YALNIZLIKLA NASIL SAVAŞILIR - TİYATRO YAN ETKİ
İnsan yaşamındaki en önemli sorulardan biri. Çok derinlikli bir konu. Gerçekten böyle bir karar verebilmek? Düşünsel temeli güçlü. Ancak, ötanazi mi yoksa kendi isteği ile hayatına son verme mi soruları arasında, bir katil tutup, hayatına son vermeyi seçen son evredeki bir kanser hastası kadının hikâyesi yüzeyseldi çünkü biz hastalığını görmedik. Hastalığın sarsıntısını hissedemedik. Daha çok hastanede geçen ve kadının acı çektiğinin gösterildiği bir sahne, tüm olan bitene (çünkü gerçekçi bir atmosferde ilerleyen bir oyundu) nedensel bir düzlem sağlardı. Hastalığını hissedemedik. Elbette ki kanser hastaları sürekli hastalık halinde değiller ancak, oyunun tartışmasına hizmet edecek bir etki, güç oluştururdu böylesi bir tercih. Ve serimdeki tartışmalar da havada kalmazdı. Hızlı bir giriş oldu. Serim için kullanılan zaman genel oyun atmosferine hazırlık için daha etkili olabilirdi.
Oyuncuların yüzleri seyirciye değil de birbirlerine dönük oynamaları, seslerini çok iyi kullanmaları sayesinde seyirciyi dışarda bırakma riskine neden olmadı ama yine de biraz daha hikâyeye davet eder duruşlar seçilebilirdi.
Kadının ölüme hazır olduğu, celladıyla baş başa olduğu sahne daha etkileyici olabilirdi. Çünkü bu yaşayan tüm insanlar için en etkileyici sahne. Bütün kara mizah hikâyelerinin başladığı, bütün hikâyelerin başladığı ana fon aslında. Ölüm korkusunun etkisi ile ne yaptığını bilmez bir haldeki kadını birazcık gördük. Ancak burada daha büyük bir oyun imkânı vardı. Yeryüzündeki tüm insanların çünkü en büyük sahnesiydi bu sahne. Ölümle yüz yüze gelmek. Az sonra öleceğini bilmek… Oyunun temel başlangıç noktası olacak aksiyona sahip bir fondu.
Birlikte elma yemek mistik bir göndermeydi. Öpüşme sahnesi düşündürücüydü. Kocasını seven bir kadının bu davranışı yadırgatıcıydı ama aynı zamanda celladından yardım dileyen birinin davranışı mıydı? Az sonra ölecek olmak tüm davranışlarımızı normalleştirir mi? Ne de olsa birazdan öleceğimiz için neleri kendimize hak görüyoruz? Ölüm ensemizde olduğu için başkalarınca bağışlanıyor muyuz? Sağlam sorular vardı, ölüm gecesinde.
Sigorta diyalogları çok işlevsel değildi. Katilin sigara içiyor oluşu, “sigara öldürür” simgesi miydi acaba?
Oyunda mekân kullanımı ve dekor başarılıydı. Oyun içindeki fotoğraflar güzeldi. Birebir çeviri olduğu için midir bilmiyorum ama gereksiz argo kullanımı vardı. Oyun kişilerine yakışmamıştı. Eklektik ve yadırgatıcıydı. Brad’i oynayan oyuncunun atmosfer oluşturucu, İçten, oldukça başarılı bir oyunculuğu vardı.
Son olarak insanın dünyadaki yalnızlığına, en derin umutsuzluk boyutluya dikkat çekiyordu metin. Artık ölmüş bir kadının hamile olduğunun öğrenilmesi, henüz doğmamış olanın ölmüş olması derin bir umutsuzluk. Ve bu anlamda doğacak olanın ölmüş olması, insanın dünyadaki yalnızlığına felsefi bir dikkat çekiş biçimi…
Anahtar Kelimeler: Yalnızlıkla Nasıl Savaşılır, tiyatro yanetki
0 Yorum