TANRI BÜTÜN İYİ İNSANLARI KORUSUN, KÖTÜLERİ DE : TATLI KAÇIK.
Bu dünyaya ait olmayacak kadar iyi bir insanın hikayesi.
Kabul etmek gerekir ki, her şey metanete bağlı. Her şeyin satın alınabileceği gözüyle bakılıyor, dostluklarda dahil. Çağımızda paranın kirlettiği bir dünyada, ondan çok daha önemli olan sevgi,dostluk ve yardımseverliğin anlatıldığı oyunda;gittikçe yozlaşan toplumu bir kenara yiten, 2 saatliğine de olsa, insanın ruhunu dinlendiren,kahkaha ve hüznün buluştuğu bir oyun. Hani hep söylenen,artık neredeyse dilimize kalıp oturmuş bir cümle vardır. ??devir değişti,devir kötü?? diye. Tatlı kaçık böylesi bir devirde,aslında belki de insanın mayasında var olan iyiliğin ortaya çıkarabileceğine inananların oyunu. Değer verilen kağıtların,değersizleştikçe kendi değerlerimizin büyüdüğünü,güzelleştiğine tanık oluyoruz. Dostluğun karşılığının bedelsizliği, ancak böylesine güzel bir oyunla anlatılabilir.
Pulitzer ödüllü bir yazar!
John Patrick Goggin; 1905 yılında Louiswille,Kentucky de doğdu. ??Ayın ağustostaki çay evi?? (1953) adlı oyunuyla Pulitzer ödülünü aldı. Williem Inge ödüllerinde, Amerikan Tiyatrosunda ömür boyu başarı ödülüne layık görüldü. Bütün kürsülerce takdire değer oyun yazarı olarak anıldı. Söğüt ve ben,telaşlı kalp,meraklı yabani ve tatlı kaçık ona ün kazandıran tiyatro eserleri oldu. 1971 de yazdığı ??Bir Elmastır Opal?? ve 1974 te yazdığı ??Opalin milyon dolarlık ördeği?? 1961 de Tatlı Kaçıklarda ki opal karakterinden aldığı ilhamla yazmıştır. 1995 de kafasına plastik bir torba geçirilmiş olarak, odasında ölü bulunan goggin?in bu trajik ölümü,intihar olarak kabul edildi.
Rejide bu kez Mustafa Kurt var.
Geçen yılın başlarında Adana Devlet Tiyatrosu tarafından izlediğim aynı oyunun ana karakteri olan opali, Defne yalnız oynuyordu. İstanbul şehir Tiyatroları yönetmeni olan Kemal Kocatürk tarafından sergilenmişti. Çok farklı iki reji anlayışı vardı. Oyunda kötü olan dostların arkasına ruhları yerleştirerek, insanın içinde olan iyiliği dışarı çıkartılması gerektiğini ve bu yolla arkadaki kötü ruhları göndererek farklı bir anlayışla dile getirmişti. Mustafa Kurt ise buna ihtiyaç duymadan,toplumu oluşturan bireylerin iyi olmaları halinde,daha yaşanabilir bir dünya olabileceğinin altını çiziyor. Aynı usta, yine geçen sene Diyarbakır Devlet Tiyatrosu tarafından sergilenen Melih Cevdet Anday?ın ölümsüz eseri ??İçerdekiler?? deki rejisiyle, hafızalara kazınan bir ustaydı.
Bursa Devlet Tiyatrosundaki talihsizlik.
Mustafa Kurt'la dün yaptığım görüşmede, Bursa Devlet Tiyatrosu sahnesindeki tadilat nedeniyle, İstanbul?a yeni katılan tim sahnesinde çalışıldığı,prömiyerinin de haliyle kendi seyircisi önünde değil de,İstanbul seyircisiyle buluştuğunu, gidiş gelişler, teknik aksaklık vs. gibi bir çok aksilik yaşamışlar. Buna rağmen bireysel oyunculuk,ve sahne arkası uyum gerçekten çok iyi. Disiplinin hissedildiği oyunda, katkısı olan herkesi kutlamak gerek.
Sahneye yansıması
Oyunda neden oyuncak kedi kullanma ihtiyacı hissedildiğini anlayamasam da,oyunun başında opal kronkie( Feyha çelenk) kış dediği cisim neydi? Hiç bir şeyin hareket etmemesi de ?kış? cümlesini havada bıraktı. Diğer yandan Opal,Gloryayı nerden tanıyor? Bu işlenmemiş. Zira oyun, bunun üzerine gelişiyor. Diğer karakterler gloryanın ??arkadaşı?? olarak evde kalıyorlar,Opal Gloryaya dostu olduğu için diğerlerini de kabul ediyor ve gelişmeler bu süreç?ten sonra böyle devam ediyor. Birkaç cümleyle anlatılmalıydı. Bunun yanı sıra oyunda arkadaş olmalarına rağmen birbirilerini bir kaşık suda boğabilecekleri olgusu tam oturtulmuş. Birbirilerinden çaldıkları paranın el değiştirmesiyle harmanlanmış, Tebessüm ettiren sahne olarak güzel işlenmiş.
Oyunda puronun kısa bir süre sonra söndürülmesi gerekiyor. Uzun uzadıya olunca koku iyice salonu kaplıyor , haliyle sigara kullanan yada kullanmayan herkesi rahatsız ediyor. Buna dikkat edilmeli.
Opali öldürmek için yapılan planlar, oyunculuklarla,seri ve anlaşılır kılınmış. Çok iyi işlenmiş sahnelerin başında gelen bu atraksiyonlar, oyuna heyecan katan,sonunu merakla bekleten betimlemeler olmuş.
