Kamran Shahlaei'yi yazıp / yönettiği " Şehrazat " ve " Sen Ölümünle Uğraşıyordun " adlı iki oyunla tanıdım.
" Şehrazat " ı izledikten sonra defterime şunları yazmıştım :
" Kırkıncı gecenin gelini Leylanur, genç, ihtiraslı ve göz kamaştırıcıdır.Sarayın en sevilen, en güzel kadınefendisi olma hayaliyle yaşayan bu genç kadın, celladın yani Ali Merdan’ın kalbinde, giderek derin bir o kadar da karmaşık duygular uyandırır.
Sultan ve Ali Merdan satranç oyunu içindedirler, Sultan’ın tercihi sadece kara taşlardır.Beş yıldır rüya göremeyen Sultan, binbir arzusu, binbir hayali olan Leylanur’u sessizce ölüme yollar.
' Belki herşey rüyaydı.Ölümle yaşam arasında bir an vardı sadece.Özel bir an…varla yok arası bir şey…o anda hala bir umut var mıdır insanın kalbinde ya da ne düşünür ? '
Kamran Şahlaei yazar ve yönetmen olarak önemli bir başarıya imza atarken, ‘ hırs, yalnızlık, iktidar tutkusu ‘yla dolu bir masal anlatıyor bize…sahne dili son derece başarılı ve etkileyici."
" Sen Ölümünle Uğraşıyorsun " ise etkileyici konusu, rejisi, oyunculuklarıyla övgüyü hak eden bir çalışma.
" Ben bugün babamı öldürdüm…yedi bıçak darbesiyle.Artık annem başka bir erkekten çocuk doğuracak.Ve ben aslında yokum.Yağmurlu bir günde yedi bıçak darbesiyle babamı öldürdüm.Babam iyi bir adamdı.”
Aslında herşey masallarda olduğu gibi ” bir varmış, bir yokmuş “tu.Ve bir kız varmış, boylu poslu…fakat o kız yokmuş !
” Ve ben aslında yoktum.”
Sanrılar içinde yaşayan bir annenin hayatla ve kendiyle ödeşmesi…bir yanda Sahra, Aras ve Sema.
Ne tuhaf, hiç doğmamıştı Sema.2 Mayıs doğum günüydü.Güneşi, yıldızı, ilkbahar, yaz, kışı olmamıştı hiç.Yirmi beş yaşında olacaktı.Kimbilir, belki de Aras ile bir kitapçıda tanışıp aşık olacaktı.İki kardeş, Sahra ve Sema aynı erkeği seveceklerdi…gerçek ve gerçeküstü birbirine karışmıştı.Fırtına ile boğuşuyorlardı.
Geçmişin hayaletleriyle yüzleşme zamanıydı artık.Rilke haklıydı : ” Yalnızlık yağmura benzer, yükselir akşamla denizlerden…” Anne ufunetli yaraları ve hunhar yalnızlıklarıyla, korkularıyla, aşamadığı suçluluk duygularıyla besliyordu sanrılarını."
İlk yazdan kalma bir kış gününde, Kamran Shahlaei ile Oda Tiyatrosu'nun küçük fuayesinde buluştuk.Konumuz tiyatroydu.
- Kamran Shahlaei'yi oyun yazarı, yönetmen olarak tanıdık.Biraz kendinden bahseder misin ?
- Kırk beş yaşındayım, yirmi üç yıldır tiyatroyla uğraşıyorum. Bugüne kadar toplam yirmi adet oyun yazdım. Bunların hemen hepsi İran'ın pek çok kentinde şehirlerinde şahsım ve diğer yönetmenler tarafından defalarca sahnelendi.Bu oyunlardan on beşi İran'ın saygın yayınevleri tarafından basılmış ve okurla buluşmak üzere raflarda yerini almıştı.
- Kaç oyun yönettin ?
