Belçika'nın bol ödüllü ve aykırı topluluğu Abattoir Fermé Garaj İstanbul’da tiyatro severleri şaşırtıcı ve fantezileri bol bir dünyaya sürükledi. Mythobarbital / Titanların Düşüşü yer altı/gerilla tiyatrosu mantığı ile gelişen konseptin ürünü olarak İstanbul’da unutulması zor bir gösteri gerçekleştirdi. İki çıplak kadın ve onları travmatik davranışlara yönlendiren erkeğin çatışmalarla dolu fantastik dünyaları, tanrısal ayrıcalıklarla dolu insan gücünü ortaya çıkardı.
Abattoir Fermé, 1999 yılında kurulduktan sonra Belçika’da ve Avrupa’da 25 farklı oyunla izleyicisi karşısına geçti. Grubun aykırı dünyası önce tüm tiyatro severler tarafından yadırgansa da, grup bu yadırganmalara aldırmadan çalışmalarına devam etti. İnsanların iki binli yıllarda yaşadıkları psikolojik esaretleri kendisine çıkış kapısı yapan Abattoir Fermé, seneler boyu, nesne ve objelerden yola çıkarak gündelik yaşantılarımızın ne denli saçma döngüler içinde geçtiğini gösterdi sanat severlere.
Mythobarbital / Titanların Düşüşü bu mantık çerçevesinde oluşturulan aykırı bir gösteri. Hayattan sıkılmaya başlayan iki kadın, bir adam şaşırtıcı bir dünyanın içinde bulurlar kendilerini. Bu fantezilerle dolu dünyada söze ve konuşmaya gerek kalmadan bedensel eylemlerle insanların hayvansal duyguları ön plana çıkar. Eş değiştirmeden tutun da, insan bedeninin acıya dayanıklığı, kadın bedeninin seks objesi olamayacağı vurgusu oyun boyunca titizlikle işleniyor. Oyuna masalsı hava veren grup, olayları anlatırken çok abartılı olmamaya dikkat ediyor. Fantazmagoria (düşteki gibi görülen tutarsız hayaller) oluşturmaya başlayan Titanlar, Tanrısal olguları insanın ruhsal yapısına yüklüyor.
Porno ya da Seks kavramlarını hayatımızda nerede duruyor? Ölüm, insanın bedensel acıdan ruhsal acıya geçtiği bir boyut mu? Sıkıntı olmadan süren bir hayat insanı ne kadar mutlu edebilir? Sebepsiz korkular yaşantımızı esir aldığı zaman insan nereye kadar bu korkulara dayanabilir? Abattoir Fermé inatla bu sorulara yanıt arıyor. Yanıt ararken oluşturduğu gergin ortamla tiyaro seveleri de çekiyor içine. Yerinde gerilerek üçlü yaşantıyı izleyen seyirciler, yaşamlarının arkasındaki gizil gerçekle yüz yüze geliyorlar.
Freud, insanın dünyanın en acımasız katili olabileceği gibi; dünyanın en iyi insanı, meleği olabileceğini söylüyor. Her şeyin bastırılmış duygularda saklandığını dile getiren Freud için ‘id’ olgusu insanı hayvandan kötü yapan en ağır duygudur. Bu duygu açığa çıktığı zaman insanın yapamayacağı kötülük yoktur. Mythobarbital / Titanların Düşüşü oyununda rahat yaşamdan bıkan üç insanın ‘id’ duygusunu izliyoruz. Açığa çıkan bu duygular, bir baltanın parçaladığı evde kan revan içinde kalan insanları resmediyor. Avrupa toplumunun rahat yaşamına eleştiri de sunan grubun anlattığı patlamaya hazır dünyanın içinde üçüncü dünya ülkeleri de bulunuyor. Çok rahat ya da sıkıntılar içinde bunalan insanlar patlamaya hazır saatli bomba gibidir. Titanlar bu patlamanın küçük ama önemli bir örneği.
Oyunun yönetmeni Stef Lernous, Tine Van den Wyngaert, Chiel van Berkel, Kirsten Pieters oyunda rol alan oyuncular. Yönetmen farklı tarzda sunduğu gösterisinde oyuncuların bedensel yapılarını ön plana çıkarmış. Sözsüz gösteri de yönetmenin anlattığı dünya kullanılan objelerde ve oyuncuların bedenlerindeki gizde saklı. Özellikle sahnede çırılçıplak kalan iki kadının hem fiziksel güzellikleri hem de oyunculukları çok etkileyici. Gerilimi kadınlar üzerinden aktaran yönetmen oyuncularla beraber başarıyı yakalıyor. Kirsten Pieters’ in vücuduna hayran kaldığımı da belirtmek isterim.
Mythobarbital / Titanların Düşüşü bizlere bugüne dek görülmemiş dünyaların kapılarını açıyor. Oyun, dünya tiyatrosunun artık bambaşka konulara eğileceğinin işareti konumunda. Bu farklı ‘yer altı’ gösterisi Avrupa’da dolaşmaya devam ediyor.
Anahtar Kelimeler: Abattoir Ferme, Titanların Düşüşü
0 Yorum