Bir Tacizcinin Peşinde Aşkın Ömür İzi
Tiyatro Dot, Çağdaş İskoç Yazarı David Harrower'in Laurence Olivier 2007 En İyi Yeni Oyun Ödülünü alan oyunu Blackbird/Karatavuk'u sahneliyor. İngiliz tiyatro tarzının Türkiye' deki en önemli temsilcisi olan grubun yenilik konsepti bu oyun ile tekrar ön plana çıkıyor. Daha önce izlediğim “For A Way” oyununun tadında iyi bir gösterimle seyircisinin karşısına geçen grubun Emre Koyuncuoğlu Tiyatrosu'nu içine katması fevkalade iyi olmuş. Öncelikle Sayın Koyuncuoğlu' nun 'performans' gösterilerinin yenilikçi yapısını iyi analiz ettiğini biliyoruz. Bu oyunda 2 kişinin 'performans' yapısını çok iyi çözmüş. Oyundaki Una ve Ray' in bahsi geçen dünyaya ne denli uzak bir yaşam sürdüklerine tüm çıplaklığıyla tanıklık ediyoruz. Taciz ya da kural dışı aşk! Siz ne dersiniz bilmem ama ben tabulardan uzak her yakınlaşmaya 'aşk' deme taraftarıyım!
Freud, cinsel istismarı irdelerken bireyleri var eden aile yapılarının karmaşasına gider. Bebeğin oral dönemde kurduğu ilk cinsel temas anneden elde edilen 'süt' olgusudur. Kız ya da erkek fark etmez. Bedensel temasa geçen ilk eylemin kadında başladığı gerçektir. O dönemde anne ile duygusal bağ kuran bireyler eğer istem dışı bir yakınlaşmanın gazabına uğrar iseler; ilerleyen zamanlarda bilinç altı duyguların zehir zemberek davranış motiflerini görürler. Oyunda bahsi geçen 'Una' nın 12 yaşında 'Ray' tarafından tacize uğraması bir gerçek midir? Yazarın metinde belirttiği gibi ikili yakınlaşmanın verdiği derin yara ile yaşamına devam etmeye çalışan 'Una' nın ruhsal çöküntüde olduğu gerçeği, bi'de o yaşlardaki algı kabiliyetinin de ne derece sığ olduğunu düşünürsek, olayın çok farklı yerde durduğunu göreceğiz. Beklide 'Una' aşk kavramını tanıyamadığı için içinde bulunduğu toplumsal baskıyı 'Ray' in üzerinde aramaktadır.
Oyunun konusuna bakar isek yukarıda sunduğum yargıları daha net anlarız. 12 yaşında Ray tarafından tacize(!) uğradığını düşünen Una için hayat gördüklerinin altında yatan gerçekten ibarettir. Elbette bu gerçek 'delilik' boyutunda bir takıntının pençesinde aşktır. 20'li yaşlarına kadar Ray'i bulma umuduyla kendisini hayal dünyası ile karışık takıntılarından bir dakika bile ayırmamıştır. Ray'in olgusal anlamda geçirdiği 'yaşam değişimi' Una için yeterli bir ceza değildir. Toplumsal kanun koyucuların Ray'e verdiği cezanın yanında o'nun da Ray'e birkaç sürprizi vardır. Sorgulama yöntemi ile yaşamına geri dönecek olan her iki kişi içinde bu yakınlaşma ne anlam ifade edecektir?
Emre Koyuncuoğlu' nun 'İn Yer Face' akımını iyi yorumladığı bir gerçek. Zaten kritiğin başında belirttiğim üzere 'psikolojik tahliller' de bir usta kendisi. Teknolojik yapılarla bezeli sahne teknikleri oyunun ufkunu açıyor. Sinemografik tekniklerin sahnede yer bulması, olayın girdabında 'hayal ötesi görüntüler' içinde çırpınan 'Una' karakteri için yerinde olmuş. Can Tuğcuoğlu' nun kostümleri oyunun psikolojik havasını değiştiriyor. Yerinde elbiselerle oyuna değer katmış. Özellikle de Mine Tugay' ın üzerine giyindiklerini izleyen tarafından beğeni topluyor. Her oyunun bir proje olduğunu varsayar isek, bu projenin can damarına 'kostümler, dekor ve müzik' diyebiliriz. Olayın başladığı ve bittiği yerin önemine dikkat çekmek istiyorum. Mekan depo gibi bir yerin pis görüntüsü içinde başlar. Zaten irdelenen geçmişleri de düşünürsek, geride kalan konuların mekan ile iç içe geçtiğini görebiliriz. Kirli bir geçmiş ve kirli bir mekan. Arınmayı bekleyen iki yer. Her iki arınma şekli de psikoljik gerilimi doğuruyor. Oyunun müzikleri Çiğdem Borucu' ya ait.
Oyunculardan Mine Tugay, Dot'un bir eski oyunu olan ve çok büyük beğeni toplayan 'For A Way' de rol almıştı. Oradaki gerilimli hali bu oyunda delilik boyutuna ulaşmış. Rolünün psikodinamik yapısını çok iyi analiz etmiş. Fakat 'Una' yı oynarken biraz ileriye mi gitmiş? Bu tarz bir yorum Sayın Koyuncuoğlu'na mı ait yoksa kendi yorumumu? (dum!) Gölgelerin göründüğü sahnelerde Mine Tugay' ın ruh hali şahane bir boyut kazanıyor. Sorgulamalarda psikolojik gerilimi yükseltiyor. Ray' in o' nu delilikle suçladığı sahnelerde yadsınamaz gerçeğini arka plana itmeyi biliyor. Cüneyt Türel'in oynadığı 'Ray' karakteri, 50'li yaşlarda ne yaptığını bilmez(!) bir adamdır. Aslında Ray dönemleri irdelerken hesaplaşma içine girmekten inatla kaçınıyor. O toplumsal kanun koyucuların cezası ile yaşamını temizlediğine inanıyor. Ama o güne dek sorgulamadan yapıyor bunu. Cüneyt Türel, karakterinin çelişkilerini sahneye yerinde aktarıyor. İkili diyaloglarda son derece başarılı. Sorgulamalar içinde çıkış yolunu bulmayı biliyor. 'Taciz, Aşk, Saplantı' üçleminin yorumunu izleyene bırakıyor.
Dot Tiyatro, 'Kürklü Merkür' oyunundan sonra bu tarz bir oyunla izleyen karşısına çıkıyor. Çok iyi yapıyor. Oyun seçimi son derece doğru olmuş. İn yer Face' nin en önemli temsilcisi olan David Harrower bu akımı çok iyi yorumluyor. Yazarın oyunları İngiltere'de bir çok grup tarafından sahneleniyor. Yazar ile bilgilere grubun sitesinden ve İngiliz tiyatro haberlerinden ulaşabilirsiniz. Yazarla ilgili bu kısa bilgi ışığında grubun çok başarılı olduğunu hemen buraya eklemeliyim. Tiyatro Dot adına yakışır 'yenilik konsepti' ön planda bir gösteri ile izleyeninin karşısına geçiyor.
Bu şahane gösteri Şubat ve Mart ayı boyunca her çarşamba, perşembe, cuma saat 20-30 Tiyatro Dot'ta izleyicisini bekliyor. İyi seyirler…
Tiyatro Dot
İstiklal Caddesi Mısır Apt
4. Kat Beyoğlu
Anahtar Kelimeler: Blackbird, Karatavuk, dot, tiyatro dot
0 Yorum