- Yirmiye yakın oyun yönettim. ve bunların hepsi kendi yazdığım oyunlardı.Balka yazarların oyunlarını da yönetmeyi, bu farklı deneyimi yaşamayı çok istiyorum.
- Oyun yazarı Kamran ile Yönetmen Kamran arasında nasıl bir ilişki var ? Arada çatışmalar, sürtüşmeler oluşuyor mu ?
- Oyun yazmaya ilk başladığımda amacım sadece yazmaktı. Bir gün, ilk oyunlarımdan birini sahneye taşıyan bir yönetmen "Yazarken yönetmeni hesaba katmıyorsun " demişti. İster istemez rahatsız hatta tedirgin olmuştum.Demek ki, gözden kaçan, farkında olmadığım bir durum vardı.Bu cümle benim için yeni bir yolculuğun başlangıcı olmuştu aslında.Bundan sonra yazarken yönetmeni de düşünmeye ve yönetmene imkan yaratabilecek detayları ortaya koymaya özen gösterdim.Eserlerimin başkaları tarafından yönetilmesi den heyecan duyduğumu da, özellikle belirtmek isterim.Çünkü prova öncesi ve prova sürecinde yönetmenin yaratıcılığını son derece önemsiyorum.Hatta yönetmene, oyun metnine bütünüyle sadık kalmaması, gerektiğinde yeni şeyler ilave etmesini söylüyorum.Böylece oyun daha bir gelişiyor, büyüyor...yani yönetmenle beraber oyunu yeniden yazıyorum, diyebilirim.Yazıp, yönettiğim yani hem yazarı, hem yönetmeni olduğum oyunlarda objektif ve dengeli bir tutum içinde olduğumu, söyleyebilirim.
- " Şehrazat " ve " Sen Ölümünle Uğraşıyorsun " u sahneye koymadan önce kurduğun hayalin yüzde kaçına eriştin ? Her iki oyununu yönetmen / oyun yazarı gözüyle izlediğinde neler hissettin ?
- Seyirciden gelen olumlu tepkiler beni mutlu etti.Her iki oyunu yönetirken kurduğum hayalin hemen tümünü gerçekleştirdim, diyebilirim.
- Pek çok ödülün de var sanırım.Bunlardan da bahseder misin ?
- İran'da senaryo ve yönetmenlik dalında elliye yakın ödül aldım. Bunlar arasında Fair Uluslararası Tiyatro Festivali'nin oyun yazarlığı yarışması bölümüne üç kez seçilmem ve İran Dramatik Edebiyatı Büyük Ödülü'ne layık görülmemi de belirtebilirim.
- Türkiye'de oyun yönetme fikri nasıl doğdu ?
- Türk Tiyatrosu'nun önemli isimlerinden Kaan Erkam ve Oda Tiyatrosu'nun daveti üzerine İstanbul'a gelip, " Şehrazat ", " Sen Ölümünle Uğraşıyordun " adlı iki oyunumu sahneye koydum.Kaan Erkam'a, oyuncularıma çok teşekkür ederim.Destek oldular, içtenlikle projeyi sahiplendiler.İran'da birmıyun diyelim kırk gün boyunca kesintisiz gerngün temsil edilirken, burada temsiller arasında boşluklar oluyor.Her iki oyunu da farklı mekanlarda izleyici ile buluşturmak istiyorum.Başkaları için veya başkalarının önerdiği konulardan yola çıkarak oyun yazmayı ve yönetmeyi seven, tercih eden biriyim.Umarım İstanbul'da da böyle çalışmalarım olur.
- Yeni projelerin neler ?
- Yazdığım komedi tarzı oyunlardan birini sahneye taşımak istiyorum.
Aras, Leylanur, Sema, Ali Merdan, Sahra, Sultan ile aynı sahnedeydik.Lacivert bir ışık düştü duvara...sessizlik oluştu.
Anahtar Kelimeler: Kamran Shahlaei, Sen Ölümünle Uğraşıyordun, Şehrazat, oda tiyatrosu
0 Yorum