Moda Sahnesi, William Shakespeare'in yazdığı, Emine Aydın'ın dilimize çevirdiği " Macbeth Tragedyası " ile tiyatro sezonunu açıyor.
Bazen ufunetli bir ihtiras hemen öldürmez belki. Ama bütün bir hayatı, dahası nice hayatları elimizden alır, götürür. Macbeth’in yazgısı da üç replikle şekillenmişti aslında :
Birinci Cadı – Selam sana Macbeth! Selam Glamis beyine !
İkinci Cadı – Selam sana Macbeth! Selam Cawdor beyine!
Üçüncü Cadı – Selam sana Macbeth! Selam yarının kralına!
Macbeth bir taraftan yükselmeye can atıyor, bir yandan eli kirlenmesin istiyordu.Hakkı olmayana göz koyuyor, egemen oluşun erkini, azametini doyasıya yaşamak istiyordu. ihanetten akrepleriyle doluydu beyninin içi.
"Oysa şimdi bir hücreye yıkılmış, kafese kapatılmış, sıkışmış durumdayım; sırnaşık şüpheler ve korkularla çevrili dört yanım."
" Ama her lokmamızı korku içinde yiyip, her gece bizi tir titreten şu korkunç rüyaların pençesinde dalacaksak uykuya, varsın dağılsın her şeyi bir arada tutan çerçeve, dert alsın bu dünyayı, ötekini de."
"...habis rüyalar musallat oluyor üstüne perdeler çekilmiş uykuya."
" Glamis uykuyu öldürdü, o yüzden Cawdor'a uyku yok bundan böyle.Uyumak yok artık Macbeth'e."
" Hain kalbin bildiğini hain bir maskeyle gizlemek " durumundaydı Macbeth.Virgüllerle yarım kalıyordu cümleri. Gürültülü patırtılıydı düşünceleri.Korkuları dilsiz, korkuları nefessiz ama korkuları çığlık çığlıyaydı.Gidilen ve dönülen zamanın aynı olmayacağını geç anlamıştı.
Sahi, Birnam Ormanı gün olup, devran dönüp Dunshine'e gelse, hatta karşısına kadından doğmamış bir adamın kılıcı dikilse de, Macbeth direnmeye devam edebilecek miydi ? Peki ya o eller hiç temizlenmeyecek miydi, bir daha ?
Kemal Aydoğan'a " Neden ' Macbeth ? " diye sordum.İşte yanıtı ;
" Macbeth ' oyunuyla oyununu sahneye taşıma isteğinin altında iki tane temel eden var. Bir tanesi Macbeth'lerin iktidar hırsına, bu ihtirasa kapılması. Macbeth'liğin hem kendilerini, hem de çevrelerini nasıl yıkıma sürükledikleri bir toplumun huzurunu kaçırıp yok etmeye doğru götürdükleriyle ilişkilenmek, bu mekanizmayı görmek ve göstermek. Diğeri ise, bunun karşısında konumlanan hepimizin cadı diye bildiği ama dilimize 'felekten hemşire'ler diye çevrilebilecek olan varlıkların yani ezilenlerin iktidar ve iktidar yapılarının sonsuz olmadığını göstermesi, bu iktidar yürüyüşünü kesintiye uğratarak adil ve eşit bir dünyayı muştulaması...."
Macbeth bir an derin bir nefes aldı :
" Neptün'ün koca koca okyanusları gelse, yeter mi ki elimden şu kanı yıkayıp temizlemeye ? Yook, benim elimmkana boyar asıl, engin denizleri, tekmil kızıla çevirir ummanların yeşilini..."
Nitelikli reji, oyunculuklar ( özellikle Aybanu Aykut son derece başarılı ve etkileyici bir oyunculuk sergiliyor ), sahne, dekor, ses, kostüm, müzik, ışık buluşmasıyla oluşan sıra dışı, başka, bambaşka bir Macbeth izlemek için, biletlerinizi şimdiden ayırtın, derim.
" Glamis uykuyu öldürdü, o yüzden Cawdor'a uyku yok bundan böyle.Uyumak yok artık Macbeth'e ! "
Macbeth / Oyun Künyesi ;
Oyuncular:
Barış Atay : Macbeth
Ezgi Çelik : Leydi Macbeth
Aybanu Aykut :Cadı
Deniz Elmas : Cadı
Melek Ceylan : Cadı
Gözde Kısa : Cadı
Özge Öztürk : Cadı
Sahne tasarımı: Bengi Günay
Işık tasarımı: İrfan Varlı
Müzik ve Ses Tasarımı: Mustafa Avcı
Koreografi: Dilan Yoğun
Korrepetitör: Damla Pehlevan
Prova dönemi kondisyon çalışması (Chekov yöntemi): Mehmet solmaz
Afiş Tasarımı: İlknur Alparslan
Oyun Fotoğrafı: Orçun Kaya
Asistanlar: Ayşe Sinem Kayır, Mesut Karakulak
Sahne Tasarımı Asistanı: Cansu Uygun
Stajyerler: Burak Osman Karaca, Doğa Altun, Sevda Yeliz Nar, Azra Uçan
Anahtar Kelimeler: Moda Sahnesi, macbeth
0 Yorum