" 2023 - 2024 sezonunda tam on dört farklı oyunum sahnede olacak."
Kafamda 'dört mü, on dört oyun mu, acaba doğru mu anladım,' diye durup, düşündüm bir an. Kosta Kortidis, zaten her yıl kendi kırdı rekoruyla çıkıyor karşımıza.Şartları da kendi belirliyor üstelik.
Hatırlıyorum, bir önceki röportajımızda oyun yazarlığına nasıl başladığını şöyle anlatmıştı :
" Rastlantılara inanırım.Bir akşam sohbet ederken, bir arkadaşım 'Ne güzel anlatıyorsun, aynen yazar gibi ' dedi.Bundan cesaret alarak ' Rulet'i kaleme aldım.2005'te eserim Devlet Tiyatrosu Edebi Kurulu tarafından onaylandı.Milli Kütüphane'ye dahil edildi.Ve ardından yazmaya ağırlık verdim..."
Kosta Kortidis'in 1 Temmuz 2023 tarihinde tamamladığı " Gözyaşı Sarayı / Kösem " adlı son piyesini okudum.
Aslında Kosta Kortidis'in en son eseri dememem lazım, çünkü o çoktan yeni bir çalışmanın nihai düzeltmelerini yapmakla meşguldür şimdi, eminim...
Büyük hayallerin, düş kırıklıklarının, keskin ihtirasların kol gezdiği bir sarayda Kösem Sultan, Turhan Sultan, Handan Sultan, Sultan Ahmed, Sultan Mustafa, Halime Sultan, Fülürye Hatun, Kethüda Başı Hacı Civciv Ağa, Vezir-i Salis Mustafa Paşa, Hasodabaşı ve Silahtar Ağa ile karşılaştım.
Kosta Kortidis, iki perde boyunca sadece bir destan yazmamış, çapraşık ruh sarsıntılarını, iktidar hırsıyla yazık edilen hayatları son derece çarpıcı bir biçimde ele almış.
Okura düşsel sahneleme imkanı tanımış aynı zamanda.
Turhan Oflazoğlu, Güngör Dilmen, Tarık Günersel'in tarihi irdeleyen piyeslerini defalarca okumuş ve izlemiş biri olarak, onların yarattıkları kahramanlar ve olaylar silsilesi beni hep heyecanlandırmıştır.
Feridun Fazıl, Turhan Tan, Demet Altınyeleklioğlu, Ekrem Reşat romanları da.
Kosta Kortidis, " Gözyaşı Sarayı / Kösem " adlı piyesinde, okuru/izleyiciyi bir dizi free assosiation ile yüzleşeceğileceği bir girdabın içine itiyor bir kez daha.
Her kahraman gerçek, tanıdık biri, " A evet, bu benim ya da yan dairedeki hanım," diyecek kadar hayatta muadili olan, hem hayal, hem hayal olmayan kahramanlar bunlar.Ve onların ufunetli iç dünyaları...
" Titriyorum bazen! Sıcaklarda üşüyor! Soğuklarda
terliyorum! Diabetis illeti! Gözlerim! Gözlerim bile zayıfladı! Takatim yok! "
Diabet hastası Kösem, hayatı birbirlerine yarasa tüneği kılan iki kadının amansız kinleri...kınından çekilmiş nefret !
Yedi iklimin, yedi dağın çiçekleriyle bezenmiş öfke ve histeri krizleri, dediğim gibi, oyunun dili, çatısı, olay örgüsü o kadar kusursuz bir şekilde kotarılmış ki...bazı eserler daha yazılırken ebedi hayatla ödüllendirilir, ya.İşte bu da onlardan, biri.
" Gözyaşı Sarayı / Kösem ", hiç kuşkusuz, Türk tiyatrosunun son dönem yetiştirdiği yüksek kalibreli yazarlarından ( tiyatro insanı demek daha doğru olacak ) Kosta Kortidis'in tiyatro edebiyatına katkılarından bir yenisi olmakla birlikte, son derece güçlü rüzgarıyla da okur / izleyiciyi yıldız tozlarına boğan bir piyes.
Kosta Kortidis'in hemen tüm eserlerini okumuş biri olarak, şunu özellikle vurgulamak isterim, Kosta Kortidis okur/ izleyiciyi hem suyun akışına bırakır, hem suyun mecrasını değiştirtir.
Mesela "Ted Bundy ", "Rulet", "Sorgu", "Amy Winehouse" ve bir oyun yazarının erişebileceği sayılı zirve noktalarını geride bırakan " Claude Camille ","Kiralık Yüzleşme", "Büyük Tuzak"...
Kosta Kortidis "Gözyaşı Sarayı / Kösem"de de, okur /izleyiciye repliklerden damıttığı özlerle bir iksir yaratma fırsatı tanıyor.Ve aynı zamanda Valide-i Kebir, Valide-i Muazzama… nihayet Valide-i Maktul
( Kösem idam edilen ilk padişah annesi ) olan bir kadının odağında, tam da zakkumların çiçeklendiği bir zamanda, bizleri tarih ve bugünle yüzleştiriyor.
( Yoksa sadece ve kısaca Kosta Kortidis farkı mı, desem ? )
Eser son derece etkileyici repliklerle okuru / izleyiciyi sarıp sarmalıyor aslında.
" ...baharı bekleyen herkesin kışı yeni başladı."
" Meğer siz, nerede keder içindeyseniz orası Gözyaşı Sarayı'dır..."
