MAKALELER

Can Cana Katan Tiyatro

2025.03.17 00:00
| | |
3115

Dalda tomurcuğun sıkıntısı, çiçekte meyvenin…

Kadim ağaçların kalın gövdelerinden çıkan taze yeşil yaprakları, uçları, filizleri görüp de içlerinde ümidin o neşeye dönüşme anını hissetmeyen var mıdır? “Gitmemiş, yok olmamış, kaybolmamış bir şeyler var”, demeyen… Dünya tiyatrolar gününü kutlamak için baharın seçilmiş olması tesadüfî değil. Doğanın da kostüm değiştirdiği, içindeki canı ortaya çıkardığı bir mevsim bahar… Bahar tiyatronun mevsimi. Şenliklerin,, kutlamaların mevsimi. İnsan doğayı taklit yoluyla hayatta kalmayı başarıyor ezelden beri. Kara kışın ümitsizliğinin sonunda bir bahar durduğunu biliyor. Bahar isyancıdır diyordu Onat Kutlar. Bahar ömrün ergenliği. Kaç yaşında olursa olsun insan, baharın ergen havasından etkileniyor… Dalda tomurcuğun sıkıntısı, çiçekte meyvenin… Ortaya çıkışların mevsimi bahar… Prömiyer. 


İnsan çocukluğuna yeniden gidemez. Yeniden aynı rüyayı göreyim diye uyumaz… Ama yeniden aynı oyunu oynadığınızda her ikisi birden mümkün oluyor. Hem çocukluğunuza geri dönmüş oluyorsunuz hem de aynı rüyayı yeniden görmüş… Oyun bir yaşam formu olarak dokunulmaz bir yerde duruyor. Her şey yok olsa bile yaşamaya teşne insanın içinde yok olmayacak mutluluk, neşe gibi… Kadim çınar ağaçlarının gövdelerinden baharda filizlenen taze yapraklar gibi… Kimsenin tüketemeyeceği bir yerde. Yazarından oyuncusuna, yönetmeninden teknik ekibine, tam da el birliği ile, dayanışma, paylaşma ile oluştuğu için… Duvarları seyirci ile hemhal olmaktan yapılmış; bu yüzden yaşam kadar hakiki… 

Eğer tiyatro kuramcıları ile felsefe kuramcıları birlikte çalışmış olsalardı, felsefe bugünkü gelişiminin çok çok üstünde bir yerde olurdu. Çünkü tiyatro hem yöntem olarak hem de yaşamın bir mikro modeli olarak, felsefenin anatomi laboratuarı gibi. İlk kez Michael Ende’nin kitabıyla üzerine düşündüğüm, “Özgürlük Hapishanesi” kavramının özgürlük kısmı,  işte bu, yaşamın bir sanat olarak sabitlenmesi ile anlaşılır hale geliyor. Tarkovski’nin sinema için kullandığı “Mühürlenmiş Zaman” kavramı yerine tiyatroda “saklı, duru su” kavramını kullanabiliriz… Bazı tiyatro gruplarının on yıllar içinde niçin tekrar tekrar aynı oyunu yaptıklarını anlamaya çalışırken fark ettim bunu… Bir yerlerde, kapısı bacası belli bir yer, bir tek oyuncularının bildiği görünmez bir uzam orada duruyor, oyunla… Bir ümit olarak, bir neşe olarak… İnsanı kabalaştıran, iyilikten uzaklaştıran hiçbir şeyi algılamayan… Pürü pak, dupduru çocuk sevincinden yapılmış… İnsanların yeniden birbirilerini sevmelerini sağlayan şey, sanatın da ham maddesidir. Çünkü sanat mutluluk gibi insanın iyiliğinin üzerinden yükselir. Bir teşekkürdür, bir hediyedir, bir model sunar, umudu işaret etmek, unutulanı, gizli olanı göstermek için. İnsan sanatla güçlenir. Özelikle bir yaşam sanatı olan tiyatro ile yaşam sevgisi, bilinci, görgüsü kazanır… 

Tiyatro sokağın, insanın ve doğanın renklerini taşır. Herakleitos  “bir derede iki kere yıkanılmaz” diyor. Tiyatro söz konusu olduğunda yıkanılır. Oyun orada kilitli bir odada saklı, duru bir su olarak bizi bekler. On yıllar önce oynadığımız oyun… Bir yaşam oluşmuştur. Değişen bizizdir. Oyun yani su aynıdır. Bugün bizi klasikleri yeniden sahnelemeye iten, yaşamın özü aynıdır…

Bu sahnede bundan yüzyıl önce başka insanlar yürüyordu… Belki tiyatro yaparken ellerimiz birleşiyor onların elleriyle, görünmez bir boşlukta…  Selamın önemi burada… Devam edene, yaşama, bir saygı duruşu aynı zamanda… 

Tiyatro bir bakış sanatı. Toprağın altını üstüne getiren yeni harman için… Yeniden kurmak için bozan, neyimiz var neyimiz yok gösteren bir sanat tiyatro… Pılı pırtıyı, doğruyu yanlışı ayıran… 

Tiyatro bir cana can katma sanatı! Tiyatro her yıl Adem Amca’ya geri dönen Yaren leyleğin hikayesi… 27 Mart dünya tiyatrolar gününüz kutlu olsun. Hep yerinde duran sapasağlam neşeniz, baharın yeryüzünü canlandırdığı gibi tüm dünyayı canlandırsın.

Anahtar Kelimeler: tiyatro



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir