Burçak 1987 doğumlu. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı’ nda Kompozisyon lisansını, Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ nde Reji yüksek lisansını tamamladı. 2007’ den bu yana kurum tiyatrolarında ve özel tiyatrolarda sahne için müzik yapıyor, oyuncularla ve oyuncu adaylarıyla müzik çalışıyor, eğitim veriyor, oyun yazıyor, ara sıra sahneliyor.
2015’ te Yalınayak Müzikhol ile birlikte Altıdan Sonra Tiyatro ekibiyle çalışmaya başladı. O günden beri halinden oldukça memnun.
Orijinal Müzik - İşitsel Tasarım / Altıdan Sonra Tiyatro
Pera’ da Zaman, Şizo Şeyks, Hayvan Çiftliği, III.Richard, Nihayet Makamı, At Gözü
Müzisyenlik
Yıllar Geçse de Üstünden - Muhabbetli Dinleti, İstanbul Kolonfoni Orkestrası
İsmet Küntay Yılın Oyun Müziği Ödülü
Ay Ecesi - Burçak Çöllü
Yeni Tiyatro Dergisi - En İyi Müzik Ödülü
Ay Ecesi - Burçak Çöllü
Yeni Tiyatro Dergisi - En İyi Müzik Ödülü
Sevmekten Öldü Desinler - Burçak Çöllü
Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri - Yılın Sahne Müziği Ödülü
Hayvan Çiftliği - Burçak Çöllü
Ekin Yazın Dostları - Yılın Özgün Tiyatro Müziği Ödülü
Sherlock Hamid - Burçak Çöllü
Afife Tiyatro Ödülleri – Yılın En Başarılı Sahne Müziği
Nihayet Makamı – Burçak Çöllü
Direklerarası Seyirci Ödülleri – Özgün Sahne Müziği Ödülü
Nihayet Makamı – Burçak Çöllü
Ay Ecesi - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Yazar Burçak Çöllü; bizim bildiğimiz Ferhat ile Şirin’i almış, yukarıda sorduğum bütün soruların cevaplarının içinde bulunduğu başka bir efsaneye dönüştürmüş. Daha insanî, daha duygusal, daha aşk dolu bir hale getirmiş. Çöllü’ye göre; varsın herkes Ferhat’la Şirin’in birbirlerine deliler gibi âşık olduğunu, Mehmene Bânu’nun da zâlim bir sultan ve bir o kadar da hain bir abla olduğunu düşünsün. Ama sormamızı da istiyor; ya bu aşk öyküsü bize anlatıldığı gibi değilse? Yazar, aslında bir bakıma bu oyunla birlikte bütün anlatılanları ve kulağımıza fısıldananları da tekrar bir gözden geçirmemizi, olaylara, efsanelere, mitlere, söylencelere sorgulayıcı bir halde ve başka bir pencereden bakmamız gerektiğini salık veriyor.
Burçak Çöllü; hepimizin bildiği efsaneyi yeniden yazarken müthiş bir denge kurmuş. Oyunu, efsanelerin ağdalı diliyle değil de daha gündelik cümlelerle yazmış. Ancak şiirselliğini de ölçülü bir şekilde oyunun içerisine serpiştirmeyi ihmal etmemiş. Bu da oyunu daha izlenilir hale getirmiş. Kullandığı yalın dil, efsanelerin soğuk ve abartılı üslubunu kırmış, duyguların daha da hissedilmesini sağlamış. Efsaneyi farklı bir açıdan verirken, öte yandan olayların ya da duygu ve düşüncelerin nasıl kulaktan kulağa başka hallere büründüğünü vermeyi de ihmal etmemiş. Oyunun sonunda da bunu net bir şekilde sunmuş. Çöllü, Mehmene Bânu’nun tahta geçtikten sonra üstüne giydiği sultan haliyle içinde kalan çocuksu ve kadınsı ruhu birbirinden ayırmış. Bir yandan Hükümdar rolüyle net ve bazen acımasız kararlar veren Sultan Mehmene Bânu’yu aktarırken, çocukluk bahçesindeki çiçekleri özleyen, yalnızlıktan korkan, kimi zaman acziyet içinde olan, aşkı ve sevdayı tanımak isteyen, bulduğu zamanda yüreğinde fırtınalar kopan, geceleri ve rüyasında ağlayıp inleyen Ay Ecesi lâkaplı duygusal Mehmene Banu’yu da çoğu zaman vicdani bir ses olarak vermiş. Bildiğimiz bir efsaneyi alt üst etmiş. Bize aslında bir olayın altının üstünden daha farklı olabileceğini söylemiş. Velhâsıl harikûlâde bir oyun yazmış. Tiyatroya katkısından ötürü selam olsun…
Şakir Gürzumar; 2009’dan bu yana İstanbul Devlet Tiyatrosu müdürlüğü görevini yürütüyor. Her sezon repertuara mutlaka yeni oyunlar ekliyor. Yeni yönetmenlerle yeni yazarlarla çalışmaya gayret ediyor. Özellikle son iki sezon, daha çok genç ve yerli yazarlara imkân tanıyor. Burçak Çöllü’de onlardan biri... Mehmet Konuk
0 Yorum