MAKALELER

27 Mart 2021 Dünya Tiyatro Günü Kutlu Olsun

2021.03.21 00:00
| | |
4607

Uzun süre hiç değişmeyen sahnelerin sonunda büyük değişim sahnelerinin geldiğini biliriz...

“…tüm dünya bir sahnedir…” W.Shakespeare

Uzun süre hiç değişmeyen sahnelerin sonunda büyük değişim sahnelerinin geldiğini biliriz... Ya da sık sık değişen sahnelerden sonra bitişe yaklaştığımızı… Bu yıl sahneler kapalı olduğu için provaların o anne karnı sıcaklığını hissedemediğimiz için, hayatın bir prova oluşunu yaşamış olduk diyelim. Oyun için gerekli olan o ham maddeyi, en önemli şeyi, boşluğu, biriktirdik. Eğer bir kütüphanedeyseniz tüm kitapları okuma şansınız olmasa da kaynağın hemen yanı başınızda oluşu size güven verir. Hayatın içindeki fotoğraflarla, sahnelerle varlığına tanık olduğumuz tiyatro da bize böylesi bir güven veriyor. Bu 27 Mart, sahneler kısmen kapalı olsa da oyunun ortaya çıkışını sağlayan hayat kıvamını, tiyatro basıncını  hissedebiliyoruz. 

İnsanın etkin olduğu, bir etkileşim sanatı olan, bir araya gelmenin, topluca katılımın sanatı olan tiyatro, bu salgından en çok etkilenen sanat dallarından biri oldu. Her an değişen, değişebilen gerçekliğin üstünde tiyatro da kendine zemin bulmakta güçlük çekti. Dinamik özü gereği elbette ki bir şekilde ortaya çıktı, başka kanallar buldu. Ancak, topluca katılımın ve doğrudan etkileşimin olmayışı, hep bir şeylerin eksik kaldığını hissettirdi. 

Tiyatroyu tüm diğer sanat dallarından farklı kılan doğal oluşu. Tiyatro insan oluşla ilgili. Her an oradayken her an orada olmayla ya da olmamayla, Seyre değer bir hikâyeye hep beraber karar veriyoruz; bir çember içinde alkışlarla danslarla şaşkınlıklarla, kahkaha ve gözyaşları ile… Ruhu canlandıran ayaklandıran, dolaştıran ne varsa… 

Tiyatro bedenin, düşüncelerin, duyguların bütünsel bilgeliği; gösteri ölçeğinde  görünmez bir ölçü içindeliği... 

Seyircinin salonu doldurduğu, henüz oyun başlamadan sahneye baktığı zamanlarda oyuncunun gördüğü, ışık, müzik, reji tasarımcının gördüğüyle aynı değildir. Bir takım görsel, işitsel yahut da metin kaynaklı işaretler sunsa da seyirci için bilinmez bir boşluk olan sahne, oyuncu ve tasarımcı için dolu, örülmüş bir alandır. Tıpkı seyircinin görmediği bir alandaki, sofitadaki demir çubuklar, bağlantılar, çeşitli kirişler, ses organları gibi, repliklerden, bedenin rol kabuklarından, doğaçlama imkânı olan hayat alanlarından örülü bir yaşayan organizma vardır sahne boşluğunda... Bir haritadır boş sahne… Görsel, işitsel, haraketsel…

Arasıra yer değiştirildiğinde, seyirci oyun alanında, oyuncu seyircilerin arasında olduğunda, her iki taraf da yeni bakış açıları kazanır. Belki bu salgın günleri öyledir. Herkesin yeni bakış açıları kazandıkları bir boşluk… 

En büyük tehlike, tehlike ortadan kalktığında artık yürüyemiyor olmak; virüs tüm dünyada yok olduğunda fiziksel sınırlandırılmışlıklarımızın düşünme biçimimizi etkilemiş oldugunu fark etmemiz... Yeni alışkanlıklar kazanmış, dar alanda yaşamış kişiler olarak, kendine has sonsuz ve dinamik boşluğuyla, bir özgürleşme alanı olan tiyatro karşısında  yeni insanlar olacağız. Belki de yeni konuşmaya başlayan çocuklar gibi kalacağız. Ya da bu uzun, upuzun mola bizlere geniş geniş düşünme, okuma imkânı sunduğu için yeni bir tiyatroyu hep birlikte var edeceğiz. Salgın bittiğinde, dünyanın artık yabancısı olduğumuz bir yer olmasını istemiyorsak, etkileşimi bırakmamalıyız. Sahneye bakmaya alışık olan bizler, kısıtlı zamanların yoğunlaştırılmış objektifi ile sokaktaki sahneleri, hayatın içindeki sahneleri görmeye başladık. Kulis sesleri, gökyüzü sofitası… Doğanın seyirci olduğu insan toplulukları parklarda, sokaklarda... Oyun ile oyun olmayanı, seyirci ile oyuncuyu birbirinden ayıran kıvrak gözlere, keskin kulaklara sahip olduk. Hayat yavaşlayınca hikâyeler daha net görülür oldu. Dalgasız temiz bir denizin dibini görmek gibi…

Her yeşerişi karanlık tarafından yok edilen bir bitki, gün gelir küser. Yaprak çıkarmaz olur… Her yeşerişi, her rengi, her umutlu açışı koparılan… Ama bir gün tamamen eğilip kökü ile baş başa kaldığında gözyaşı ona hayat suyu olur. Hatıraları canlanır, yeniden hayal kurmaya başlar. Hatıraları canlandıran ve onları yeniden geleceğe taşıyan hayallerdir. Dalının, yaprağının, çiçeğinin orada olduğunu hisseder, kalıbı hazır olduğu için rahatça dalını çiçeğini uzatır bitki. Bizler de ümidi düşüncelerimizle var ederiz ve gerçek bunun üzerinden yükselir. Tiyatro yaşamdan yanadır.  Tiyatronun en güzel yanlarından biri gerçeği ortaya çıkarmasıdır. Gerçeğin üzerinden oyunla ayrılır ve bizleri yeniden gerçeğe bıraktığında artık aynı kişiler değilizdir. Büyük bir boşluktan sağılmış, yeniden doğmuş, kalplerin kulakları açılmış…

Bu 27 Mart, bizleri dolaşık ipliklerin içinden çıkaracak, bir günebakan ferahlığında yeniden tiyatro festivallerinin yapılacağı, oyunlarımızın güçlü, gerçeğin üzerinde yeniden doğabileceği, sahnelenebileceği zamanların başlangıcı olsun. Yaşam yeniden o yaşam olan gücünü kazandığında tiyatro kendiliğinden tomurcuklanacaktır. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü Kutlu Olsun. 

Anahtar Kelimeler: 27 Mart, 27 mart dünya tiyatro günü



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir