"YAPMAMAYI TERCİH EDERİM"
"Toplumsal olarak da bireysel olarak da ne yaşıyorsak tercihlerimiz nedeniyle yaşıyoruz."
Cihangir Atölye Sahnesi’nin yeni oyunu Kâtip Bartleby'i Muhammet Uzuner’ yönetmiş, Herman Melville’in eşsiz hikâyesini Yusuf Eradam çevirmiş. Oldukça, sade ve yalın bir dille aktarılan oyun oyuncuların başarılı performansı ile oldukça katmanlı bir hale dönüşüyor. Yusuf Kısa,Can Seçki, Dorukhan Kenger, Kerem Aktı, Osman Onur Can, oyundaki karekterelere hayat veriyor.
"Muhteşem bir sivil itaatsizlik örneği!"
Tamamen tepkisiz bir toplum olarak sessiz, sakin, itaatkar herşeyi kabullenen bir kitle olmaya hazırız hem de her an. Dünün bugünden, bugünün yarından hiç bir farkı yok aslında. Verdiğimiz tepkiler, kararlar aynı. Neye nasıl karar vereceğimizi bilmiyoruz. Menfaatlerimize ters düşmesin veya huzurumuz kaçmasın diye hemen kabullenip susma hakkımızı kullanıyoruz aslında. Çünkü bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı. Ve günden güne normalleşiyor tıpkı nefes alışımız gibi. Hafif bir zorlanma olduğunda nefes alışımız da paniklerizya, bozulsun istemeyiz ritmimiz. Akıp gidiyoruz bizlerde hayatın bize dikte edilmiş sitematiğinde. Ama nereye kadar acaba ? Hiç birimiz kestiremiyoruz, sus pus bir köşede oturuyoruz aman rahatımız bozulmasın diyerek.. Hiç kimsenin sizi şekillendirmesine izin vermeyin. Yoksa siz, siz olmaktan çıkarsınız
“Müthiş bir öykü”
Silkelenip kendimize gelmemiz için bize güzel fırsat sağlıyor "Kâtip Bartleby" farkındalık yaratıyor. O kadar çok oyuna davet ediliyoruz ki. Oyun sonrası hep kendime sormuşumdur. Ben ne izledim bana veya topluma nasıl bir mesaj veriyor ? Çoğu zaman bunun cevabını bulamam. Ancak bazı oyunlar bu sorumun cevabını net olarak gözler önüne serdi zaman zaman, Muhammet Uzuner'de çok iyi bir hikayeyi sahneye taşımış ve büyük emekler vermiş. Sade, yalın ve son derece başarılı bir şekilde. Işığı oyuncu gibi kullanmış, sanki star bir oyuncu. Yanıp söndüğü ve zaman dilimleri öyle doğru ki ne fazlası ne eksiği var. Adeta ' es " leri konuşturmuş, her sessiz an anlamlı bir duyguya yankı olmuş...
"Kendini bağımsızlaştıramamış genel geçer kişilikler."
Oyuncuların karekter isimleri yok, bizlerdik onlar, kendimiz, yakınlarımız veya iş arkadaşlarımızdan herhangi biriydi aslında. Aslında pencereden baktığımızda ismini bilmediğimiz sisteme ayak uydurmuş herhangi biri. Hayatımız da verdiğimiz kararları başkasının isteğine göre asla şekillendirmeyin. Yoksa, normal kabul edilenlerin aslında yalnış, yalnış kabul edilenlerin de normal olduğunu anlarsınız.
"Başarıyı dikey değil yatay olarak algılayabilsek."
