BUZLAR ÇÖZÜLMEDEN (2022): DARBE, ÖZGÜRLÜK, DELİLİK ve DEVRİM
Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’ nun davetlisi olarak Mersin’de kalabalık eleştirmen kadrosu ile bulunma fırsatı yakaladık. Türk Tiyatrosu’ nun usta rejisörlerinden Murat ATAK’ ın Genel Sanat Yönetmeni olduğu tiyatro öylesine genç, dinamik, heyecanlı ve öğrenmeye aç bir kadrodan oluşmuş ki, insan sahneye baktıkça içinde tarifi mümkün olmayan yepyeni heyecanları hissediyor. Mersin’de üç oyun izleme şansı elde ettim. Bunlardan ilki olan Cevat Fehmi Başkut imzalı 'Buzlar Çözülmeden’ oyunu grubun enerji dinamiği olarak insanı çarpan ilk eseri. Biz eleştirmenlerin de Mersin’de ilk izlediği gösteri olan yapıt, benim nazarımda Türkiye’ nin panaromasını göstermesi açısından önemli noktada duruyor. Mersin BBŞT’ nin kalabalık kadro ile yer aldığı oyun için yazılacak çokça cümle var.
1965 yılında Cevat Fehmi Başkut’ un kaleme aldığı Buzlar Çözülmeden, 1960 darbesinden sonra Türkiye’nin ücra bir kasabasından yaşanılan tuhaf olayları aktarıyor. Eserin yazıldığı yıl Nejat Saydam tarafından sinemaya da aktarılan konu, ilk deneyimini sinema perdesinde yaşarken; Fikret Hakan oynadığı deli kaymakam rolü ile hafızalara kazınan bir oyunculuk ortaya koymuştu. Murat ATAK’ ın rejisör koltuğuna oturduğu Mersin Şehir Tiyatrosu yorumunda sahnede kalabalık bir kadro mevcut. Delilik ile dahilik arasında gidip gelen insanların el koyduğu yönetimde, halkın çıkarlarını gözeten bir kaymakamın insanları soyguncuların elinden kurtarmak için uğraşlarını izliyoruz. 1960 darbesinin özgürlükçü yapısını arkasına alan Buzlar Çözülmeden oyununu öncelikle bir incelemekte yarar var.
Oyun karla kaplı Anadolu’nun uzak bir kasabasında, yolların kapanmasıyla yeni gelen deli kaymakam ve arkadaşlarının yönetime el koyma hikayesidir. Her şey nettir; kargaşa kol gezmekte, insanları sömüren kan emiciler köşe başlarını tutmakta, karaborsacılık normalleşmekte, kasabada güçlünün kendi kanunlarını koyduğu bir durum yaşanmaktadır. Bu sisteme el koyan sözde kaymakam oyunun ilk dakikasından itibaren izleyene göz kırpar. Bildik bir hikâyedir anlatılan; insanların kazıklanarak sömürüldüğü, bürokrasinin hayatı mahvettiği rezil bir ortam vardır uzaklarda. Ama tüm bunları buzların içinden, buzları kırarak çıkacak olan kişi düzeltecektir.
Yönetmen Murat Atak, sinemadaki sert yorumun izinden ve daha gerçekçi bakış açısıyla giderek bambaşka bir eser ortaya koyuyor. Oyun, 1965 yılında yazılmış olsa da bugüne dair çok şey söylemektedir. Halk yaka silktiği sahtekar zorbalardan kurtulabilir, yeter ki neyi istediğini çok iyi bilsin. İşte bu mantalitenin izini oyun boyunca izliyoruz. Yönetmen sadece sahnede derdini anlatmıyor, seyirciye de delilik ve gerçeklik arasında sıkı dertler aktarıyor. Dekorun gerçekçi yaklaşımı Sertel Çetiner’ in oyuna sunduğu önemli katkı olurken, Funda Çebi’ nin insanı etkileyen dönemsel kostümleri yerinde bir tercih. Fakat oyun sonunda gelen gerçek komutanın giyimi az biraz günümüz giyimine yaklaşmış, dikkat edilmeli! Yönetmen oyunda yine ayrıcalığını ortaya koymuş. Mesela helikopter ile gelenlerin alıkonması, üzeri pis diye Hatice karakterinin koltuğa oturmak istemeyişi, küçük ama oyuna devrimsel dokunuşlar! Murat Atak’ı çok çok iyi tanıyan bir eleştirmenim. Özellikle kalabalık kadrolar içinde muhteşem çalışmalar üreten yönetmen, yine kalabalık kadrodan çarpıcı bir eser ortaya çıkarmış. Oyuncuları sahnede ilmek ilmek işleyen bir yönetimsel zeka var.
Ersen OCAK, rolünü abartmadan, sadece akışın içinde gerekli olan tepkileri göstererek Kaymakam rolünü başarılı biçimde oynamış. Delilik ile dahilik arasında ince bir çizgi vardır ya, oyuncu bu iki duygunun psikolojik yapısını bilerek rolüne eğilmiş. Son sahnede ayaklarını abartılı biçimde açarak yürüdüğü bölüm haricinde oyundan kopmadan, son derece şahane bir algıyla rolünü tamamlıyor. Deli Çavuş’ta Tolga MANYER seyirciyle pek güzel paslaşıyor paslaşmasına da, şu Kaymakam olarak koltuğa oturduğu bölümde rolünü abartmasa çok daha iyi olacak. Katip’te Özgür Ahmet GÖNENLER, sistemi savunmakla, halkın tarafında olmak arasında yaşadığı çatışmada son derece iyi bir performans ortaya koymuş. Güvenç GÜMÜŞ’ in Hacı Murat Ağa’da halkın emeklerini çalan yapıya göndermeleri insanı derinden etkiliyor.
Murat ATAK, Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ nın Genel Sanat Yönetmeni koltuğuna iyi ki oturmuş. Türk Tiyatrosu’ nun ‘Yönetmen Tiyatrosu’ algısını özlediği şu günlerde, Atak’ ın sahneye koyduğu oyunlar hepimize yeniden bir ışık oldu. Mersin’le ilgili eleştiriler Vahşet Tanrısı ve Matruşka ile devam edecek.
0 Yorum