Dün sabah tiyatro, tiyatro sanatçıları üzerine yazılan kitaplar arasında dolaşırken, " Ve Perde İndi ", " Perde Arası ", " Arusyag Papazyan ", " Dionysos'un Çocukları ", " Tiyatroya Adanmış Hayatlar / Paralel Sorgu", " Sahne Tozu " nun yanyana durduğu rafa takıldı bir an gözüm.
Bundan üç yıl önceydi.Covid19 nedeniyle bir hafta yoğun bakımda tedavi aldıktan sonra, nihayet normal odaya geçmiştim.Zorlukla cep telefonuma gelen yüzlerce geçmiş olsun mesajını okurken, birden duraksadım.
" Sayın Serkan Aydın, sizinle tiyatro konusunda ve Yeni Tiyatro Dergi Jürisi tarafından komedi dalında en iyi erkek oyuncu ödülüne değer bulunuşunuzla ilgili olarak, uygun bulduğunuz takdirde kapsamlı bir röportaj yapmak istiyorum."
İmzaya baktım Pınar Çekirge.
Böyle tanıştık Pınar Çekirge ile.Benimle iki ayrı röportaj yaptı o dönem.İlkini salgın nedeniyle online olarak, diğerini yüz yüze.O sordu.Ben yanıtladım.Hatta " Perde Arası " kitabında da yer vermişti bana.
Geçen gün konuşurken, " Hep siz röportaj yapıyor, bizleri Yavuz Pak ile adeta paralel sorguya alıyorsunuz," dedim.
" İstersen, yer değiştirelim haydi sen aklına geleni sor, ben de elimden geldiğince cevaplayayım," dedi.
" Yok artık, " dedim.Bir an yüzüme baktı, Haldun Bey'in sözlerini hatırlatıp, " Yaparsın şekerim " demesin mi ?
Bir an ter bastı.Şimdi ne soracaktım durup dururken.İş resmen ciddiye binmişti.Karşımda dostum, proje ve basın danışmanım vardı ama...
" Telefonunun ses kaydını aç, masadan şu defteri ve kalemi al, tam şu köşeye otur ve ilk sorunu yönelt " dedi.Söylemesi kolay, tabii.
Serde aktörlük var ne de olsa, " Bir gazeteciyi yaşar kıldığını düşün Serkan," dedim kendime.
- Neden tiyatro diye başlayalım o halde ?
- Elli sekiz yıldır tiyatro izleyen biri olarak, vazgeçilmezim diyebilirim.Özellikle son yıllarda hüznün doruğuyla, yalnızlığın sıfır noktası arasında dönüp dolaşan hesaplaşmalar arasındayken tek sığınağım tiyatro oldu yine.Ben hayatın tüm duygularını, renklerini o salonlarda, seyirci koltuğunda öğrendim.Şehir Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Gönül Ülkü /Gazanfer Özcan, Suna Pekuysal/ Ergun köknar, Çevre, Şan, Ali Poyrazoğlu Tiyatroları okullarım oldu yıllar yılı.
- Çok oyun izlediniz, değil mi ?
- Çocuk oyunlarından yetişkin oyunlarına geçiş ...yüzlerce, yüzlerce oyun diyelim.
- Hiç unutamadıklarınızı sorsam ?
- Sakın sorma.
- Neden ?
-Bu röportaj bitmez çünkü.Hedda Gabler, Bernarda Alba, Anastasiya, Sarı Naciye, Kobay, Çılgınlar Kulübü, Bit Yeniği, Küçük Mutluluklar...o kadar çok ki.Küheylan mesela.Kerim Afşar ve Mehmet Ali Erbil'in oynadıkları...
- Peki hiç sahnede olmayı düşündünüz mü?
- Yeteneğim ve eğitimim olsaydı, beni kimse tutamazdı sanırım.En büyük hayalimdi.Örneğin Çay ve Sempati de Tom rolü, Füsun Erbulak ile...tabii, şimdikinden kırk dört yıl daha genç olduğum zamanlarda kaldı tüm bu hayaller.
- Ama tiyatro eleştirmeni oldunuz ve Üstün Akmen Tiyatro Ödül Jürisi'nde yer aldınız...
- Serkan, düzeltme yapmak istiyorum, ben eleştirmen değilim.Sadece izlediği oyunlara dair izlenim yazıları yazan biriyim.
- Ve yazar kimliğiniz ...
- Yazar tanımını da kabul etmiyorum.Orhan Kemal, Reşat Nuri, Kerime Nadir gibi değerlerin var olduğu bu topraklarda ben sadece, sıradan bir anlatıcıyım.Hepsi bu.
- Peki ya tiyatro üzerine kitaplarınız...bir Rotary, bir de Lions tiyatroya katkı ödülünüz var, bildiğim kadarıyla.
- Hoş anılar, diyelim.
- Yavuz Pak ile 2012 den bugüne "Dionysos'un Çocukları' adlı röportaj serisine devam ediyorsunuz ve bu röportajların bazılarını üç ayrı kitapta topladınız.
- Doğru, bu çalışma devam edecek.Aslında tarihe not düşmekten çok, yarına mektup bırakmak istedik.Gelecekte araştırma yapacaklara belge niteliğinde bilgiler, anekdotlar sunma hayali, diyelim.
- Kaç kişiyle röportaj yaptınız ?
- Kesin bir sayı veremem, aslında son derece obessif bir insan olduğumu, beraber çalıştığımız için, biliyorsun.Evet, kesinlikle arşivi tarayıp mutlak sayıya ulaşacağım.