" Gözyaşlarını da, beraberinde getirip, bu sarayı kahkaha sarayı yapacaktım.Her şeyi, gerekirse dünyayı bile değiştirecektim.Oysa ki sonsuz döngü içinde hapsoldum, kaldım.."
" Bir kış günü çıktığı tahtından, bir bahar günü henüz gelmemiş kendi baharında..."
Darülsade Ağası Baş Kethüda Hacı Civciv Ağa'nın her risk durumda yükselen öksürük nöbetleri, Sultan Mustafa ile Kösem Sultan'ın vals kıvamındaki hesaplaşmaları, Hürrem'den Nurbanu ve Safiye'ye, Hatice Turhan Sultan'dan Kösem Sultan'a aktarılan taht saltanatı ekseninde yaşananlar eseri farklı bir boyuta taşımakta.
Kosta Kortidis ile çok kısa bir röportaj yaptım.
Pınar Çekirge - Eserlerinin neredeyse tamamını okuduğum, yazı stilini yakından bildiğim bir yazarın son oyunu, ölümcül kuyruklarını tehditle kaldırmış, durmadan ihtiras denen zehiri akıtan akreplerin arasından geçiriyor bizi.Farklı iç dünyalarla tanıştırıyor.Bu eser nasıl doğdu?
Kosta Kortidis - Tarih 18 Mayıs 2023, sessiz, sakin bir gündü.Telefonum çaldı.Açtım, hattın öbür ucunda Çiğdem Tunç.' Lafa hemen gireyim, bir oyun istiyorum ', dedi.' Kösem'i yaz, ' diye devam etti.Sipariş oyun yazma taraflısı değilim pek.Zaten kafamda henüz kağıda dökülmemiş en az elli oyun da varken...altı saniye kadar düşündüm.Ertesi gün buluştuk ve proje böylece başladı.
Pınar Çekirge - Kosta Kortidis 'in sağlam çatısı ve çatışması olan, sona yaklaştıkça okur /izleyiciyi şaşırtan piyeslerinden birini daha henüz seyirciyle buluşmadan okuma fırsatım oldu.Bildiğim kadar, Çiğdem Tunç, Selma Kutluğ gibi oyunculardan oluşan bir kadro eseri yaşar kılacak ve rejiyi de üstlenmişsin...
Eser ne zaman perde açacak, çalışmalar nasıl gidiyor ?
Kosta Kortidis - Aslında önce işin sırrını açıklayayım.Farklı bir tekst, farklı bir rejiden yola çıktım.Tekrar yok, sıradanlığa kayma, geçiştirme yok.Zaman zaman komedi unsuru olsa da, son derece acı hakikatler yer alıyor oyunda.Sultan Mustafa gerçeği var mesela.Sultan Ahmed, Kösem Sultan...psikolojik temele dayandırılmış karakterler var.14 Ekim 2023 tarihinde perdemizi açmayı planlıyoruz.Şampiyonlar ligine uygun bir kadromuz var, diyebilirim : Çiğdem Tunç, Selma Kutluğ, Sema Aras, Hakan Meriçliler, Balca Başman, Deniz Salman, Alp Balkan, Buğra Soykan Kişioğlu, Hazal Akyürek... ehh ben de, varım onların yanında.Bir yönetmen ve oyun yazarı, oyuncu olarak daha ne isteyebilirim ki ? Dediğim gibi, farklı bir oyun olacak.
Pınar Çekirge - " Birkaç oyun kaldı onları da yazıp bırakmayı düşünüyorum, " demiştin bunu kesinlikle duymak bile istemiyorum.Tiyatro edebiyatına olan katkım, tartışılmaz boyutta.Şimdi hatırladım, " Ödenekli tiyatroların tüm olanaklarına karşın, Türkiye'de özel tiyatrolar lokomatif " tir diyorsun hep.
Teatro Ridius nasıl o lokomatiflerden biriyse Kosta Kortidis piyesleri de öyle...
Ya birşeye kızdın, kırıldın ya bir tatsızlık oldu, haydi magazine kayıp, neden artık oyun yazmayacaksın, diye sorayım...
Kosta Kortidis -On sekiz yaşında Yıldız Kenter'in öğrencisi oldum.On dokuz yaşında İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'ına girdim.Yüz değil, binlerce kez sahneye çıktım bu kurumda.' Pembe Konağın Gelinleri'nde 450, 'Lüküs Hayat' 500, 'Kanlı Nigar'da 500 kez.Sonra istifa ettim.Oyunlarımı dilekçe ekinde, repertuar kuruluna yolladım.Tam dokuz yıldır, evet tam dokuz yıldır hiçbir cevap alamadım.Oyunları Devlet Tiyatrosu, özel tiyatroların yanı sıra, Almanya, Kafkasya, Doğu Avrupa, Asya'da sahnelenen bir yazar olarak sanki gözardı edildim.Sadece geçmişte Ayşe Nil Şamlıoğlu döneminde, 'Rulet' repertuar kurulundan geçmişti.O kadar.Ödenekli tiyatrolar herşeyden önce yükümlülüklerini yerine getirmeli bence.İçinde doğduğum kurumda yoksayılmak gerçekten üzücü.Evet yoruldum, yirmi yedi basılı kitap, bir o kadar sesli kitap var...yoruldum.
Kosta Kortidis'in eserlerini okumak, fırsat buldukça onunla konuşmak bana iyi geliyor.
" Gözyaşı Sarayı/ Kösem "in yolu açık, alkışı bol, sezonu çok olsun.
Anahtar Kelimeler: Kosta Kortidis
0 Yorum