MAKALELER

Kırmızı - İstanbul Devlet Tiyatrosu

2012.04.03 00:00
| | |
4622

Tiyatro üstüne düşünen, okuyan veya biraz da olsa ilgilenen çoğu kişinin karşılaşma imkanı çok yüksektir...

Tiyatro üstüne düşünen, okuyan veya biraz da olsa ilgilenen çoğu kişinin karşılaşma imkanı çok yüksektir “bir metnin nasıl olması gerektiği” sorusuyla. Klasik anlamda bu konuya bakılınca ve tiyatronun bir sanat dalı olarak dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda, sahnedeki devinimler, yani olay örgüsü ve aksiyondur asıl önemli olan. Karşıt görüşler ve hatta ilkesini tamamen hareketsizlik üzerine kuran (bkz. Absürd Tiyatro) akımlar olmasına rağmen, baskın olan görüş yine aksiyonun önemidir. Tiyatro yazınsal bir sanatın ötesinde bir performans ve sahne sanatı olduğu için, içeriğinin bir metinden çok daha fazlası olması gerekmekte ve bu yüzden de performansın en büyük öğesini oluşturan olay örgüsü ve aksiyon yüksek bir önem kazanmaktadır.

John Logan’ın yazıp, İskender Altın’ın sahneye koyduğu, bir İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı olan “Kırmızı” içerisinde sanat ve sanatçıyla ilgili felsefi açıdan çok güzel düşüceler ve tartışmalar barındırmasına rağmen, yukarıda sözü edilen engele takılmışa benziyor. Oyun “modern sanat algısının temellerini sarsan deha Mark Rothko”nun New York’un ünlü restoranlarından birine asılmak üzere tablo yapması üzerine kuruludur. Oyunda sanat, ün ve para kazanmak üzerine bu çerçevede çok güzel tartışmalar geçmekte, sanatçının sanatı mı yoksa maddiyatı mı ön planda tutması gerektiğine dair Rothko’nun asistanıyla olan diyalogları aracılığıyla seyirci düşünmeye sevk edilmekte. Bu çerçevede düşünüldüğünde gerçekten son derece besleyici bir oyun “Kırmızı”. Ancak metnin bu kadar aksiyondan yoksun ve diyaloğa, tartışmaya dayalı olması yönetmenin de biraz elini kolunu bağlamışa benziyor. Bu anlamda oyun izleyicinin dikkatini toplamaktan çok uzakta. Absürd tiyatro gibi felsefesini tamamen aksiyonsuzluk üzerine kurup, formunu ve düşüncesini birleştirmiş bir tür gibi de eleştirmek mümkün olmuyor. Metin ne yazık ki bu şekilde bir bütünlük veya düşünsellikten yola çıkıp bu kadar aksiyonsuz bırakılmış değil. Bu yüzden de seyirci için gördüğü şey üzerinden konuşma balonları çıkan hareketli bir tablodan öteye geçemiyor. 

Oyun iki karakter üzerinden dönüyor: Mark Rothko’yu canlandıran Nihat İleri ve Rothko’nun asistanı rolünde Turan Günay. Metin kaynaklı olarak aksiyon olmaması ve oyunun ikili diyaloglar üzerine kurulu olmasından dolayı, oyunun kurtarılmasında en büyük pay oyuncuya düşüyor. Devlet Tiyatrosunda yıllardır gördüğümüz gerçekçi oyunculuk tarzı yer yer basmakalıp ve klişeleşmeye yüz tutar ne yazık ki. Nihat İleri yılların tecrübesiyle olsa gerek bir adım da olsa bundan uzak durmayı başarırken, Turan Günay özellikle ilk perde de çok basmakalıp, önceden tahmin edilebilir ve iç aksiyondan çok uzak bir oyunculuk sergiliyor. İkinci perdede sahnelerin duygularının daha yüksek olması sebebiyle o basmakalıplık biraz daha saklanabilir halde geldiği için, doğallıktan uzak olması göze çok fazla çarpmıyor. İzlerken insan kendi kendine sahnedeki enerjinin ve iki oyuncu arasındaki alışverişin izleyiciye ne kadar yansıdığını düşünmeden ve bunun bir oyunda asıl seyirciyi içine alan öğe olduğunu düşünmeden edemiyor. 

 

Oyunculuk, metin ve reji açısından yetersiz kalan oyun sahne arkasındaki ekibin başarısıyla öne çıkıyor. Özellikle teknik anlamda oyunda en çok dikkat çeken şey dekor tasarımı. Derinlik olarak izleyiciye gerçekten üç boyutu hissettiren ve realist anlamda illüzyon yaratılmasına gerçekten büyük katkısı olan bir dekor tasarımı var sahnede. Bunun dışında fuayede Mark Rothko ile ilgili bir belgesel sunulması konuyla ilgili hiçbir fikri olmayan izleyicilere bir rahatlık sunuyor. Bu sunulan rahatlığa karşıt olarak, izleyici oyundan çıktığı zaman kapıldığı “hiç hesaba katılmamışlık” hissine, yönetmenin oyunda tartıştığı sanatın, ve hatta tiyatro anlamında ‘sanat için’ mi yoksa ‘topluma hitap etmek için’ mi sanat yaptığı sorusuna engel olamıyor. 

 

 

Anahtar Kelimeler: kırmızı, istdt, istanbul devlet tiyatrosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir