MAKALELER

Kantocu - İzmir Devlet Tiyatrosu

2019.11.21 00:00
| | |
8323

Geçen yüzyılın başları, 1920'li yılların kozmopolit İstanbul şehri, çok renkli, çok kültürlü bir toplumda tiyatro kumpanyaları.

Eğlenceli Seyirlik Oyun…

Geçen yüzyılın başları, 1920’li yılların kozmopolit İstanbul şehri, çok renkli, çok kültürlü bir toplumda tiyatro kumpanyaları. Ramazanların olmazsa olmazı, direkler arasında sergilenen piyesleri, kantocuları izlemek. Dağılan bir imparatorluğun sıkıntısı, savaş yılları, yıkıntılar arasından filizlenen umutlarla Ankara’da doğacak olan Cumhuriyet ışığı oyunun arka planında hissediliyor. Sahnenin arkasındaki beyaz perdeye yansıtılan savaş görüntüleri, oyunun akışı sırasında Kuvayi Milliyecilerin mücadelesini anlatan replikler ve adı geçtiğinde büyük alkış alan Mustafa Kemal Paşa. Bir yanda milli mücadele yıllarının sıkıntısı, öte yanda kantolardan, piyeslerden oluşan renkli bir hayat. Bütün bunlar Kantocu oyununun satır başlarını oluşturuyor. Bursa’da bir çadır tiyatrosunda çalışan Verjin(Şerife Ünsal) takma adıyla sahneye çıkan Müslüman Bihter’ in hayatı İstanbul’daki bir tiyatro kumpanyasından teklif alınca tamamen değişecektir.


Karşıyaka Devlet Tiyatrosunda “Kantocu” oyunundayız. Haldun Dormen’in kaleme aldığı oyunu Sabri Özmener sahneye koyuyor. Müziklerini Serpil Günseli’nin bestelediği şarkıların sözleri Zeynep Talu’ya ait. Oyunun dekor tasarımını Selim Cinisli, kostüm tasarımını Günnur Orhon, ışık tasarımını İzzetin Biçer, müzik tasarımını Gürkan Çakıcı ve dansların koreografisini Meltem Yılmaz yapıyor. Oyunda Başrolleri Şerife Ünsal (Verjin ve Bihter), Cemalettin Çekmece (Kenan), Akın Kurt (Çığırtkan), Fatih Özyiğit (Haluk), Ceyhan Gökçek (Rula),Yağmur Candemir (Satenik), Gerçek Özkök Yağcı (Mari), Melek Çekmece (Minnoş), Utku Çubukçuoğlu ( Cemil), Atacan Öztekin ( Ekrem), Filiz Övün (Teyze), İbrahim Raci Öksüz (Hasan), Uğurcan Özfuruncu (Rasih), Şule Demirezen (Kantocu Feruzan), Deniz Genç (Jön), Bengi Ebru Atakan (1.Dedikoducu Kız), Ecem Çataloğlu (2. Dedikoducu Kız) , Evren Serter (2.Asker / Çaycı / Balıkçı) ve Fatma Konu (Terzi Kız) paylaşıyorlar. 


Oyunda sahnenin sağında solunda yer alan ve oyun boyunca müzikleri başarıyla seslendiren canlı bir orkestra var. Oyunun akışı sırasında, oyuncular orkestraya laf attığında esprili yanıtlar veren orkestra üyeleri, başarılı performanslarıyla büyük takdir topluyorlar. Orkestra, Kemal Alpan (Orkestra Şefi ve Klavye), Yakup Selim Şenel (Ud), Alpaslan Alsan (klarnet), Roza Akın (çello), Şükran Keseci (solist), Anıl Nejat Sekmen (Kanun), Hilmi Çetin (Ritim) ve Volkan Aslan (bateri)’dan oluşuyor.


Oyunda çok sayıda olumlu ve olumsuz yön var. Kantocu çok çalışılmış, emek verilmiş ve çok sayıda sanatçının hem sahnenin önünde, hem de sahnenin arkasında yer aldığı bir çalışma. Oyun boyunca sahnenin sağında ve solunda yer alan canlı orkestrayla yapılan canlı müzik oyuna zenginlik katıyor. Ayrıca şarkıları destekleyen ve oyuna canlılık katan dans grubu Koza İpek, Didem Baysun, Şenay Teke ve Hande Gürsel’den oluşuyor. 

  
Eser, Çığırtkan rolündeki Akın Kurt’un hareketli, enerjik oyunuyla açılıyor. Yerinde duramayan, heyecanlı, içten tavrı seyirciden büyük alkış alıyor, oyunun enerjisini yükseltiyor, seyirciyi kavrıyor, ilgiyi sürekli canlı tutuyor. Sahnenin her yerini muhteşem bir ustalıkla kullanıyor. Rahat, esprili doğal oyunculuğuyla sempati topluyor. Maalesef çığırtkanın oyunun başında ilgiyi toplayan, oyunun enerjisini yükselten oyunculuğu yeterli olmuyor. İlk bölümün durağan yapısı, gereksiz uzunluktaki diyaloglar oyunun temposunu düşürüyor, seyircinin ilgisini dağıtıyor ve oyun sıkıcı bir hal alıyor. Oyuncular ellerinden geleni yapıyorlar ama maalesef bu oyunu kurtarmaya yetmiyor. 


Rula rolündeki Ceyhan Gökçek’in sahnesi çok iyi. Baskın bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Sesi olmamasına rağmen harika oyunculuğuyla göz dolduruyor. Tutkulu tarzı, hırslı kimliği, vurgulu söyleyişi, dansları ve giydiği göz alıcı kostümleri sahnede taşıma şekliyle, ustaca bütün boşlukları dolduruyor, usta oyunculuğu ile takdir topluyor. Üç kantocu arkadaş, Satenik rolündeki Yağmur Candemir, Mari rolündeki Gerçek Özkök Yağcı ve Minnoş rolündeki Melek Çekmece oyunculuklarıyla, sahne üzerindeki paslaşmalarıyla, takım oyunculuğuyla gayet başarılı. Ama bir an geliyor oyunculuklar yetmiyor. Genel anlamda, (oyunda yer alan bütün oyuncular düşünüldüğünde), bir müzikalde şarkı söyleyen sanatçıların şan eğitimi almış olması gerekmiyor mu? Müzikler iyi olsa da şarkı söyleyemeyen ve sıkça detone olan sesler bu soruyu düşündürüyor.    
Birinci bölüm gereksiz uzunluktaki diyaloglarıyla, düşük enerjisiyle, durağan yapısıyla tek kelimeyle sıkıcı. Bir kısım izleyicinin birinci bölümün bitmesini beklemeden salondan ayrılması ve arada çıkıp giden izleyiciler bunun göstergesi. İkinci bölümde Kavuklu ve Pişekar salonun ve oyunun enerjisini yükseltiyor. Oyunda temposu arttırıyor. Kavuklu Hasan Bey (İbrahim Raci Öksüz)ve Pişekar Rasih Bey(Uğurcan Özfuruncu) hem orta oyununa gönderme yapıyorlar hem de ustalara saygı niteliğinde sahnede yer alıyorlar. Hasan Bey ve Rasih Bey in performansları görülmeye değer. İkinci bölümde, sahneye çıkan ilk Müslüman kadının Bedia Muhavvit’in adının geçmesi olumlu özelliklerden biri. Onun sayesinde özgürce sahneye çıkıyor, oyunlar oynuyoruz diyerek Mustafa Kemal Atatürk’ün anılması takdir topluyor ve seyirciden büyük alkış alıyor. Bunlar oyunun olumlu yönleri.


Oyunda Cumhuriyetin ilanı çok yüzeysel bir şekilde geçiyor. Cumhuriyetin ilanı çok daha farklı bir şekilde ve daha güzel anlatılamaz mıydı?  Oyunun esas oğlanı Cemil’in siyah beyaz Türk Filmlerini aratmayan bir şekilde “hafızamı kaybetmişim sonra seni hatırladım” diyerek sözde ölümünden bir buçuk yıl sorma ortaya çıkması tam bir Yeşilçam klişesi olmuş. “Araba çarptı, gözlerim açıldı” tadındaki klişe yaklaşımlar, oyunun inandırıcılığını ve samimiyetini tamamen kaybettiriyor. Bihter’in mezar sahnesi uzadıkça uzuyor, insanın içini sıkıyor. İnandırıcılığı olmayan sahneleri, sonu kolay tahmin edilen kötü senaryosu, anlaşılamayan ve duyulamayan replikleriyle, içi boş metniyle Kantocu yüzeysel bir oyun olmaktan öteye gidemiyor. Kantocu çok fazla beklentiye girilmeden Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesinde izlenecek, verilen arayla birlikte üç saat harcayacağınız, eğlenceli, müzikli, danslı bir oyun. Başka bir işiniz yoksa ve boş vaktiniz varsa, vakit geçirmek için ideal bir seçenek. Müzikler, kostümler, danslar ve orkestra güzel. 

Anahtar Kelimeler: kantocu, izmir devlet tiyatrosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir