MAKALELER

27 Mart...

2008.03.31 00:00
| | |
3579

Değerlerimize sahip çıkma çabası içinde olduğumuz şu günlerde önemini vurgulamamız gereken bir değerimiz daha var ki o da...

 

 İYİ Kİ DOĞDUN, İYİ Kİ VARSIN "27 MART"

1961 yılında Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün aldığı bir kararla 27 Mart, “Dünya Tiyatro Günü” olarak kabul edildiğinden bu yana tiyatro, halka en yakın sanat dalı olarak varlığını pekiştirmiştir. Özünde, tek malzemesi insan olan kolektif bir sanat dalı olması bakımından tiyatro, daima hayati bir işlev üstlenmektedir.
 
26 YAŞINDA BİR HEYECAN…

Tiyatro tarihine ve tüm tiyatro insanlarına duyulan saygının ifade edilmeye çalışıldığı bu özel gün, yirmi altı yıldır Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü’nün çabasıyla “Tiyatro Haftası” olarak kutlanıyor. Bir süredir de, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi, İzmir Devlet Tiyatrosu ve İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin ortak katılımıyla “İzmir Tiyatro Günleri” adı altında düzenleniyor. Çeşitli tiyatro oyunları, operalar, paneller, söyleşiler, sergi ve konferansların on gün boyunca halkla buluştuğu etkinliğin 26. yılını yaşamaktayız.
 
“27 MART” RUHU…

    27 Mart Dünya Tiyatro Günü, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü için ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü; yirmi altı yıldır değerli tiyatro insanı Suat Taşer’in adına, Tiyatro Bölümü tarafından düzenlenen “Kısa Oyun Yazma Yarışması”, Dramatik-Yazarlık Bölümü öğrencilerine yeteneklerini gün ışığına çıkartıp seyirciyle buluşma olanağı sunuyor. Profesyonel hayata atılmadan önce yazdıkları oyunun sahnelenmesi gibi eşsiz bir deneyimi yaşayan öğrenciler, özgüvenlerini sınayarak sonraki yaratıları için güdülenmiş oluyorlar. Bu yı l da Dramatik-Yazarlık Bölümü öğrencilerinin yazdığı oyunlar arasından seçilerek sahnelenen Dört Kısa Oyun, 27 Mart-10 Nisan tarihleri arasında Özdemir Nutku Sahnesi’nde seyirciyle buluşuyor. Oyunlar, 29-30 Mart ve 1-2 Nisan tarihlerinde izlenebilir.
 
EMEĞE SAYGI… TÜKENMEYEN HEYECAN…

Hiç büyümeyen bir çocuktur tiyatro heyecanı… Hiç küllenmeyen bir aşktır… Her daim filizlenip yeşermeye hazırdır. Verilen emekle büyür, paylaştıkça çoğalır… Tiyatroyu büyülü kılan, birbirine kenetlenmiş ruhların coşkusudur. Bu coşkuyla kendinden taşan yürekler seyirciyle kucaklaştığında dinginleşir, heyecan biçim değiştirerek paylaşım hazzına dönüşür… Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü bu çocuksu heyecanı, tükenmeyen özverisi ve çabasıyla yaşatıyor. Herkesin bir işin ucundan tutarak emek verdiği tatlı telaş bu yıl da hak ettiği ödüle, yani gurur ve mutluluğa kavuştu.
 
İçine Biriken Hazar…

Dramatik –Yazarlık Bölümü’nden geçen yıl mezun olan Alperen Yeşil’in yazdığı, Yard. Doç. Dr. Özlem Belkıs’ın sahnelediği “Babamın Gölgesi ya da Hazar’ın Dibi” adlı oyun, kültürümüzün yadsınamayacak bir parçası olan “töre” sorunsalı çerçevesinde cinsel kimlik bunalımına dikkat çekiyor. Oyunculuk Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Ömer Karasu’nun başarılı yorumuyla izlediğimiz Hazar karakterinin, toplum baskısı, yetiştirilme tarzı ve kişisel tercihleri arasındaki iç çelişkisi sağlam bir dramatik yapı içinde işlenmiş. Olay örgüsü ve “töre” baskısının ağırlığının bir sonucu olarak ortaya çıkan durağan aksiyonun geriye dönüşlerle (flashback) desteklenmiş olması seyircinin dikkatini uyanık tutuyor.
 
İlle de Türk’üz!

Dramatik-Yazarlık Bölümü dördüncü sınıf öğrencileri Adnan Yıldırım ve Uğur Saatçi’nin birlikte yazdıkları, Barış Erdenk’in yönettiği “Demokrasi Çıkmazı” adlı komedi, içinde bulunduğumuz kavram karmaşasını demokrasi özelinde irdeliyor. İnsanlığın çıldırma noktasına gelmesiyle patlak veren Üçüncü Dünya Savaşı sonucu, dünya üzerinde bir başlarına kalan on “cesur Türk” ün devlet kurarak yeniden yapılanma ve ayakta kalma süreci konu edilirken, içi boşaltılmış olan “demokrasi” kavramına başarılı ironik göndermeler yapılıyor. Akıcı diyalog düzeni ve sağlam bir kurgu ile zekice işlenmiş reji, işlevli dekor-kostüm ve güçlü oyunculuk performansıyla birleştiğinde, günceli yakalayan, bol kahkahalı bir komedi çıkmış ortaya.
 
