Geçtiğimiz hafta Aleksei Arbuzov'un yazdığı, Fatoş Sevengil'in dilimize çevirdiği, Kemal Başar'ın yönettiği " Söz Veriyorum " adlı oyunun premierindeydim.
Şunu söyleyeyim, üç perde boyunca sahnede oluşturulan ve bir an bile bozulmayan illüzyonu, hani neredeyse soluk almadan izledim.Her detay mükemmeldi.
Savaş Alp Başar, Zelal Barlas, Efe Can Karakaya'nın samimi, doğal oyunculukları, müzik, efekt, dekor, kostüm, afiş tasarımları ve elbette Kemal Başar gibi çok değerli, uluslararası bir yönetmenin, titiz, duyarlı, ustalıklı, gerçekçi rejisiyle " Söz Veriyorum " sadece sezonun değil 'sezonların en başarılı oyunlarından biri' olma niteliğinde.
Eser sona erdiğinde dakikalarca devam eden, beğeni dolu alkışlar bu söylediklerimin bir kanıtıydı aslında.Örneğin,
Dilek Türker'in gözpınarlarında çoğalan yaşlar da.
Birbirlerinden başka kimseleri olmayan Lika, Marat ve Leonidik’in savaş sırasında ve sonrasında yaşadıkları hadiseler, duygular bize gösteriyor ki, " Masumiyet ölürse, insanlık ölür ".Güzel duygular her koşulda korunmalıdır.Umut hep vardır.Fedakarlık erdemdir.
" Söz Veriyorum " gibi bir yapıtı tiyatroseverlere armağan eden Tiyatro Keyfi ve Kemal Başar'a, üç genç oyuncuya ve bu projede emeği geçen herkese binlerce kez teşekkür ederim.Her 'çok iyi' tiyatro oyunu gibi " Söz Veriyorum " da birkaç kez izlenmeyi hak ediyor.
Anahtar Kelimeler: söz veriyorum, tiyatro keyfi
0 Yorum