- Ve Arusyag Papazyan, Burak Süme ile kaleme aldığınız kitap...
- Senin, o süreçte ne çok katkın olmuştu Serkan.Üç erkek karakterin kişilik çözümlemeleri de, doğaçlama sergilediğin yorumlar için sana, gerçekten minnettarım.
- Bu kitabın bir piyese dönüşme durumu vardı ?
- Özellikle sorduğunu, biliyorum.Umarım başarıp, Arusyag'ı yine ait olduğu yere, tiyatro sahnesine emanet edebilirim... biliyorsun, sözün vardı dört ana karakteri yaşar kılacaksın.
- Şerefle, mutlulukla...
- Bir soru da ben sorabilir miyim ?
- " Aşk ve Siyaset" oyununda beraber çalıştık.Tüm o hezeyanlarım, tedirginliklerimle karşılaştın.Hatta geçici kırgınlıklar bile yaşadık.
- Evet, on yedi dakika süren.
- Ve tüm bunlara rağmen basın ve proje danışmanın olmamı istedin, aklından zorun mu var?
- Özenli, titizsiniz...hayata çok mercekli bakıyorsunuz.O kadar çok neden var ki aslında.Neyse, tiyatro üzerine yazmaya devam edeceksiniz değil mi ?
- İzlediğim oyunlara dair duygularımı paylaşmak hoşuma gidiyor.Ve röportajlardan çok tat alıyorum.Akıl ve beden sağlığım izin verdiği sürece de, devam edeceğim.
- Arusyag Papazyan kitabınıza dönsek. Burak Süme ile beraber yazmıştınız.
- Arusyag Papazyan 1800'lerin ortasında, Osmanlı'da profesyonel anlamda tiyatro sahnesine çıkan ilk Ermeni kadın oyuncu olarak, bir devrime de neden olmuş aslında.Kendinden sonra gelen kadın oyunculara yol açmış.
Tiyatro sanatının ufkunu aydınlatan bir yıldızın hazin öyküsü aslında yaşanan. Her şey biraz yoruma, varsayıma, hayale bırakılmış gibiydi sonrasında. Arusyag Papazyan ile ilgili karanlıkta kalan çok detay, sayısız hadise, defalarca yapılandırılmış hayat hikâyeleri vardı. Sanki Arusyag adının unutturulması, belleklerden silinmesi istenmişti.Belki tüm yaptığımız, gelecekte inceleme yapacak olanlara küçük bir kaynak bırakmaktı.
- Etkileyici bölümler vardı...
- Bazı kitapları ben yarına mektup gibi düşünüyorum. Bu da onlardan biri. Bu kitabın tabii ki çok büyük eksikleri, belki hataları var. Ama, az önce dediğim gibi, ileride bu konuda araştırma yapacak yahut bir başka eser üretmek isteyenler için küçük bir ışık olsun istedik. Bir tür farkındalık yaratmak, diyebiliriz aslında.Burak sağ olsun çok yardımcı oldu.Zaten fikir onundu, o olmasa bu kitaba cesaret edemezdim.Ayrıca İlker Balkan ve Kanon Kitap çalışanlarının katkısına teşekkür ederim.
- Arusyag Papazyan tam anlamıyla bir biyografi kitabı değil demiştiniz.
- Kimi kaynaklarda yer alan çelişen bilgileri tam olarak teyit edemediğimiz için bu bilgileri kurgulayarak anlatmayı daha uygun bulduk. Sanki Arusyag hayattaydı ve biz onunla bir söyleşiye gitmiştik. Gerçek dışı ile gerçeği kaynaştırmaya çalıştığımız bir yazı biçimi oluşturduk. Ve Arusyag’ın ağzından dedik ki “Evet, hakkımda farklı bilgiler var ama ben size ancak bazı küçük doneler sunabilirim hayatımla ilgili, sonrası tiyatro tarihçilerine kalmış.” Bu kurgu sayesinde çelişkili de olsa Arusyag Papazyan ile ilgili eriştiğimiz bilgilere kitapta yer verme imkanı bulduk. Evet, kitabın içerisinde bir kurgu var tabii ki, hayallere de yer var. Bu kadar az kaynakla bu kitabı var etmeye çalışırken ortak amacımız Osmanlı azınlık tiyatrosunda sahneye çıkan ilk kadını tanıtmak ve bu uğurda ödediği bedellerden bahsetmek oldu aslında. Arusyag’ın hikayesinin adeta hiç yaşanmamış gibi yok olduğunu gördük ve bu kıymetli insanı hatırlatmak istedik. Hepsi bu… Başka bir iddiamız yok zaten. Arusyag Papazyan aslında kendi döneminde öncü olmuş, çok büyük başarılar elde etmiş, çok önemli oyunlarda çok önemli roller almış bir oyuncu. Ayrıca yaşadığı dönemde, sahnede kadın oyuncu olarak yer aldığı için de çok büyük bir merak uyandırıyor. On yıl boyunca sahnede kalıyor. Sahneye çıktığında da sadece on altı yaşında. Gayrimüslim olduğu için Osmanlı İmparatorluğu tarafından çok büyük bir tepki görmese de, Ermeni Cemaati ve kilise tarafından belli bir baskı ile karşılaştığı muhakkak.
Söz ileriki yazılarımda Arusyag Papazyan'a daha detaylı yer vereceğim.Siz bu satırları okurken, " Aşk ve Siyaset " in 2023 yılındaki yedinci ve son temsilinin telaşı, heyecanı içinde olacağım.
Anahtar Kelimeler: Arusyag Papazyan, pınar çekirge, serkan aydın
0 Yorum