Bebek Gibi Uyutuluyoruz!

Kapitalizmin dayatması sonucu ne yazık ki tüketim toplumu haline geldik. Alışveriş çılgınlığının insanları çığırından çıkarttığı, almak kavramının küresel histeri halini aldığı bir çağda yaşıyoruz. Maddi-manevi durmadan almak, fakat asla kendinden vermemek düşüncesiyle kasıp kavruluyor insanoğlu, dolayısıyla özüne ait özellikleri yitirme tehlikesiyle yüzyüze... Haliyle bu yaman çelişki tiyatro için iyi bir malzeme olarak değerlendirilmiş. Dramatik-Yazarlık Bölümü son sınıf öğrencisi Uğur Saatçi'nin kalemiyle hayat bulan "Diğerleri Uyurken" adlı oyun, Yard. Doç. Dr. Sibel Erdenk'in reji yorumuyla İzmir seyircisiyle buluşuyor. Tüketim hırsı, içinden çıkılmaz bir hal aldığında insanlar tıpkı robotlar gibi, kendileri için programlanmış hayatı yaşıyor, sonunda tek tip düşlere yenik düşüyorlar. Teknolojinin esiri olan insanlığa yönelik eleştirisini ortaya koyan metin, soyut bir oyun düzeniyle sahneleniyor. Kalabalık oyuncu kadrosu için tercih edilen tek tip bebeksi kostümler, her şeyden habersiz uyutulan bebekler gibi oluşumuzu simgelemesi açısından zekice bir yaklaşım. Oyuncuların senkronize konuşmaları ise; başkalarının sahip olduklarını isteme gafletine düşen ve bu uğurda her şeyi göze alan tüketim insanlarını çağrıştırıyor. Diyaloglarda ve oyun düzeninde yer yer tekrara düşülmesi nedeniyle süre biraz uzasa da, çılgınlık fikrinin işlenişi başarılı. Finalde barkovizyon aracılığıyla sağlanan yabancılaştırma etmeni, oyuna biraz tepeden inme bir final sağlamış olsa da, parlak bir fikir olarak öne çıkıyor. Alışveriş sepetleri sahnede interaktif biçimde kullanılsaydı ve sahne atmosferi bir alışveriş merkezi olarak algılansaydı, belki de daha etkili ve düşündürücü bir final elde edilebilirdi.
 
Şişme Bebek Caiz midir?

Günümüze ait bir diğer histeri de, inançların sorgulanması. Neye ve kime inanacağımızı şaşırdığımız için giderek kişiliksiz insan toplulukları haline geliyoruz. Dramatik-Yazarlık Bölümü üçüncü sınıf öğencisi Gökhan Erarslan'ın yazıp, İzmir Devlet Tiyatrosu oyuncusu Sadık Yağcı'nın yönettiği "Süper Maria", yine toplumsal göndermelerle ön plana çıkan bir oyun. Aklı muhafazakar düşüncelerle dizginlenmiş olan Şevket, bastırılmış isteklerinin esiri olmuş, korkularının ve yasakların çizdiği yolda hayatı ıskalamıştır. Metnin düşünsel boyutu güçlü olduğu kadar, ana karakter gazeteci Şevket'in kurguladığı oyun metninin canlandırılarak yazılması da güzel bir fikir. Fakat ne yazık ki oyunun devamında bu buluşun sürdürülmediğini görüyoruz. Ön oyun diyebileceğimiz tartışma programları esprisi yeterince işlevli kullanılmadığı için, serimi uzatmaktan öteye gidememiş. Şevket'in fazlasıyla uzun telaş nöbetleri sonucu bir türlü yaklaşamadığı kolinin içinde ne olduğunu biraz daha kısa sürede öğrenmemiz gerekirdi. Böylece süre, diyaloglarda fazla tekrara düşülmeden ve dikkati dağıtmadan kısalmış olurdu. Yine de bu eksiklikler geleceğin başarılı yazarının metnine gölge düşürememiş.
 
KUTLU OLSUN...

10 Nisan 2008 Perşembe günü sona erecek olan 26. İzmir Tiyatro Günleri, bir kez daha İzmir’in tiyatro ortamını canlandırmanın gururunu yaşar ve yaşatırken, bir mutlu olaya daha vesile olacak; Türk Tiyatrosu’nun değerli oyun yazarı Tuncer Cücenoğlu’nun 10 Nisan’daki doğum gününü buradan kutluyor, tiyatromuza kazandırdığı nice eserle beraber kendisine sağlıklı bir ömür diliyoruz.


2008 Suat Taşer Kısa Oyun Yazma Yarışması'nda oyunları sahnelenen Alperen Yeşil, Adnan Yıldırım, Uğur Saatçi, Gökhan Erarslan, Jüri Özel Ödülü'ne layık görülen Ege Işık, Ahmet Bozkurt ve Ferhat Ergün'ü, ayrıca oyunlara emeği geçen bütün kısa oyun ekiplerini yürekten alkışlıyor, aynı yollardan geçmiş biri olarak heyecanlarını paylaşıyor, öğrencilik coşkularını yitirmeden yazmaya devam etmelerini diliyorum. Dünya Tiyatro Günü’nün tazecik coşkusu hiç tükenmesin…

Anahtar Kelimeler: 27 Mart, 27 mart dünya tiyatro günü



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir