Oyun provasından geriye kalan zamanlarda bazen sahile inip, Karadeniz'in fırtınalı dalgaları, martı çığlıkları arasında elimde bir kitap, satırlara dalıp gidiyorum.
İki gün önce bir arkadaşım, uzun süredir söz verdiği halde, bir türlü nereye koyduğunu bulamadığı,1995 yılı basımı, Tuncay Özinel imzalı teksti yolladı bana.
" Oyuncu gözüyle oku bakalım, " diye bir de not iliştirmiş.Okumaz mıyım ?
Daha ilk sayfada bir savruluşun içinde buldum kendimi.Yüreğimin tutuştuğunu sandım ansızın.
" Aldanıyorsunuz ! Ben hala aktörüm ve bir aktör bir Romalı gibidir. (Gidip bir Roma pelerini giyer ve başına yapraklardan bir taç takar) Evet, gerçek bir aktör, bir Romalı’ya benzer. (Bir yüzük takar. Yüzüğün gizli bölmesini açar, içki kadehine boşaltır) Gerçek bir Romalı esir düşmez. (İçki kadehini havaya kaldırır) Nice yıllara! (Kadehi sonuna kadar içer Bir an ayakta kalır, sonra kıvranarak masanın üzerine düşer.Telefon çalmaya başlar. Başını kaldırır. Telefona bakar. Sürünerek telefonun bulunduğu yere gider. Telefon hala çalmaktadır. Elini neredeyse değecek kadar telefona uzatır. Yetişemez, düşer. Perde ısrarla çalan telefonla birlikte yavaş yavaş kapanır.”
Tuncay Özinel " Nice Yıllara " adlı, tek kişilik piyesinde acı dolu, kimileri için yazık edilmiş bir hayatı ustalıkla kaleme almış.
"...Yaşamdaki en büyük tutkum oyun oynamak oldu hep. Bir tek onu becerebildim zaten. Evet, bunu keyifle söyleyebilirim. Ama ne yazık, bu mutluluğu da duyamıyorum. Hem de uzun zamandır. Eski coşkulu seyircinin yerini şimdi sadece gülmek isteyenler aldı. Günümüzün moda müziği ise ‘Seni sevmeyen ölsün.”
Tuncay Özinel, piyes kahramanı Nebil Özsel'in ağzından vefasızlığı, yalnızlığı, unutulmuşluğun derin kederini aktarmış.
".... bizim emekliliğimiz de buymuş. Ufacık bir rol için, ‘Artık yaşlandı oyun çıkaramaz’ diyorlar. Ne hoş, hakkımda şöyle bir takdim olacak bundan sonra ‘ İkinci kademeden emekli aktör Nebil Özsel …”
Eve dönerken, yolu özellikle uzattım.Tek tük yanan ışıklar, gecenin zifiri karanlığına eşlik eden sert bir rüzgar, aklımda Nebil Özsel'in bir repliği:
" İlk...ilk kırışık ne zaman oldu, hatırlayabiliyor musun ? Kimbilir hangi uykusuz gecenin sabahında...hatırlamıyorum."
Tam eve girerken telefon çaldı, " Kitabı nasıl buldun ? " diye sordu arkadaşım. " Ben, Nebil Özsel kiminle konuşuyorum ? " dedim.
Anahtar Kelimeler: nice yıllara, tuncay özinel
0 Yorum