kurum için soruyorum o  arkadaşlarınıza karmakarışık bir proje de yer vererek kendilerinin bile tam olarak anlamadığı bir proje ile eziyet etmiş olmadınız mı ? En büyük eziyet de sanırım meşaleyi taşıyanlar olmuştur.  Neyse ki bitti geçmiş olsun..

Çok şakınım, geldiğimiz nokta bu mu?
En şaşırdığım kısım ise, oyun sonunda KJ den akan isimlerden çok önemli bir Usta'nın adı Darulbedayi de daha önce bilmediğim bir birimde ismi yazılmış. Öyle bir birim varmı bilemiyorum affınıza sığınıyorum.

Kj de "Dekor Birimi" M. Nurullah TUNCER yazdı. Bilmeyenler için tekrar hatırlatıyorum.M. Nurullah Tuncer "Baş Yönetmen Muhsin Ertuğrul" dan sonra iki dönem Genel Sanat Yönetmeni olarak görev yapmış Darulbedayi'nin tek Creatif Tasarımcı  olan bir Genel Sanat Yönetmeni'dir. 

Asıl mesele şu; görev almadığınız bir projede isminiz yazılsa ne hissedersiniz ? Böyle toptancı bir anlayış olamaz.  M. Nurullah Tuncer özellikle çıkarılmasını zaten hiç bir katkısı olmadığını belirtmiş.  Amaçsız ve özensiz bir iş olunca da sonuç orta.

Ben sıradan bir vatandaşım,  kimse kimsenin fikirlerini sorgulamamalı ve ancak saygı duymalı. Hani hepimiz insanlar fikirleri ve düşünceleri yüzünden suçlanmamalı diyoruz ya. Zaten kimsenin de haddine değil.

Had bildirmek istiyorsak yaptığımız işlerimiz de göstererek had bildirelim. Yapıcı eleştiriye açık olmak için de belli bilgi birikim ve entellektüelliğe ulaşmak gerek.  Bu gün simitçiyken, yarın çalışarak öğretmen olabiliriz. 

Tavsiyem; hayatta kimseyi küçümsemeyin.

Ah mümkün olsa,
Savaş'tan Barış 
Barış'tan insan
Yapardım.
Ve her sabah 
Çocuklara 
Kurşun yerine 
Şiir atardım...

Nazım Hikmet Ran