Muhammet Uzuner’in hikayeye farklı bir soluk getirip mührünü tek seferde basması ne kadar başarılı bir yönetmen olduğunu kusursuz bir şekilde gözler önüne seriyor. Kâtip Bartleby’i sahne önü ve sahne arkası emek veren sessiz kahramanları ise Cihangir Atölye Sahnesi’nin ekibi, Sahne Tasarım ve Afiş Tasarım Veli Kahraman, Kostüm Tasarım Nihan Şen, Dramaturg Oya Yağcı, Müzik Berkay Özideş, Efekt Harun Özkan ve Işık Kumanda Ekin Bora Boran tarafından yapılmış.
Kafamda ki binbir soru ile oyun sonrası oyununun yönetmeni Muhammet Uzuner ile konuştuk…
Serkan Aydın: Herman Melville’in ” Katip Bartleby " hikâyesini tiyatro sahnesine uyarlamak fikri nasıl oluştu?
Muhammet Uzuner: Bu öyküyü sahneye uyarlamaya biz karar vermedik; kendisi geldi( Geçen yaz oyunculardan bir grup bu öyküyü okuyup bana gönderdiler. Ben de okuyup “müthiş bir öykü” dedim ama sahneleme için tereddüt ettim. Sonra sezon açıldı ve biz iki ay boyunca kendimizi Bartleby’i ve öyküyü konuşurken bulduk. Sonra bir gün “madem bu kadar konuşuyoruz ve aklımızdan çıkmıyor bir deneyelim” dedik ve “yapmamak üzere” provalara başladık. Kendisi bizi zorunlu kıldı Bartleby’nin…
Serkan Aydın: Herman Melville hikayeyi hangi önemli unsurlar üzerine oturmuş? Oyunu sahneye uyarlamak istediğinizde sizi etkileyen en önemli unsur neydi? Hayalinizin yüzde kaçını gerçekleştiriniz?
Muhammet Uzuner: Öyküyü ilk okuduğumda çok etkilenmiştim. Hatta bu etki gün geçtikçe daha da artarak devam etmişti. Herman Melville insanın beynine ve göğsüne sağlam bir taş oturtuyor. Bize çok sert bir ayna tutuyor. Yarattığı çatışma çok kuvvetli ve bunun üzerinden bir çok kavramı sorguluyor. Eğer sahneleyeceksem bu etkinin seyircide de oluşması gerektiğini düşünmüştüm. Bir yönetmenin hayaline ulaşması yüzdeyle ifade edilemez belki ama biraz yaklaştım diyebilirim seyircilerden aldığım tepkilere bakarak.
Serkan Aydın: Kâtip Bartleby gibi karakterler hayatımızın her alanında var. Olumsuz tepkiler aldığımızda karşımızdakini anlamaya çalışmaktan çok, birey olarak veya toplum olarak verdiğimiz tepkiler konusunda nasıl bir bağ kurarsınız?
Muhammet Uzuner: Toplumlar düzeni sevdiği için özgür bireylerden hoşlanmaz; korkar. O yüzden onu yok etmeye ya da etkisizleştirmeye çalışır. Kendi konfor alanından çıkamayan ya da çıkmak istemeyen bireyler de toplumun kodlarını takip eder, toplumun reflekslerini gösterir. Böyle olunca karşımızdakini anlama çabası oluşmaz. Anlarsak kendimizle yüzleşme zorunluluğu doğar ki bu da rahatımızı kaçırır. Bu hem toplum için geçerli hem de birey için.
Serkan Aydın: Bartleby’nin neden böyle bir tepki verdiği bilinmiyor. Melville ise bu duruma oldukça sessiz kalıyor ve açığa vermiyor. Bartleby neden direniyor. Neye, kime ve kimlere karşı? Aklıma gelen ilk soru şu oldu Bartleby varolmak istemiyor mu?
Muhammet Uzuner: Bartleby düzene çomak sokuyor. Kendisine yüklenen iş tanımı dışındaki göreve hayır demekle başlıyor. Muhteşem bir sivil itaatsizlik örneği! Kapitalist düzenin çarklarını durduruyor. Hem sisteme karşı direniyor hem de -bilinçli ya da bilinçsiz- çarkları döndürenlere direniyor. Aslında direniyor da diyemeyiz; çünkü yapmayı reddetmiyor, “tercih ediyor”. Asıl mesele de buradan doğuyor. Melville Bartleby’nin davranışının nedenini açıklama gereği duymuyor çünkü bize doğrudan bir şey söylemek istiyor.
