MAKALELER

Memleket nere ?

2024.05.26 00:00
| | |
6233

Moda Sahnesi William Shakespeare oldukça ilgi gören oyunu ile seyirci karşısına çıkmaya devam ediyor.

Moda Sahnesi William Shakespeare oldukça ilgi  gören oyunu ile seyirci karşısına çıkmaya devam ediyor. Dilimize daha önce “Hırçın Kız” olarak çevrilen ve sahnelenen “The Taming Of The Shrew” bu edisyonunda, çevirmen Emine Ayhan tarafından “Şirreti Evcilleştirmek” olarak çevrildi. Moda sahnesi’nin yıllardır birlikte oynayan oyuncuları tarafından oynanan oyun, yönetmen Kemal Aydoğan’ın rejisi ile sahneleniyor. İlgi ilk günden buyana ivme kazanırken bende bu başarının sırrını görmek için oyunu izlemeye gittim. Gerçekten oyun  kapalı gişe. 

Ama neden diye düşünürken oyun başladı; 
Oyunu izledikten sonra anladım ki yönetmenin  becerisi , tecrübesi, Melis Birkan, Timur Acar, Uluç Esen, Sedat Küçükay, Gürsu Gür, Elif Gizem Aykul, Yasin Yürekli, Çağlar Yalçınkaya, Ali Büyükkartal’ın son derece başarılı oyunculukları oyunun yıldızını parlatmaya devam edecek görünüyor.

Oyunu dehşet ile izledim, dehşet diyorum çünkü;  performans olarak reji çıtayı oldukça yükseltmiş. Seyirciye başka şey ile ilgilenecek bir saniye bile zaman vermiyor oyuncular ve yönetmen Aydoğan. Soluksuz başlayıp soluksuz bitiyor oyun. Sanırım nefes kesmek bu olsa gerek. Timur Acar ise göstermiş olduğu performans ile mesleğini zirveye taşıyor. Melis Birkan ise o masum şirin yüzünün altında ki "Şirreti" usta oyunculuğu ile mühürlüyor performansında.

William Shakespeare‘in yazdığı, Emine Ayhan‘ın çevirdiği, Kemal Aydoğan’ın rejisini yaptığı, Moda Sahnesi “Şirreti Evcilleştirmek” (The Taming of the Shrew) adlı  oyunda kostüm tasarımını Gamze Saraçoğlu, dekor tasarımını Bengi Günay, ışık tasarımını İrfan Varlı, afiş tasarımını Kardelen Akçam yapmış.

Padua kentine varlıklı bir kızla evlenmek için gelen Petruchio’nun, adeta " dinsizin hakkından imansız gelir’ yöntemiyle uysallaştırıp evcilleştirdiği Kate’in öyküsünün anlatıldığı oyun, son derece etkileyici bir biçimde, üstelik yeni bir soluk, nasıl desek lezzetli, heyecanlı, soluksuz ve tam anlamı ile reji harikası. Başarı ile üstesinden gelinmiş muhteşem bir komedi.

Oyun sonrası hemen Kemal Aydoğan ' ın yanında aldım soluğu;


-Yönetmen olarak Othello da çok farklı bir IAGO kimliği koydun ortaya... (Ş.E) peki bu oyunda daha farklı kıldığın karakterler oldu mu?


-Bir rolü farklı kılmaktan ziyade rollerin barındırdığı potansiyelleri kavramaya çalışıyorum. Tek bir İago’dan ya da tek bir Katherina ya da Petruccio’dan bahsedemeyiz zira. Rollerin kavramsal ağırlıklarını değiştirmek mümkün. Bu ağırlık değiştirmenin ana sebebi oyunun düşünsel aksını kurmak içindir. İago’dan ne anlaşılsın ya da İago ne anlatsın?

- " Şirreti Evcilleştirmek" Oyununu yapmaya karar verdiğinde nelere dikkat ettin ve o dünyayı hangi önemli unsurlar üstüne kurdun? Amaç neydi ve amacını gerçekleştirdiğini düşünüyor musun?


- Aynı şey "Şirketi Evcilleştirmek" de Sly/Petruccio için de sorulsa cevap ne olur? Bir erkek egemen durumun sergilenmesine açılsın istediğim için aynı sınıftan olmayan bu iki rolü birleştirme, üst üste bindirmeye çalıştım. En alt sınıftan çulsuz kendisine oyun oynanan Sly ile üst sınıftan iflas etmiş yani çulsuz aristokrat Petruccio birbirinin ikizi yapılabilir gibi geldi. Biri egemenliğini hiç kuramamış diğeri egemenliğini yitirmiş statü olarak. Sly soylu birinin kumpasına gelip kaybettiği sandırılan kimliği içinde konfora konmaya hemen adaydır. Hemen kabul eder hafızasını kaybetmiş lord olmayı. Çünkü “çakaldır”. Petruccio’da çakaldır, kimsenin evlenmeyi düşünmediği şirret katherina’yla evlenmeyi “Para” sebebiyle kabul eder. Sınıfsal olarak birbirinden ayrı bu iki rolü “erkeklik” zemininde üst üste oturtmak ve birbiri ile paralel bir şekilde anlaşılmasını sağlamak, erkek egemenliğinin sınıfları içine alan ana zemin olarak gösterilmesine imkan tanıdı. O nedenle de Sly, Petruccio’ya dönüştü


- Asıl merak ettiğim bu oyunda yapmak isteyip de yapamadığın neler var ?

-Benim için oyun gerçekleşti. Gözümün arkada kalmasına sebep olacak herhangi bir şey yok açıkçası.

- Oyunu izlerken şunu farkettim. Resmen oyuncuların fizyolojisi ve kimyası ile oynamış gibisin? Bunu nasıl başardın? Hedefine yüzde kaç ulaştın.

-Şirret’i Evcilleştirmek oyunundaki bütün oyuncularla daha önce en az bir oyunda çalışmıştım. Timur ile yedinci oyunumuz birlikte çalıştığımız. Çağlar, Timur, Melis daha önce en kısa gecenin rüyası’nda birlikte oynadılar. Melis’le bu dördüncü, Çağlar’la beşinci oyunumuz. Gürsu, melis bira fabrikası’nda birlikte oynadılar. Gürsu ayrıca fırtına’da oynamıştı. Cenk ve Sedat abi eşkal’de birliktelerdi. Ayrıca Sedat abi Köleler adası’nda oynamıştı. Ali ve Gizem Ver parayı’da partnerlerdi. Uluç ile de kıyı oyununda çalışmıştık. Bu dökümün amacı hem birbirlerini hem de moda sahnesini tanıyan bir ekip olduğunu belirtmek içindi. Ortak oyun dili için böyle bir geçmiş büyük avantajlar sağlıyor. iletişimi güçlü kılıyor. 

Ayrıca pandemiden sonra ilk kez kalabalık bir oyuncu kadrosu ile sahnelenen oyunuydu moda sahnesi’nin. Hepimiz pandemide zorunlu kaldığımız az kadrolu oyunlardan sıkılmıştık. Tiyatroya yeniden kavuşmanın sevinci sarmıştı bizi Şirret’i Evcilleştirmek’le 2020 şubat ayında provaya başlamıştık, oynamak 2023 ocak ayında nasip olsu. 3 yıl bekledik pandemi sebebiyle. bu nedenle de oynama arzusu çok yüksekti. Pandeminin yarattığı keder bulutlarını dağıtmak için önümüze çıkan bu imkanı tüm ekip çok güzel değerlendirdik.

Oyunculuk açısından da, reji açısından da yapmak istediğini bütünüyle yapan bir oyun oldu benim için.

- " Şirreti Evcilleştirmek" ismi " Hırcın Kız" isminden ayıran en önemli nokta hangisidir ?

-Bu soruya benim yanıtım vermeyeyim. Çünkü  çevirmenimiz Emine Ayhan daha önce bu soruya yanıt vermişti. Onun yanıtını buradan paylaşayım.
Shakespeare’in kelimesi kelimesine Türkçe çevirisi “Şirretin Evcilleştirilmesi” (The Taming of the Shrew) olan oyununun başlığı, muhtemelen kısalığı ve aşina tınısı nedeniyle Türkçede 1934’ten bu yana Hırçın yahut Huysuz Kız şeklinde yerleşikleşmiştir. Moda Sahnesi olarak Şirreti Evcilleştirmek başlığını neden seçtik peki?
Öncelikle, “şer” ile etimolojik bağından ötürü “şirret” diye karşıladığımız shrew sözcüğü İngilizcede ilk olarak, saldırganlığıyla ve kulak tırmalayıcı sesiyle bilinen sivri burunlu bir fare cinsine (sorex cinsi) atıfla kullanılmıştır. Bu fare cinsi daha sonraları cadılarla da ilişkilendirilmiştir. Sözcük ortaçağda “şeytan ruhlu, art niyetli veya kötü huylu adam” (Oxford English Dictionary) anlamında kullanılmaya başlanmış, bu kullanım on dördüncü yüzyıl sonunda Şeytanı da kapsar hale gelmiştir. Sözcüğün “geçimsiz ve dırdırcı kadın” anlamında kullanıldığı, bugüne kadar saptanmış ilk yazılı kayıt, Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri’ndeki (1387-1400) “Tüccarın Hikâyesi”nin sonsözüdür. Chaucer döneminde sözcük hem kadınlar hem de erkekler için kullanılırken, yeniden tanım kazanan aile içi cinsiyet rolleri çerçevesinde zamanla sadece geçimsiz gözüyle bakılan kadınlar için kullanılır hale gelmiştir. Aynı dönemde, sözcüğün dırdırcı, geçimsiz, vs. addedilmeyen kadınlar için basitçe “karı” (evli kadın) ve “kadın” anlamlarında kullanıldığına da rastlanıyor. Sözcüğün şeytan, cadılık ve genel olarak şerle ilişkisi ise değişmeden kalmıştır. Shakespeare de Şirreti Evcilleştirmek’te sözcüğü “şeytan,” “huysuz,” “baş belası,” “cadaloz,” “cadı,” “melanet,” “cehennemlik,” “aksi,” “iblis” gibi, bu yan anlamları çağrıştıran bir söz dağarcığı içinde kullanıyor. Shakespeare’in sözcüğü dönemin kadın düşmanı “şirret” ve “evcilleştirme” söylemi içinde yer bulduğu haliyle kullandığı tek oyun "Şirreti Evcilleştirmek" tir.
 
“Evcilleştirme” ifadesine gelince, dönem Avrupa’sında şirret addedilen kadınları ve hayvan evcilleştirilmesi tekniklerinden mülhem evcilleştirilme tekniklerini konu alan, Shakespeare’in de oyunda bolca atıfta bulunduğu sayısız masal, halk şarkısı, risale, kitap ve hikâye dolaşımdadır. Hatta oyunda “insan”ın hayvanlıktan insanlığa dönüşüm yolculuğu da bir nevi evcilleş(tiril)me olarak ele alındığından, evcilleştirilen şirretin içgüdüleri bastırılarak toplumsal mekanizmaya dahil olan (modern) “insan”ın ta kendisi olduğu bile düşünülebilir. Bu anlamda Shakespeare evcilleştirme retoriğini hayvanların ve doğanın evcilleştirilip sömürgeleştirilmesinden başlayarak, dayatılan cinsiyet rollerine uygun davranmayan kadınların aile kurumuna yerleştirilecek şekilde evcilleştirilmesine ve nihayet toplumsal ve politik hayvan olarak “insan”ın süregiden evcilleştirilmesine kadar uzanan geniş bir eleştirel planda kullanmaktadır. 

Biz de evcilleştirme sözcüğünü bu eleştirel bağlamından ötürü koruduk. Türkçedeki bu yeni başlığın kulağa bir nebze aşinalıktan uzak gelmesi, umuyoruz ki, oyunun işaret ettiği, geçerliliğini halen koruyan problemler üzerine düşünmek için bir vesile olur.


- Dekor sadece bir yatak neyi simgelemekte? Aynı zamanda kostümler başarılı deriyi andıran askılar vs bunlar aslında bir fetiş, şiddet ile cinselliğimi simgeliyor?

-Cinsler arası münasebet üzerine kurulu bir iktidar oyunu olarak "Şirreti Evcilleştirmek" yolunu yataktan başka bir yerden geçiremezdi. Cinslerin münasebetinin en özeli erkek bir iktidar kurma tekniğince amacından saptırılıp kadının köleleştirilmesi için araç haline getirilir erkek tarafından. Yatak bu iktidar savaşının alanına dönüştürülür erkek aklınca. Ayrıca Soğukta, meyhane köşelerinde ya da sokakta yaşamını sürdüren Sly sıcak bir ortam, yumuşak giysiler ve yatak tarafından ele geçirilir . Lord’un silahıdır yatak Sly’ı ele geçirmek için. Böylece iktidarı ve onun doğurduğu ayrıcalığı yumuşak yere konan yumuşak kıç olarak gösterir Shakespeare.

- Seyirciden gelen tepkiler nedir memnunmusunuz? Kadın seyirciler tepki gösterdi mi konuya? Neden bu oyuna gelmeliler ?

-100. oyunu geride bıraktık. Seyircinin oyunu beğendiğini salonu her oyunda doldurmasından çıkarabiliriz. Kadın seyircileri oyuna çeken ana etken erkek iktidarının açık seçik gözler önüne serilmesi ve kadınların bu iktidara oyunda boyun eğmemesi diye düşünüyorum. Kadınların yüreğine su serpen bir oyun oldu. 

Röportajım tabiki devam edecek , bir sonraki konuklarım Melis Birkan ve Timur Acar.


Künye;
Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Emine Ayhan
Yöneten: Kemal Aydoğan
Dekor Tasarımı: Bengi Günay
Kostüm Tasarımı: Gamze Saraçoğlu, Asena Saban
Işık Tasarımı: İrfan Varlı
Afiş Tasarım: Kardelen Akçam
Oyun Şarkısı: Aykut Karatay
Oynayanlar : Melis Birkan, Timur Acar, Uluç Esen, Sedat Küçükay, Elif Gizem Aykul, Gürsu Gür, Çağlar Yalçınkaya, Ali Büyükkartal, Cenk Dost Verdi
Asistanlar: Mesut Karakulak, Onurcan Çelebi ir sonraki 

 

Fotoğraflar : Orçun Kaya

Anahtar Kelimeler: Moda Sahnesi, William Shakespeare, Şirreti Evcilleştirmek



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir