O Romeo Asla Gelmeyecek!
Tiyatro Yanetki’ nin bu sene repertuarına aldığı Sarah Grochala imzalı “Romeo’yu Beklerken” oyunu savaşın ortasında yapayalnız kalan iki kız kardeşin dramatik öyküsünü anlatır. Serkan Üstüner’ in yönettiği gösteride Irmak Örnek, Akasya Asıltürkmen, Faruk Barman sahnede görev alan isimler. Yanetki’ nin oyun koyma disiplinlerine baktığımız zaman, aykırılıktan çok, bu dünyanın gerçeklerini yansıtmak için yola çıkan metinlerle karşılaşıyoruz. Serkan Üstüner’ in sanat yönetmenliğini yaptığı grubun kendine has bir çizgisi var. Popüler kültür temalı oyun ya da oyuncular değil, tamamen Türkiye Tiyatrosu’ nun dünya değerleriyle kurduğu bağı kapsayacak konular, isimler grubun özünde kendisine yer buluyor. İşte onlardan bir tanesi olan “Romeo’yu Beklerken” savaşlardan adeta yorgun düşmüş dünyanın en acımasız gerçeğini seyircilere göstermiş. Düşünün burnumuzun dibinde Irak Savaşı yaşandı, Suriye Savaşı yaşanıyor. Milyonlarca insan bombaların gölgesinde hayatta kalma mücadelesi verirken, milyonlarcası ölümle yüzleşmek zorunda bırakıldı. İnsanlık tarihinin kara lekesi olan savaşların insan yaşamında bıraktığı tahribatı anlamak hiçte zor değil. Acılar, çaresiz bekleyişler, umutsuzluklar, korkular belleklerde öylesine derin yaralar bıraktı ki, savaşın korkunç yüzünü görmek istemeyen yığınların sebepsiz saldırıları karşısında dünyada bitmek bilmeyen trajediler yaşanmaya devam edecek. İşte tam bu gerçeklerin içinde bahsi geçen gösteride; ironi dolu bir kız kardeş ilişkisi, gelmeyeceği bilindiği halde beklenen aşk, kendisine korunaklı yer arayan bir asker aynı evde kesişiyor.
Serkan Üstüner oyunu sahneye aktarırken, yeri zamanı belli olmayan distopik bir dünyada geçen öyküyü insan psikolojilerinden yola çıkarak irdelemiş. Oyunun metnine baktığımızda iki kız kardeş arasında geçen konuşmalar izbe bir evde neler yaşanacağını az çok bizlere hissettiriyor. Kırık dökük eşyaların içinde kendisine özel bir dünya yaratan Talya, sanki çevresinde hiç savaş yaşanmıyormuş gibi, her gün mumlar yakıp dualar edip kendisini bulunduğu yerden kurtaracak Romeo’sunu bekliyor. Mitomani yaşayan küçük kız, uydurduğu yalanların içinde ablasının hamile halinden bi’haber. Aslında o çevresinde ne olup bittiğinin farkında, ama kabullenme sürecini reddediyor. Raneen hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalıp, yaşamını yaşadığı dünyada tek değerli varlık olarak gördüğü kardeşi için sürdüren birisi. Çocuğu dünyaya gelmeden önce Talya’yı içinde bulunduğu yalanlardan kurtarması lazım. Edhem ise pazar yerinde ekmek kuyruğu bekleyen masum insanların üzerine bomba atıp, Talya’ nın evine saklanan bir asker. Amacı bulunduğu evde belli süre kalıp ortalık sakinleştikten sonra yeniden savaşa dönmek. Romeo'sunu bekleyen küçük kız, tanımadığı bir adamdan hamile kalan abla ve Edhem’ in yalan mı gerçek mi belli olmayan konuşmaları… Oyun içinde oyun mantığıyla kurgulanan bu üç kişinin yakınlaşması kara komedinin, gerilimin had safhaya yükseldiği bölümler olarak karşımızda!
Yönetmenin ev yaratımıyla kritiğe başlayalım. Savaşın içinde her yerin kapalı bir kutuya dönüştürüldüğü yıkık dökük ev görüntüsü oyun için biçilmiş kaftan. Üstüner, daha önceki Yanetki oyunlarında olduğu gibi dekorun işlevini oyunun üzerine yıkmayı başarmış. Sahne-Nesne ilişkisini detaylı şekilde irdelemek zor uğraş, ama yönetmenin zekice düşüncesi bunun altından başarıyla kalkmasını sağlıyor. Oyun içinde boş kalan bir bölüm bulunmuyor. Ortada bulunan her eşya olaydan bir şekilde nasibini alıyor. Ayrıca rollerine uygun oyuncuların tespiti, oyunculara geniş aralıklar bırakan yönetim tekniği Serkan Üstüner çalışmasının ne denli başarılı olduğunun kanıtı!
Talya rolünde Irmak Örnek’in performansını kusursuz bulduğumu belirteyim. Ortada tahmini yaş aralığı 18 ile 24 arasında bir kız çocuğu var. Hayalinde bir yerde –ki özellikle Hollywood yıldızları- aşık olacağı adamı bekleyerek içinde bulunduğu savaş koşullarından beynini soyutlamış. Bu kız psikolojik saplantı haline dönüştürdüğü dünyasında mitomani yaşıyor. Zor bir rol var sahnede. Irmak Örnek öylesine vurucu konuşmalarla karakterine eğilmiş ki, saflığın, doğallığın ardında yatan gerçekleri birer birer görüyoruz. Akasya Asıltürkmen’ in Raneen karakterine katkısı o sert sahne duruşuyla başlamış. Savaşın bütün izlerini oyuncunun yüzünde görmek mümkün. Abla-kardeş ilişkisi içinde sorumluluklarını bilen Raneen rolü her açıdan çok zor. Aslında duygusal bir kişiliği oynuyor. Edhem’ in söyledikleri karşısında birden bire bütün ipleri bırakan, bulunduğu dünyadan kaçan; yani duygusal bunalım içinde aniden duygusal yer değiştiren karakteri adım adım sahnede izliyoruz. Son sahnedeki unutulmaz haykırışları beynimden halen silinmedi. Edhem’de Faruk Barman kendisini bütün kadınlardan nefret ettirecek kadar başarılı oyunculuk sergilemiş. Barman’ ın sapkın, iğrenç karakterle bütünleşmesi olağanüstü! Oyuncunun doğal rol yeteneği sayesinde ‘kara komedi’ daha soft biçimde sahnede boy göstermiş. Irmak Örnek’le yakınlaşmaların olduğu sahnelerde rol yetisi zirve yapıyor.
Tiyatro Yanetki, “Romeo’yu Beklerken” oyunuyla kendisine has çizgisini bir üst çıtaya taşımış. Serkan Üstüner yönettiği oyunlarda beni asla şaşırtmıyor. Sahne grafiğini milimetrik hesaplayan yönetmen, seçtiği kaliteli kadrosuyla Türkiye Tiyatrosu’nda gün geçtikçe adından daha sık söz ettirecek. ‘2015’te harika bir oyun izlemek istiyorum’ diyorsanız Yanetki’ nin yeni oyunu tam sizlere göre!
Yaşam Kaya / [email protected]
Anahtar Kelimeler: Tiyatro Yanetki, Romeo yu Beklerken, Serkan Üstüner
0 Yorum