Özellikle iki farklı ruh hali yansıtılan bu oyunlarda geçişler arasında sorunlar yaşandığı,tam oturtulamadığı,ilk ruh halinin etkisiyle,ikinci ruh halinin karıştırıldığı bir gerçek. Ama bu oyunda duygu geçişleri çok iyi yansıtılmış. İlk sahnede opali öldürmek isteyen ruh hallerinin acımasızlığı,bir anlamda çaresizliği,opalin saf ve dostane yaklaşımıyla ikinci perde tam bir karakter değişimi çok açık ve net. Duygunun ön planda olduğu bu sahnelerde,ilk sahnelerdeki acımasızlarla aynı kişiler mi sorusunu sorduran nitelikte. Teker teker değişen ruh hallerinde biri diğerine iktidar kavgası içerisinde değil,neden-sonuç ilişkisi içerisinde yaklaşmış.
Çöplük içinde yaşayan opali,her şeyi farklı kutulardan çıkarması ise çöplükte yaşan biri için çok mantıklı ve iyi yakalanmış. Oyunun ilk perdesinin son sahnesinde tavan çökünce ışıkların kapatılarak,verilen efekt çok iyi . Espriler çok iyi satıldı. Yer yer doğaçlamayla süslenen mükemmel bir uyum var.
Yavaş yavaş değişen ruh hallerinde,kalan diğer ekip üyelerinin sahne performansı,ve öldürmekten vazgeçtiği sahneler çok iyi oturmuş. Solomon (İbrahim Şahin) Opali öldürmekle meşgulken,Bradford (Kemal Okur)?un Gloria (Betül Gökçer)? yı oyalamak için aşk sahnesindeki performansları görülmeye değer! Bu hızlı sahne trafiğinde tempo hiç düşmemiş,karışık ve anlamsızlık içerisinde kaybolup gitmemiş. Kart horoz sahnesindeki performansıyla İbrahim şahin ve Feyha çelenk özel alkışı hak ediyorlar. Polis Joe (Yunus Emre Kılınç) ve Doktor (E.Cihan Büyükışık) üzerine düşen görevleri tam anlamıyla yerine getirerek, diğer oyuncularla olan uyumları oyunun başarısına doğrudan katkı sağlıyorlar. Gloriada izlediğimiz Betül Gökçer ,güzelliğini çok iyi kullanıp, oyunculuğunu çok iyi taşıyan,reji yardımcılığını da ekleyerek altından kalkmayı çok iyi becermiş.Bradford (Kemal Okur)?un, özellikle sarhoş halini,son sahneye kadar taşıması ve rolden kopmaması da gözden kaçmayanlardan.
Opalde Feyha Çelenk, Gloriada Betül Gökçer, Solomonda İbrahim Şahin,Bradforda Kemal Okur,Polis Joede Yunus Emre Kılınç,Doktorda E.Cihan Büyükışık üzerine düşen görevin bilincini,anlamını kavramakta zorlanmamışlar. Muhteşem bir uyum içinde çok başarılı bir iş çıkartmışlar. Hepsini canı gönülden kutlarım.
Teknik ekip
Oyunun dekor tasarımını Şirin Dağtekin üstlenmiş. Duvar kağıtlarının ve koltukların yırtık olmasıyla fakir bir izlenim vermekte zorlanmamış. Kenarlara gazete kağıtları koyarak çöp evi oluşturmayı sağlamış. Dekoru zenginleştirerek ,oyunu anlatmakta üzerine düşen görevi yerine getirmeyi bilmiş.
Giysi Tasarımında Çevrem Sarayoğlu?nun ayakkabı seçimleri fazla şık gelmesinin dışında başarılı bir iş çıkarmış. Kıyafet seçimleri başarılı.
Işık Tasarımında Kazım Öztürk'e özellikle sormak istediğim bir şey var. Işıklar açıkken nedense sobanın ateşi yanmıyor da,ışıklar sönünce içindeki ışık yanmaya başladı? Bir diğeri ise ikinci perdede, pencereden gelen güneş için kullanıldığı ışık süzmesine neden ihtiyaç duyduğu. Diğer yandan ilk sahnenin son perdesinde, efekt ve ışık çalışmaları başarılı.
Mustafa Kurt Ekolü
Ağlarken güldüren,güldürürken düşündüren,sonunda dostluğun kazandığı oyunda, öldürmek için gittikleri opalin yaşaması için çabalayan, aşk-entrika-cinayet üçlemesi izledim bu akşam. Dostluktan daha önemli ne olabilir ki yaşamda? Paranın getirdiği öfke,acımasızlık,alternatifsizlik,gözü kör eden bu zengin olma sevdasının, dostluğa yenildiğini anlattı bu akşam.Karakterleri tam oturtarak, oyuncular elinden geleni yaparak,reji tam anlamıyla oyunu çözerek, yazarın usta metni, kurulan cümleler, verilmesi gereken mesajı daha iyi nasıl anlatabilirdi bilemem.
Bu oyunu izlemek, kaybettiğimiz değerleri hatırlamamızı sağlıyor. Daha yaşanabilir bir dünya için,dostlarımızın kıymetini bilmek zorundayız. Değerlerimizi kaybetmemek adına.
Tıpkı Opalin dediği gibi ; Tanrı bütün iyi insanları korusun,Kötüleri de?
İyi seyirler.
Anahtar Kelimeler: tatlı kaçık, bursadt, bursa devlet tiyatrosu, mustafa kurt, john patrick goggin
0 Yorum