Serkan Aydın: Melville “Tercih etmiyorum” dediği için avukat vereceği tepkilerde kararsız kalıyor. Neden ?
Muhammet Uzuner: Öykünün püf noktası burada saklı. Bartleby “yapmam” yerine “yapmamayı tercih ederim” diyor. “Yapmam” deseydi sistemin kodları içinde bir tanımı olacaktı ve ya hemen işine son verilecekti ya da bir disiplin cezası vs gibi bir durumla “eğitilecekti”. Avukatın alıştığı/bildiği bir yerden davranmıyor Bartleby. Kurulu düzenin, alışılagelinmiş tepki düzeninin dışından bir ifadede bulunuyor. Böylece karşısındakini çaresiz bırakıyor. Doğrudan bir karşı çıkış oluşmadığı için Avukat da onu anlamaya çalışıyor, çalıştıkça kendisiyle yüzleşiyor. Ama burjuva ahlakına sahip Avukat yüzleşmeden kaçıyor. Savunma mekanızmalarıyla ürettiği değersiz ve geçici çözümler buluyor. Bu yüzden Avukat netleşemiyor.
Serkan Aydın: Dikkatimi çekti, Bartleby dışında diğer oyuncuların isimleri yok. Neden ?
Muhammet Uzuner: İsmi bir kimlik olarak düşünürsek Bartleby dışındaki hiç kimse sistemden kendini bağımsızlaştıramamış genel geçer kişilikler. Özel olan Bartleby olduğu için sadece onun ismi var. Hindi, Cımbız ve Zencefil de birer lakap. Avukat ise bir yargıç; karşısına gelen bu muammayı çözmeye çalışan “vicdanlı” ama genel rüzgardan kendini koparamamış bir pozisyon.
Serkan Aydın: Avukat’ın oyun sonunda verdiği önemli bir detay var. Sahipsiz Mektuplar dairesi desem?
Muhammet Uzuner: Sahipsiz Mektuplar kısmı çok tartışılan ve başka açılardan bakılabilen bir bölüm öyküde. Bu öykünün sonraları edebiyat çevrelerince absürd edebiyatın başlangıcı olarak kabul edilmesinde büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Bartleby daha önce Sahipsiz Mektuplar Dairesi adı verilen bir işte çalışmış. Burası ulaşması gereken kişilerin artık hayatta var olmamalarından dolayı iade edilen mektupların yakıldığı bir işyeri. Hayatın anlamsızlığı üzerine bir işyeri de diyebiliriz.
Avukat anlayamadığı Bartleby için zaten melankoliye eğilimli bir insanın böyle bir iş yerinde çalışmasının ona iyi gelmediğinden dem vuruyor. Bana göre Avukat kendisiyle yüzleşmenin ağır sonuçlarından kaçabilmek için yine bir savunma mekanızması gösteriyor ve meseleyi üzerinden atıyor. Bartleby’nin bütün sisteme başkaldırışını melankoliye bağlıyor.
Serkan Aydın: Hikayenin yazarı seyirciye geniş bir perspektif bırakmış aslında. Sizin bu konudaki fikriniz nedir ?
Muhammet Uzuner: Evet Melville tek bir cümleden; “Yapmamayı tercih ederim” cümlesinden yola çıkarak muhteşem bir evren yaratmış. Bir yandan sivil itaatsizlik anıtı yaratırken bir yandan da kendimizle yüzleşmemizi kışkırtmak istemiş. Bartleby’nin itaatsizliği kadar buna maruz kalan Avukat yoluyla da merhamet, kibir, acıma, iyilik-kötülük kavramları üzerine müthiş bir tartışmayı gözümüzün önüne koymuş. Büyük bir kapitalist manipülasyon sisteminde, var olmanın bu sistemin dışına çıkmadan mümkün olamayacağını göstermiş.
Serkan Aydın: Her karakter farklı bir tavır ile oynuyor. Neden böyle bir yol seçtiniz?
Muhammet Uzuner: Oyunda üç üslup var evet. Hindi, Cımbız ve Zencefilin olduğu çalışanlar bölümü, Avukat (Patron) ve yeni kâtip Bartleby. Özellikle Hindi ve Cımbız daha önce de söylediğim gibi genel bir bakışa sahip farkındalıksız çalışanlar. Herhangi bir kimlikleri yok. Olmadığı için onları genelleştirmek istedim ve absürd-grotesk çizgisinde ele almaya çalıştım. Kendi küçük dünyalarında fena halde küçük şeyleri büyüterek yaşayanlar… Tabii Zencefil babası tarafından zorla oraya konmuş bir çocuk/genç olduğu için biraz ayırdım onu. Bartleby ile başka bir dünyanın olabileceğine dair izlenimi doğuyor. Bartleby ise bir düşüncenin tezahürü. Bir karakter değil, bir figür. Gündelik yaşamın ayrıntılarıyla hareket etmeyen bir figür olduğu için varla yok arasında tutmayı tercih ettim. Belki biraz Avukatın sanrısı gibi… Avukat da diğer çalışanlarla Bartleby arasında köprü olan bir figür, o da tam bir karakter değil; kapitalist zihniyete sahip bir burjuva. Öykünün düşünsel yapısının daha iyi açığa çıkması için gerçekçi bir hayat parçasını sahneye koymayı tercih etmedim.
Serkan Aydın: Düzenin getirmiş olduğu kurallara kanun gibi uymamız dikte ediliyor. Hepimiz de uyuyoruz aslında, bunun yalnış olduğunu bildiğimiz halde uyumsuz olan birini de hemen reddediyoruz? Sizin fikriniz nedir ?.
Muhammet Uzuner: Bulunduğumuz ortama özgürlüğünü tamamen kazanmış birisi girse genel olarak hemen yaftalarız, yok saymaya çalışırız. Hippileri, bohem yaşayanları aşağıladığımız gibi. Oysa onlar içimizde bir şeyleri uyandırırlar, kışkırtırlar, bize ayna tutarlar. Ama biz de oyundaki Avukat gibi o tür özgür kişiliklerin bizi yüzleşmeye zorlamasını engellemek isteriz. Yüzleşmek, kendimizi sorgulamak istemeyiz. Bu nedenle ya “kaçık” deriz, ya “deli” deriz hatta bazen daha da ileri giderek “edepsiz” deriz. Bir şekilde bir savunma mekanızması uydurur geçiştiririz.
Serkan Aydın: Çok hızlı tüketen bir toplumuz, aslında bu oyun tam olarak bir nevi yansımamız diyebilirmiyiz? Bartleby’nin ayak dirediği bu direnişin devam etme veya kitlesel bir isyana dönüşme ihtimali olur mu ? Olursa neyin karşılığı olur?
Muhammet Uzuner: Keşke olsa. Keşke biraz durabilsek. Keşke hayatımızı “like sayısı” komikliğinden çıkarabilsek. Başarıyı dikey değil yatay olarak algılayabilsek. Başkalarından önce kendimizi sorgulayabilsek. Kapitalizmin en büyük cihazlarından biri zaman manipülasyonu. Bir yerlere yetiştiğimizi zannediyoruz ama aslında çoğu zaman geriye doğru koşuyoruz. Bana göre Bartleby büyük bir direnişin sessiz bir kışkırtıcısı! Hepimiz Bartleby’nin yolundan gidersek çıktığımız GEZİ’nin sonuna varabiliriz belki kim bilir…
Serkan Aydın: Siz tüm bu dikte edilen yaşam kurallarına iş ve özel hayatınızda nasıl bir tepki veriyorsunuz ?
