İngiliz Yazar Harold Pinter’in 1958 yılında yazdığı, ancak ‘malum’ nedenlerden dolayı ödenekli bir tiyatroda sahnelenmemiş olan ‘Doğum Günü Partisi’ adlı oyunu İstanbul Şehir Tiyatroları’nda ilk kez Yıldıray Şahinler tarafından sahneleniyor.
Oyun, şehir tiyatrolarında ilk kez sahneleniyor olması kadar iddialı kadrosuyla da dikkat çekiyor: Sahne tasarımını Barış Dinçel‘in, kostüm tasarımını Tomris Kuzu‘nun, müziğini Selimcan Yalçın ve Barış Manisa‘nın, ışık tasarımını Murat Selçuk‘un, efekt tasarımını Ersin Aşar‘ın yaptığı oyunda; Cem Davran, Jülide Kural, Yıldıray Şahinler, Mert Tanık, Özge Borak, Bahtiyar Ergin gibi önemli isimler rol alıyor.
Oyun, oynandığı her yerde büyük bir ilgiyle karşılanıyor fakat yine de izleyiciler üzerinde beklenen etkiyi yaratamıyor. Bu durum rejiyle olduğu kadar Pinter oyunlarının ülkemizde çok az oynanmasıyla da alakalı olabilir. Bu nedenle oyunu izleyecekler için Harold Pinter oyunlarıyla ilgili kısa bir bilgi vermek faydalı olacaktır:
Harold Pinter Tiyatrosu
Özgün tarzıyla 20. yüzyılın en büyük oyun yazarlarından biri olan Harold Pinter, birçok oyununda ortak semboller kullanır. Bunlardan biri ‘oda’ sembolüdür. Bu sembol kimi zaman bir oda, bahçe, ev ya da karavandır; Oda dış dünyaya karşı bir sığınaktır. İnsanlar tehlikeli buldukları hayattan kaçarak odalara sığınırlar. Odadakiler için iki türlü korku vardır; ilki bir takım davetsiz misafirlerin odalarına girip onları alıp götürme korkusu, ikincisi bulundukları yeri terk edememe korkusu.
Pinter’ın eserlerinde odada yaşayanlar (içeridekiler), ne istediklerini bilemediğimiz kişilerin ya da güçlerin (dışarıdakiler) tehdidi altındadır. Bu nedenle ‘kapı’ oda gibi önemli bir semboldür. Pinter oyunlarında kapı açılması önemli bir merak ve tedirginlik sebebidir.
Pinter, 20. yy. insanının kendi içine dönüşünü, bireyselleşmesini, bencilliğini, şüpheciliğini, mutsuzluğunu, güvenilmezliğini ve iletişiminden kaçışını sembolist olduğu kadar absürd bir şekilde anlatır. İnsanların hayatından tuhaf ve dehşet verici kesitleri sunar, ancak olaylar için mantıklı gerekçeler vermeyi reddeder.
Pinter oyunlarında uzun sessizlikler ve bekleyişler çok önemlidir, çünkü karakterlerin söyledikleri kadar susku anlarındaki davranışları da bize pek çok şey anlatır. Bu susku anları oyunların gerilimini arttırdığı gibi karakterlerin sözleri ve davranışları arasındaki uyumsuzluğu da yalın bir şekilde yansıtır.
Pinter’in oyunlarına konu ettiği kişiler sıradan insanlardır. Bu insanlar kimi zaman içerideki kimi zaman dışarıdaki olarak kazanır ya da kaybeder, ancak hiçbir zaman bulunduğu konumdan emin olamaz.
