Allison GREGORY'nin yazdığı, Yeşim GÖKÇE'nin dilimize çevirdiği, dramaturgluğunu Gökhan AKTEMUR, dekor ve kostüm tasarımını Almila ALTUNSOY, efekt tasarımını Nesin COŞKUNER ve Arıkan DEMİR, hareket düzenini Yasemin GEZGİN YAVUZCAN, müzik tasarımı Deniz TOLGA NOYAN ( Meğer," Tarihin en eski şarkılarından biri bu oyunda sahneye taşınmış.) ışık tasarımı Özcan ÇELİK'in üstlendiği, yönetmenliğini Hülya KARAKAŞ'ın gerçekleştirdiği " Ben Medea Değilim " ( " Not Medea " ) adlı oyunun yardımcı yönetmeni Emre YILMAZ, yönetmen yardımcısı ise Ozan Akif SERMAN.Oyunda yer alan ninnileri seslendiren Şirin ASUTAY aynı zamanda yaşar kıldığı karakterle, çok başarılı, adeta seneler sonra bile ölçüt sayılabilecek bir yoruma imza atmış.
Yaklaşık on yıl kadar önce Gökhan ERARSLAN imzalı " Market " isimli oyunda tanıdığım Kamer KARABEKTAŞ mükemmel bir İason olarak, bana göre her türlü övgüyü fazlasıyla hak ediyor.
Berrin KOPER oyun boyunca çok sahici, inandırıcı ...Ozan Akif SERMAN küçük bir role gerçeklik katmakta.
Hiç kuşkusuz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın 2023-24 tiyatro sezonunda sahnelenen en başarılı oyunlarından biri olan " Ben Medea Değilim " etkileyici konusu, oyunculukları ve Hülya KARAKAŞ'ın ustalık katındaki rejisiyle gerçek anlamda bir yüz akı.Kusursuz ve tartışılmaz bir ekip oyunu.
Pediatrik onkoloji hemşiresi genç kadın, bir akşam tiyatroya gider.Yorgundur, canı sıkkındır.Üstelik " Medea " yı izlemeye pek de hazır değildir.Ve bir müddet sonra kendi gerçeğinden koparak Medea'nın gerçeğinde yaşamaya başlar.Kendine, çocuklarına acı bir kader ve son biçen Medea'nın.Kırık dökük kalbinin intikamını aldığı için şimdi ve sonsuza kadar lanetlenmiş olan Medea'nın.
Euripides'in MÖ 400'lerde kaleme aldığı, İason'un eşi Medea'nın.
" Hepimizin bir İason'u var..." zaten.Öyle değil mi ?
" Katil " olarak nitelendirilen genç kadın tiyatro sahnesine çıkıp hem oyunu, hem de izleyiciyi kendi hikayesi odağında, kadınların yüzyüze geldikleri duygusal, fiziksel şiddetlerle örülü bir ağın içine çeker bir anda.
Oyun broşüründe Hülya KARAKAŞ'ın " Ben Medea Değilim " için yazdıkları dikkatimi çekti.Sizlerle de paylaşmak istedim :
" Bir kadın tiyatroya oyun seyretmeye gelir. Hangi oyun oynuyor, kim oynuyor, merak bile etmemiştir.Öylesine, kafasını boşaltmak, hayattan kısa bir zaman dilimi çalmak niyetiyle gelmiştir çok sevdiği tiyatroya.
Oyun başlamak üzereyken tiyatrodan içeri girer ve seyredeceği oyunun Medea olduğunu öğrenir. Ne hayatta ne tiyatroda istediği yeri bulamamış kadın birdenbire
sahnede kendini ikili bir kurgunun içinde bulur. İstediği, hayal ettiği yer kendine sunulandan çok farklıdır.
Medea’nın trajedisiyle örtüşen hikayesini anlatırken bir taraftan da Medea gibi olmadığını kanıtlamak için çabalar. Her kadın bir Medea’ mıdır, her kadının içinde Medea’cı bir öz var mıdır; buna ancak kadının hikayesini dinledikten sonra karar verecektir seyirci. Kadının, seyirci olarak geldiği tiyatronun oyuncusu olması bir rastlantı mıdır?
Hayata güzel bir yaşam için geldiğimizi sanırken, bize sunulanla hayal ettiğimiz hayatın her zaman denk düşmemesinin karşılığında yaşadığımız hayal kırıklığına benziyor 'Ben Medea Değilim' Bazı kadınların yaşadığı hayal kırıklıkları fay hattının ortadan ayrılması gibi büyük bir trajedi etkisi yaratabilir.
Bir tiyatroya gittiğimiz zaman belki seyretmesi mümkün olmayan, ruhumuzun kaldıramayacağı bir oyuna denk geliriz.
Gitsen gidemezsin, çıkmak istesen başaramazsın. