Anita'nın Aşkı Veya Antigone Newyork'ta
ANİTA ROLÜNDEKİ ÖDÜLLÜK OYUNU İLE ÖZDEN ÇİFTÇİ HER TÜRLÜ ÖVGÜYÜ HAK EDİYOR
Anita rolünde Özden Çiftçi , rolünün geçirdiği sarsıntıların , acı ve travmaların etkisi ile çoşku ve us gidiş gelişlerini ve sıçramalarını bir kanaviçe özeni ile nasıl ince bir işçilikle işlediğine tanık olmanın keyfini yaşatıyor bize. Oyunun başından sonuna kadar bedeni ile yaptığı travmatik sarsıntılar , sesini kullanmadaki başarısı , rolünü oynamak yerine yaşamak yolundaki modern yaklaşımlı ve iç aksiyon odaklı içten ve duygu yüklü oyunculuğu ile son zamanlarda izlediğim en güzel performanstı onunki.Kesinlikle kaçırılmamalı. Savaş Aykılıç
Ful Yaprakları - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Bunu fahişenin (Özden Çiftçi) evine girdiği ressamın uyuduğu sırada ekranına gelen chatte farkında olmadığı kız kardeşine Los angeles’te Reklam yönetmeni olduğunu ne kadar kolay yalan söylenebileceği,istediği karaktere bürüneceğini kolaylıkla göstermesi de durumu iyice harmanlamış. İhsan Ata
Üstat Harpagon'a Saygı ve Destek Gecesi - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Harpagon’da Seda Yıldız, Nefertiti’de Şebnem Dilligil, Suzi rolünde Özden Çiftçi, Raci’de Zühtü Erkan, Selami karakterinde Şahin Çelik, Fuzuli’de Umut Demirdelen için olumsuz yazılacak bir şey göremiyorum. Ama anlayamadığım şu, sahnenin sinemadan bozma olmasından kaynaklı mı bağırarak rollerini oynuyorlar? Yaşam Kaya
Tersine Dünya - Bakırköy Belediye Tiyatrosu
Özden Çiftçi, hiç kuşkum yok ki, yaratıcı imgelemi olan bir oyuncu. Zeyno Eracar, Başgardiyan'ın tutkularını seyirciye ustaca aktarmakta. Didem Germen Aydın, dikkat çemberini gene iyi yaratmış. Bu sezon, “Günün Adamı”ndan sonra, “Tersine Dünya”daki Muhasebeci Hayriye canlandırmasında da, dikkat çemberini küçük bir ışık huzmesi gibi içten duygularının rahatça doğup gelişmesinde kullanıyor. Üstün Akmen
Ful Yaprakları - İstanbul Devlet Tiyatrosu
- Yahu elbette bana sormazsın, izlersin, tamam da dinle beni. Özden Çiftçi'nin, “Kadın”ı derinlemesine incelediğine tanık olacaksın. Doğallığına diyeceğim yok Çiftçi'nin. Sadece, Madonna ile kavga ettikleri sahnede bağırmasına dikkat etse derim ben. Bağırma her an cıyaklamaya dönebilir korkusundayım. Hatta dönüyor demeye dilim varmıyor. Bir de, metinde yazıyor olabilir, rejisörün: “…böyle söyle,” demesi de olası, ama elinde tuttuğu “Metaxa” marka Yunan konyağına “kanyak” demese!.. Yoksa “Kadın”ın karakterine derinlik eklemeyi başarmış Çiftçi. Olguları, yönelimleri, içsel itkileri, psikolojik imaları yerli yerinde.
Özden Çiftçi ile olan kavga tablosu için söylediklerimi Özlem Güveli Türker için de yinelemek zorundayım. Umarım düzeltmişlerdir de: “Ulan ne biçim oyun izliyorsun, nasıl değerlendiriyorsun, oyuncuları olur olmaz neden eleştiriyorsun,” diye gürlemende haklı çıkarsın. Üstün Akmen
Anita’nın Aşkı ya da Antigone New York’ta - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Özden Çiftçi (Anita) konuşma ve tepkiyi aynı anda mükemmel dengelemesiyle dikkat çekmekte. Mehmet Ali Kaptanlar oyunun “içine kattığı“ oyunculuk tekniğinin mührünü taşıyor.
Ve o mühür, dağlıyor onu.
Bedeni, dramatik metin de dâhil olmak üzere gösterime damgasını vuruyor.
“İşte oyuncu bu,” dedirtiyor. Üstün Akmen
devamı...
0 Yorum