Bir oda hikayesi
Yukarıdaki açıklamalar ışığında ‘Doğum Günü Partisi’ adlı oyunun da tipik bir Pinter oyunu olduğunu söyleyebiliriz:
Stanley; dış dünyadan ve sorumluluklarından kaçmak için bir pansiyona yerleşir. Kaldığı pansiyon oldukça küçük bir yerdir ve Stanley bu pansiyonun tek müşterisidir. Bu nedenle pansiyon sahibi Meg ve Petey ona çocukları gibi kol kanat gererler. Stanley bu pansiyonda huzurludur, istenildiği gibi birisi olamamıştır ama istediği gibi biri olmuştur. Fakat pansiyona gelen Goldberg ve Mccann adında iki müşteri her şeyi değiştirir. Stanley için bir doğum günü partisi ve eğlence hazırlanır. Ancak doğum günü partisinde eğlenemeyen tek kişi Stanley’dır, çünkü doğum günü değildir ve yeni gelen misafirler onu huzursuz etmektedir. Gerçekten de yeni gelen müşteriler ve bu doğum günü partisi Stanley için hiç de iyi olmayacaktır.
Oyunun karanlıkta kalan yüzü
Bu oyunda ‘oda’, ‘kapı’ ve ‘davetsiz misafirler’ gibi belirgin sembollere yer verilmiştir. Stanley odanın içindeki kişi, yerleştiği pansiyon Stanley’i çevreleyen ‘oda’, Goldberg ve Mccann da Stanley’in hayatını altüst edecek ‘davetsiz misafirler’dir. Kapı oyundaki pek çok şeyin sembolüdür: Tehdit, beklenti, değişim, dönüşüm, doğum vb. Pansiyon bu oyunda anne ve çocuğun ortak yaşadığı ana rahminin sembolik bir anımsamasıdır. Stanley ana rahmindeki çocuk gibidir, dışarıdaki dünya ile yüzleşmek istemez, bu nedenle hem koruyucu ana rahminden çıkarılma, hem de onu terk edememe korkusu yaşar. Doğum Günü Partisi’ bu yüzden özel bir semboldür. Doğum günüyle işaret edilen Stanley’in yeniden doğumudur. Çünkü gerçekten Stanley’in doğum günü değildir, parti sadece Stanley’i dışarı çıkartmak için hazırlanmış bir oyundur ve Stanley’in dönüşümü ile başarıya ulaşılır: Stanley parti bitiminde adeta başka biri olur, Goldberg ve Mccann ile birlikte pansiyonu terk eder. Stanley’in doğumu mutlu sondan ziyade belirsiz ve kötücül bir başlangıçtır.
Oldukça zengin bir alt metne sahip olan oyunun gerek konusu, gerek kullandığı semboller ve gerek oyun özellikleri dikkate alınacak olursa tipik bir Pinter oyunu olmasının yanı sıra hem absürd hem de komedi olarak bir hayli karmaşık ve katmanlı bir oyun.
Ancak Yönetmen Yıldıray Şahinler, bu oyunla insanların evinden zorla alınıp götürülmesi gibi yakıcı bir tezi öne çıkartmak için oyundaki bir çok boyutu öyle ya da böyle ortadan kaldırıyor. Bu nedenle Pinter oyunlarına özgü uzun sessizlikler, gizem, gerilimli bekleyiş anları, semboller, korku ve endişe durumu seyirciye geçmiyor ve oyun izleyenler için gülünçlü bir muammadan öte bişey veremiyor. Yine de usta oyuncu kadrosunun sahne üzerindeki performansı oyunu sıkılmadan izlememizi sağlıyor ve oyun bir kara komedi olarak isteneni veriyor. Özellikle de Mccan rolüyle Mert Tanık oldukça başarılı bir oyunculuk sergiliyor.
Oyun Pinter’in sembolik ve derinlikli anlatım özelliklerini tam anlamıyla yansıtamıyor olsa da, hem ilk, hem bir Harold Pinter oyunu olması, hem de usta oyuncu kadrosundan keyifli bir komedi oyunu izlemek için tercih edilebilir.
Anahtar Kelimeler: doğum günü partisi, istşeh, istanbul şehir tiyatrosu
0 Yorum