MAKALELER

B Planı - Kabile Tiyatro

2017.02.08 00:00
| | |
3170

2010 yılından itibaren Avrupa coğrafyasında değişen göçmen zinciri, daha çok savaş bölgesinden kaçan insanların hikayelerini gözler önüne sererken,..

 

HEPİMİZİN MERAK ETTİĞİ SORU; KİM BU ABULKASEM?

Tunus kökenli İsveç vatandaşı Jonas Hassen Khemiri, İsveç hükümetine karşı başlattığı ırkçılık karşıtı söylemleriyle ün salmış bir isim. İsveç’te polise göçmenler üzerinde ‘daha fazla’ arama hakkı veren yasa ‘reva projesi’ni ağır bir yazı ile eleştirmiş, dönemin basınında epeyce gündeme gelmişti. İsveç’ in ya da diğer Avrupa ülkelerinin Müslümanlar üzerinde kurmak istediği baskıcı algıyı yoğun eleştiri yağmuruna tutan genç yazar, daha çok romanlarıyla ayrımcılığa karşı duruşunu net biçimde gösteriyor. 2008 yılında yazdığı ‘Invasion – İstila’ batı coğrafyasındaki insanların Afrika, Arap Yarımadası ve Asya’da yaşayan ve Avrupa’ya göç etmiş insanları nasıl ‘üçüncü sınıf’ vatandaş olarak gördüklerini tüm çıplaklığıyla anlatan bir oyun. Yazarın sanırım tek tiyatro metni olan eser, 2013’te oynanmaya başlayıp günümüzdeki göçmen krizine ayna tutar nitelikte. Aylan bebek trajedesi ile sarsılan, Suriyeli göçmenlerin Avrupa kapılarını zorlamasıyla devam eden olaylar zincirini düşündüğümüzde İstila’ nın neden bizde yoğun duygular uyandırdığını anlarız. B Planı 2016 yılında ilk projesini Khemiri’ nin çarpıcı metnini sahneye taşıyarak gerçekleştiriyor. Oyunun yönetiminde Sami Berat Marçalı var. 

2010 yılından itibaren Avrupa coğrafyasında değişen göçmen zinciri, daha çok savaş bölgesinden kaçan insanların hikayelerini gözler önüne sererken, 2012 yılından itibaren başlayan Suriye Savaşı ile Türkiye de bu göçmen akını zincirinin bir parçası haline dönüştü. Yüz binlerce kişinin akın ettiği Anadolu coğrafyası, şimdiye dek karşılaşmadığı boyutta yabancı misafiri konuk eder hale dönüştü. Türkiye’de yaşayan insanların ‘biz ırkçı değiliz’ demesine bakmaksızın, sokakta görülen Suriyelileri aşağılayan dili eminim hepiniz bir kez bile olsa çevrenizde duymuşsunuzdur. İşte İstila adlı oyun hemen hepimizin duyduğu, gördüğü aşağılama dilinin sahneye yansıyan gerçek parçası. Yansıma gerçekleşirken yazar Khemiri, ‘Abulkasem’ adını kendisine çıkış yapmış. Tanınmayan, bilinmeyen ‘Abulkasem’ batılı insanların hayatlarında hep hayal ürünü olarak yer alıp, bilinmez olaylarda devreye giriyor. Yani görmezden gelme, yalan söyleme, gerçeği yadsıma durumlarında kendisine ‘Abulkasem’ adını seçen insanlar, bunu bir eğlence aracına dönüştürüyor. İnsanların kaçış noktası bilinmeyen isim olunca ortaya çıkan tabloda ırkçılığı, kişiler arasında yaşanılan ayrımcılığı keskin biçimde hissediyoruz. 

Jonas Hassen Khemiri, episod episod işlediği oyununda –buna İsveç diyebiliriz- çeşitli batı şehirlerinde yaşayan kahramanları karşımıza çıkarmış. Özellikle kendisinden olmayan, göçmen olarak hayatını sürdürmek isteyen insanları aşağılayan batılıların komik durumu hepimizi güldürürken, ortaya çıkan trajedi hepimizin duygularını altüst eder nitelikte. Sonuçta yaşamın gerçeklerini aktaran yazar, anlatımında çok dağınık yapılar kullanıp, özellikle İranlı vatandaşın tercüme olayında derdini net biçimde anlatıyor. Çağdaş (!) batılılıların istediklerini istediği gibi yorumlamasına tanık olup, suçsuz bir insandan nasıl terörist yaratıldığını hayretler içinde izliyoruz. 

Oyunu yöneten/çeviren Sami Berat Marçalı, metnin bölüm bölüm yapısını iyi analiz ettiği için yüksek temponun içinde başarılı yönetim ortaya koyuyor. ‘Abulkasem’ isminin ti’ye alınıp, insanlar üzerinde aşağılama unsuru biçiminde kullanılışı seyiriciyi derinden etkliyor. Ortada sürekli herkes bir ‘Abulkasem’den bahsediyor. Bu isim tamamen metafor. Yazarın göçmenlerin derdini anlatmak için uydurduğu isim üzerinden ilerlerken, bölümlerde karşımıza çıkan olayları yorumlamamız kolaylaşmış. Her konu farklı mecralara kayarken ‘Abulkasem’ in kim olduğunu aslında merak etmiyoruz. Biz biliyoruz, tanıyoruz ‘Abulkasem’i! İranlı, Arap, Tunuslu, Faslı bir göçmen. Her türlü kötü musibet onun tarafından gerçekleşiyor, onun yaptıkları yalanlara çok güzel malzeme oluyor. Mesela Woddy Allen’ ın hikayesinin anlatıldığı arkadaş sohbetinde, Allen ile karşılan sanatçı hatırlanmayınca adeta Asghar Farhadi ile alay edercesine ‘Abulkasem’in varlığından bahsediliyor. Yönetmen, tüm medeniyet dinamiklerinin batı coğrafyasına ait olduğu olgusunu sert biçimde yerden yere vurmuş, sağlam oyuncu kadrosunun gücüyle bir nefeste süren gösteri oluşturmuş. 

Barış Gönenen, Hakan Kurtaş, Efe Tunçer ve  Seda Türkmen isimlerini oyunda birbirinden ayırmam imkansız. Her sahnede rolden role giren oyuncuların basit dekor tasarımıyla giriştikleri mücadele harikulade bir işi ortaya çıkarmış. Sahnede oyuncuların beden dili, oyunu anlatım biçimleri tek kelime ile kusursuz. Nefes nefese oyuna konsantre olan dörtlü, elinden gelenin en iyisini yapmış. Sahnedeki profesyonelliği damarlarınıza kadar hissediyorsunuz. Ortalama 80 dakika süren bu başarılıyı gösteriyi kaçırmayın. ‘Abulkasem’ isminin kim olduğunu ararken, sahneye bakan gözlerin ‘Abulkasem’in ta ta kendisi olduğu gerçeğini acı biçimde anlayacaksınız! 

Yaşam Kaya / [email protected] 
 

Anahtar Kelimeler: jonas hassen khemiri, b planı, sami berat marçalı



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir