MAKALELER

Testosteron - Oyun Atölyesi

2009.12.04 00:00
| | |
5488

Oyun Atölyesi'nin 2008 - 2009 sezonu oyunlarından Testosteron yurt içi turnelerine devam ediyor...

   Erkek olmanın dayanılmaz ağırlığı...
 
   Oyun Atölyesi'nin 2008 - 2009 sezonu oyunlarından Testosteron yurt içi turnelerine devam ediyor. Geçtiğimiz sezon çok ses getiren oyun İzmir turnesinde de izleyicilerden tam not almış gözüküyor. Oyun, yönetmeninden oyuncularına dek sahnelerde büyük farklılık oluşturmuş durumda.
 
   İki sezon içinde Quentin Tarantino'nun Rezervuar Köpekleri filminden feyz alan iki oyun sahnelerimizde boy gösteriyor... Kısa bir süre önce değerlendirmesini yazdığım, Hakan Boyav'ın yönettiği ve Bülent Usta'nın kaleme aldığı Rezervuar Kanişleri, bir sezon öncesinde ise Andrzej Saramonowicz'in yazdığı, Neşe Taluy Yüce'nin dilimize çevirdiği ve Kemal Aydoğan'ın yönettiği Testosteron...
 
   Rezervuar Köpekleri filmindeki, soygun için bir araya gelen, ama birbirlerini tanımayan beş erkeğin masanın çevresinde oturup kendilerini yöneten testosteron hormonu üzerine yaptıkları sohbet sahnesinin barkovizyon sunumuyla başlıyor oyun... Filmin bu sahnesinde karakterlerin erkeklik sorgulaması yapmasına neden olan Madonna'nın "Like a Virgin" (Bakire Gibi) adlı şarkısını dinleyerek ilk sahneyi izlemeye başlıyoruz... Hemen ardından testosteron fazlalığının şiddete yönlendirdiği Garson'la (Tuna Kırlı) tanışıyoruz ve bingo! Testosteronun bizi götüreceği ilk erkek modeli karşımızda...
 
   Skandal nedeniyle gerçekleşememiş Üübir nikah töreni sonrasındayız... Nikahın en önemli anında gelin hayır cevabını verip, davetliler arasından birini işaret ederek - ki o Gazeteci Tretyn'dir (Mert Fırat)- kalbinin başkasında olduğunu söylemiş ve kalkıp onu öpmüştür. İşte o noktadan sonra damadın çevresindeki bütün erkeklerin müstakbel gelin konumundaki kadına ne sıfatlar taktıklarını ve nasıl "erkekçe bir kapışma"nın tam ortasında kaldıklarını tahmin etmeniz zor olmasa gerek... Kavga sonrası, gerçekleşemeyen düğün yemeğinin yenileceği restorantta bir araya gelmek zorunda kalan yedi erkek, gelinin hayır demesinin nedenleri üzerine bir hesaplaşmaya girişirler... Fiziksel ve psikolojik şiddetle başlayan bu yüzleşme, genellikle ikiden fazla erkeğin bir araya geldikleri her ortamda olduğu gibi, tipik bir "erkek muhabbeti" ne dönüşür. Çapkın Baba Stavros (Metin Coşkun), Kuş Bilimci Kornel (Onur Ünsal), Gazeteci Tretyn (Mert Fırat), Müzisyen Fistach (Emre Karayel), Avukat Yanis (Timur Acar), Mikrobiyolog Robal (İnan Ulaş Torun) ve Garson Tytus (Tuna Kırlı) karakterleri, erkeğin kadına ve cinselliğe bakış açısını esprili bir açıdan dile getirirlerken, kadını elde edilebilir cinsel obje olarak görme yanılgısına düşen ve gücün kendisinde olduğunu düşünen erkeklerin aslında tamamen kadınların kontrolünde olduklarını gözler önüne seriyorlar... Farklı meslekler ve çevrelerden bile olsalar yedi erkeğin de cinselliğe ve kadına bakışı aşağı yukarı aynıdır. Testosteron hormonunun yönettiği bu erkekler, rekabetin de, sahiplenmenin de dibine vurmakta eşsizdirler. Karakterlerin tümü kadınlar kaşısında üstün olduklarını düşünseler de, olay dizisi ilerledikçe hepsinin kadınlardan yana kırık bir hikayesi olduğunu görürüz... Kadınları elde etme konusunda atıp tuttukları halde, kadınlar tarafından yönlendirildikleri, hatta kandırıldıkları, aldatıldıkları ortaya çıkar... Gazeteci Tretyn cinsellik hikayeleri çok olan bir kadınla evlenmiş, ama ruhu duymamıştır, Kuş Bilimci Kornel müstakbel eşi tarafından reklam aracı olarak kullanılmış duyguları incinmiştir, Avukat Yanis cadaloz karısı tarafından yönetilmektedir, Baba Stavros'un pek çok şehirde haberinin bile olmadığı çocukları vardır, Baterist Fistach çok emek verdiği aşkı tarafından bir açıklamaya bile layık görülmeden terk edilmiştir, Mikrobiyolog Robal, hedefine ulaşmak isteyen hırslı bir kadın tarafından kullanılmış, Garson Tytus ise, bilgisi dışında hamile kalan bir kadın karşısında çaresiz kalmıştır ve hayatını kendi istekleri doğrultusunda yönlendirme özgürlüğü bile kalmamıştır... Bir noktadan sonra neredeyse acınacak hale gelen erkeklerin çaresizliğine gülmekle üzülmek arasında gidip geliyoruz...
 
    Yüksek Tempo, Güçlü Oyunculuk ve Ego Savaşları...
 
   Sahnede, ergenliğe adım attıkları andan itibaren yaşamları boyunca ego savaşlarının yıpratıcı etkisiyle oradan oraya savrulan yedi erkek modelinin kıyasıya mücadelesini kahkaha krizlerine girerek göz yaşları içinde izledim, temposu bu kadar yüksek bir oyun ve mükemmel oyunculuk performansı için Yönetmen Kemal Aydoğan'ı ve Oyun Atölyesi oyuncularını yürekten kutluyorum. Tüm oyuncular komedi oyunculuğu konusundaki yeteneklerini kanıtlıyorlar, özellikle de son yıllarda televizyon dizilerinden de tanıdığımız bir yüz olan Tretyn rolündeki Mert Fırat'ın sesi, fiziği ve yeteneği ile hem karakter oyunculuğu, hem de komedi oyunculuğu alanında gelecekte çok büyük başarılara imza atabileceğini düşündüm izlerken... Keza ödüllü bir oyuncu olan Onur Ünsal'ın da kalıcı bir isim olacağı kuşkusuz. Oyunculuğunu defalarca kanıtlamış olan değerli bir isim Emre Karayel'in özellikle geçmişteki travmatik ilişkisini anlatarak kendi kendine psikanaliz yaptığı ve bir arınma yaşadığı sahnede çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. A.S.T' ndan tanıdığımız yılların oyuncusu Metin Coşkun, İzmir Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü mezunu Timur Acar ile İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı mezunları İnan Ulaş Torun ve Tuna Kırlı da komedinin tıkır tıkır işleyen dişlilerinin kusursuz birer parçasıydılar.
 
   Bazı sahnelerin gereğinden fazla uzatıldığını, dolayısıyla da işleve hizmet etmediğini düşünsem de, katharsis sağlayan alt metni ve kahkaha bombardımanı nedeniyle Testosteron her yetişkinin izlemesi gereken bir komedi. Cinsellik ağırlıklı içeriği ve bel altı esprilerin yoğunluğuna rağmen asla bayağılaşmayan, hatta felsefesi yönünden güldürürken düşündüren zekice bir komediyi sahnelerimizde izleme şansını bize sunduğu için Oyun Atölyesi'nin seçici ekibine teşekkür ediyorum. 


İyi seyirler.

Anahtar Kelimeler: testosteron, oyun atölyesi, haluk bilginer



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir