Sahte Kahramanlık Motifine Giriş...
SAHTE KAHRAMANIN SERÜVENİ: PLAUTUS’UN PALAVRACI ASKER’İNDEN KEŞANLI ALİ’YE VE ÜÇ KURUŞLUK OPERA’YA GİDEN YOLDA BİR TİPİN DÖNÜŞÜMÜ
Özet
Bu makalede, Antik Roma tiyatrosunda Plautus’un Palavracı Asker (Miles Gloriosus) adlı eserinde karşımıza çıkan “sahte kahraman” tipinin, Geleneksel Türk Tiyatrosu’ndaki Tuzsuz Deli Bekir ve Sahte Efe tiplemeleri ile İrlanda tiyatrosundan Synge’in Babayiğit, Alman epik tiyatrosundan Brecht’in Üç Kuruşluk Opera oyunundaki MacHeath (Macdynayf/Mac The Knife) ve Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı eserindeki Keşanlı Ali üzerinden çağdaş tiyatroya nasıl evrildiği karşılaştırmalı olarak incelenmektedir.
Karakterler, kahramanlık ile toplumda kabul gören erkeklik ideallerinin parodileştirilmesi ve alt üst edilmesi bağlamında çözümlenecek, benzerlik ve farklılıkları örneklerle analiz edilecektir.
1. Giriş:
Sahte Kahramanlık Motifine Giriş :
Antik Yunan ve Roma komedyasında "palavracı asker", cesareti yalnızca sözde olan, gösterişçi ve kibirli ama aslında korkak bir karakter tipi olarak tanımlanmıştır.
Bu tiplemenin ilk büyük örneklerinden biri, Plautus’un Miles Gloriosus (Palavracı Asker) adlı eserinde yer alır:
“Benim kahramanlığımın yankısı bile düşmanı yere serer!” (Plautus)
Bu tip, yalnızca güldürü unsuru değil; aynı zamanda toplumun kahramanlık, erkeklik ve iktidar kavramlarına yönelik ironik bir eleştiri aracıdır.
Zamanla bu tipleme, farklı coğrafyalarda ve dönemlerde farklı kılıklara bürünerek sahte efe, kabadayı, halk kahramanı ya da suçlu kahraman tiplerine dönüşmüştür.
2. Plautus’un Palavracı Asker’i:
Kibir, Korkaklık ve Komedi :
Plautus’un “Miles Gloriosus” (Palavracı Asker) oyunundaki Pyrgopolinices karakteri, kendini yücelten, durmadan savaş hikâyeleri anlatan, kadınlara düşkün ama aslında kolayca kandırılan bir tiptir. Sahte kahramanlık şu sözle özetlenebilir:
“Bir bakışımla on adam kaçar; savaş alanı beni gördü mü, sessizliğe bürünür.” (Plautus)
Ancak Pyrgopolinices’in kahramanlığı yalnızca dilindedir. Sonunda, hizmetçisi tarafından kandırılır ve aşağılanır. Böylece tiyatro, kahramanlık miti ile alay eder.
3. Geleneksel Türk Tiyatrosunda Tuzsuz Deli Bekir ve Sahte Efe :
Karagöz-Hacivat oyunlarında yer alan Tuzsuz Deli Bekir, tipleme olarak Palavracı Asker’in Anadolu’daki yansımasıdır.
Bekir, sözde kabadayıdır; dilinde racon, belinde bıçak, ama çoğu zaman oyun içinde korkar, kaçar ya da bozguna uğrar. Aşağıda bir tekerleme örneği yer almaktadır:
“Yedi düvel gelse korkmam, ama anam ters ters bakarsa kaçacak delik ararım!”
Bu sahte kabadayılık, halkın kabadayılık kültürüyle kurduğu mesafeli mizahın bir yansımasıdır.
Bekir’in tiplemesi, mahalle delikanlılığının karikatürüdür.
Sahte Efe tipi de benzer bir işleve sahiptir. Gerçek Efe’lerin (örneğin Çakırcalı, Demirci Mehmet) halk nazarındaki saygınlığına karşın, sahte efeler sözde efe kıyafeti giyip köyleri haraca kesmeye çalışırlar ve sonunda halk tarafından alaşağı edilirler.
4. John Millington Synge – Babayiğit (The Playboy of the Western World)
Synge’in başkahramanı Christy Mahon, babasını öldürdüğünü söyleyerek köy köy dolaşan, bu “katilliğiyle” birden bire kahraman ilan edilen bir tiptir.
Ancak bu yalan ortaya çıktığında halk ona sırt çevirir. Sahte kahramanlık, halkın değer yargılarının ve kabadayılığın sorgulandığı şu sözle hicvedilir:
“Kendi babasını öldüren adama duyulan saygı, çünkü erkeklik artık yalnızca korku salmakla ölçülüyor.”
Christy, tıpkı Plautus’un asker karakteri gibi, halkın beklentilerini sömürür, ama en sonunda yüzleşir.
5. Brecht’in Üç Kuruşluk Opera ve MacHeath (Macdynayf)
Brecht’in epik tiyatrosundaki “kahraman” MacHeath, kibar bir soyguncudur.
Mahalle arasında ün salmış, kadınlarca beğenilen bir suçludur.
Brecht bu karakteri halkın suça ve şiddete duyduğu gizli hayranlık üzerinden inşa eder.
“İnsanlar beni seviyor, çünkü kendileri suç işleyemezken, benim bunu cesurca yapmamı hayranlıkla izliyorlar.”
MacHeath karakteri üzerinden sistemin suçluyu kahramanlaştırdığı, halkın bu “romantize edilmiş suçlu”yu nasıl sahiplendiği gösterilir.
Bu, Keşanlı Ali’ye de geçecek olan bir mirastır.
6. Haldun Taner – Keşanlı Ali Destanı:
Kahraman mı, Zorba mı?
Keşanlı Ali, bir cinayetle ün kazanmış, halk tarafından efsaneleştirilmiş bir “mahalle kabadayısıdır.”
Ancak oyunun ilerleyen bölümlerinde, Ali'nin ne kadar pasif, kararsız ve aslında “kahraman” olmaktan uzak biri olduğu ortaya çıkar:
“Ben adam mı öldürdüm, yoksa mahalle bana mı öldürttü?”
Bu noktada, Keşanlı Ali tipinin sahte kahramanlığı iki düzeyde açılır:
Toplumun ona yüklediği efsanevi anlam....
Ali'nin kendisinin bu role inanmak zorunda kalışı.. .
Keşanlı Ali, Palavracı Asker'den çok uzak olmayan bir noktada durur :
iktidarsızlık ile iktidar beklentisi arasında sıkışmış bir figürdür.
7. TUZSUZ DELİ BEKİR:
AYRIK BİR BÖLÜM
Tuzsuz Deli Bekir’in tiyatro içi rolü, hem palyaço hem sahte kabadayıdır. Sözlü kültürde şu gibi tekerlemeleri halk ağzında yaşamaktadır:
“Bir laf ettim mi, yedi düvel susar, ama karım ‘eve gel’ dedi mi tısar!”
“Üç kişiye birden kafa attım, sonra hepsiyle helalleştim.”
Bu tekerlemelerle sahte kahramanlık hem gülünçleştirilir hem de ataerkil güç figürleriyle alay edilir.
8. Sonuç:
Tipin Evrimi, Dönüşümü ve Eleştirisi
Oyun -Tip -Sahte Kahramanlığın Özelliği- Toplum Tepkisi :
Miles Gloriosus Pyrgopolinices- Abartılı askerlik, kadın düşkünlüğü Alay ve kandırılma.
Karagöz -Tuzsuz Deli Bekir -Kabadayı taklidi, laf cambazı Mahallelinin maskarası.
The Playboy Christy Mahon (Babayiğit) - Sahte cinayetle efsaneleşme- Başta hayranlık, sonra nefret.
Üç Kuruşluk Opera -MacHeath- Suçla kahramanlık- Hayranlık ama eleştiri.
Keşanlı Ali- Keşanlı Ali'ye halkın yüklediği efsane -Başta yüceltilme, sonra yalnızlık.
Sahte kahramanlık tipi, toplumun iktidar, erkeklik ve cesaret kodlarına yönelik bir parodidir.
Bu tipler, halkın bilinçaltındaki iktidar arzusunu yansıttığı kadar ; tiyatronun da bu arzuyu eleştirel biçimde sahneye taşıma biçimidir.
Kaynakça (Seçmeli)
Plautus, Miles Gloriosus (Latince-Türkçe)
Haldun Taner, Keşanlı Ali Destanı, Yapı Kredi Yayınları
Bertolt Brecht, Üç Kuruşluk Opera
J. M. Synge, The Playboy of the Western World
Metin And, Geleneksel Türk Tiyatrosu
Nurhan Karadağ, Ortaoyunu ve Karagöz Üzerine İncelemeler
Cevdet Kudret, Karagöz
0 Yorum