2002 yılında Salma Hayek’ten izlediğimiz Frida filmi, eserlerinde aşkın devrimci en saf halini aktaran bir kadın ressamı, dünyada herkese açıklıkla göstermişti. 6 dalda Oscar adayı filmi unutmak mümkün değil. Yirminci yüzyılda yapıtlarından çok özel hayatı ve aşklarıyla gündeme gelen, sürrealist resmin önde gelen ressamlarından Frida Kahlo’ nun hayatının psikoljik resmini çeken ‘Frida’ adlı oyun ise bu saf aşkın dokunuşlarını tiyatroda sergilemeye devam ediyor. Gösteriyi yakın zamanda izleme şansı yakaladım. Dünyanın en tanınmış kadın ressamının tiyatro sahnesine düşen izdüşümü hakkında yazı yazmam gerektiği ortada. Ki 25 yıllık eleştirmenlik hayatımda Frida hakkında yazdığım üçüncü eleştiri olacak. Ama ‘içlerinde izlediğim en iyi Frida bu oyundu’ dersem yanlış bir yargı ortaya koymam. Umut Toprak’ ın yazdığı oyunu Murat Çidamlı yönetmiş. Başrolde ise Özge Kırıkoğlu Çidamlı yer alıyor.
1907 yılında Meksiko'nun güneyindeki Coyoacán'da dünyaya gelen Frida, doğum günü 6 Temmuz 1907 olmasına rağmen kendisi doğum tarihini 7 Temmuz 1910, yani Meksika Devrimi’ nin gerçekleştiği tarih olarak belirtmiştir. Altı yaşındayken geçirdiği çocuk felcinin sonucu olarak bir bacağı engelli kalmış, kendisine "Tahta Bacak Frida" denmiştir. Hayatının dönüm noktası olan felç kalma hikayesi sonrası 1925'te okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu tramvayın demir çubuklarından birisi Frida'nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştır. Kazadan hayatı mahvolmuş; korseler ve doktorlar arasında sağlığına kavuşmaya çalışmış; omurgası ve sağ bacağında dinmeyen bir acıyla yaşamış; 32 kez ameliyat edilmesine rağmen çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı 1954’te kangren yüzünden kesilmiştir. Bu yaşadığı olay hem bedensel hem de psikolojik olarak Frida’ nın hayatını derinden etkilemiştir.
Kazadan sonra Frida ağır depresyona girdiği için ailesinin teşviki ile sıkıntılarını unutmak için resim yapmaya başladı. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler yaptı. Bu tarihsel dönüşümle beraber dünyanın en büyük devrimci kadın ressamlarından Frida Kahlo’ nun yeniden doğumunu izleriz sahnede.
Oyun çocukluk yıllarından başlayarak Frida’ nın yaşamını derin psikolojik tahlillerle ortaya koyuyor. Sosyalizmle tanışma sürecinden yaşadığı ilişkilerine dek geniş yelpazede bir kadının iç ve dış sesini sahnede görüyoruz. Özellikle Frida’ nın evlilikleri, kocası tarafından aldatılması; siyasi çevresiyle kurduğu bağın sonucunda oluşan politik duyguları oyunda karşımıza çıkıyor. Sahnede Frida’ nın odasındaki objelerden resimlerine kadar uzanan yelpaze mevcut. Yönetmen ince ince ve sade tasarladığı konuyu bir solukta seyirciye sunuyor. Frida’yı canlandıran Özge Kırıkoğlu Çidamlı rolünün psikolojik yapısını son derece mükemmel kavramış. Delilikle dahilik; gerçeklerle rüyalar; hayallerle özlemler arasında gidip gelen karakterine öylesine derinlikli hayat vermiş ki, sahnede Frida’ nın ruhsal tüm hallerini izliyoruz. Salma Hayek’ in performansının bir tık üstüne çıkan oyuncu, bir saatten fazla süren tek perdelik oyunu, tek solukta izlediğimiz çarpıcı bir gösteriye dönüştürmüş. Mükemmel bir kadın oyuncu ile karşılaştım sahnede. Frida’ nın ilişkileri ekseninde konuştuğu bölümler oyuncunun devleştiği sahneler olarak göze çarpıyor. Son dönemde kadınların tiyatro sahnesinde öne çıktığına şahit oluyoruz.
Bostancı Yapım prodüksiyonu olarak gösterilerine devam eden Frida, devrimci bir kadının hayatla olan kavgasını muhteşem psikolojik analizlerle sahneye aktarıyor. Özge Kırıkoğlu Çidamlı’ nın çarpıcı performansını mutlaka izlemelisiniz.
Anahtar Kelimeler: frida, frida kahlo, Frida tiyatro, umut toprak, murat çidamlı, özge kırıkoğlu çidamlı, Özge Çidamlı, Yaşam Kaya
0 Yorum