Muhammet Uzuner: Çok acımasız bir düzen içinde yaşıyoruz, yaşattırılıyoruz. Her şeyin para, statü, imtiyaz ve tüketim olduğu bir zamandayız. Bütün bunlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum ben de bir çok farkındalıklı insan/birey gibi. Şimdiye kadar çok parıltılı görünen kapıları açmamışlığım, genel geçer olana ayak uydurmamışlığım vardır. Etiketlenmek, bir statü ile ifade edilmek, kolaylıkla elde edebileceğim imtiyaz alanlarının içine dalmak benden uzak olan işler. Meslek hayatım boyunca da kendi özgün ve özgür evrenimi yaratmak peşinde koştum. Elbette bunun bedellerini de ödedim ve ödemeye devam ediyorum. Bu sayede parası çok, statüsü ve etki alanı yüksek insanlardansa bütün bunları reddeden çok değerli insanlarla birlikte olma fırsatını yakaladım.
Serkan Aydın: Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj yada söylemek istedikleriniz ?
Muhammet Uzuner: Toplumsal olarak da bireysel olarak da ne yaşıyorsak tercihlerimiz nedeniyle yaşıyoruz. Sağlıksız bir toplumda sağlıklı bireyler olamayacağına göre kendi yalnızlığımızda boğulmak yerine kolektifin şifasını arayarak toplumsal tercihlerimizi de daha sağlıklı bir hale getirebiliriz diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
Açıkcası kaçırmamanızı tavsiye ederim..
KÜNYE
KÂTİP BARTLEBY
"YAPMAMAYI TERCİH EDERİM"
YAZAN: HERMAN MELVILLE
ÇEVİREN: YUSUF ERADAM
SAHNEYE UYARLAYAN VE YÖNETEN: MUHAMMET UZUNER
DEKOR TASARIMI: VELİ KAHRAMAN
KOSTÜM TASARIMI: NİHAN ŞEN
MÜZİK: BERKAY ÖZİDEŞ
DRAMATURG: OYA YAĞCI
IŞIK TASARIMI: MUHAMMET UZUNER
AFİŞ TASARIMI: VELİ KAHRAMAN
OYNAYANLAR-ROLLER
CAN SEÇKİ Cımbız
DORUKHAN KENGER Hindi
KEREM AKTI Bartleby
OSMAN ONUR CAN Zencefil
YUSUF KISA Avukat
KONUSU
BİR WALL STREET HİKAYESİ OLARAK GÜNÜMÜZ KAPİTALİST DÜNYASI İÇİN DE SÖZÜ OLAN ÖYKÜDE, 19. YÜZYIL KAPİTALİZMİ VE KAPİTALİST MODERNİTENİN TAŞLAŞMIŞ DÜNYASI ÖYKÜNÜN ANLATICISI AVUKAT’IN, BARTLEBY HAKKINDAKİ KARARSIZ ANLATIMININ TARİHSEL PANORAMASINI OLUŞTURUR.
BU RUHSUZ DÜNYANIN YARATTIĞI YABANCILAŞMA MODERN İŞ YAŞAMININ İZOLASYONU VE UYUMA ZORLAYAN YASASI HAKKINDA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ SUNAR.
TAŞLAŞMIŞ BİR DÜNYANIN FİNANSAL MERKEZİNDEN VE 19. YÜZYILDAN BARTLEBY’NİN BUGÜNÜN DÜNYASINA SÖZÜ NE OLABİLİR?
CİHANGİR ATÖLYE SAHNESİ YENİ TİYATRO SEZONUNDA BU SORUNUN PEŞİNDEN GİDİYOR…
Anahtar Kelimeler: cas, cihangir atölye sahnesi
0 Yorum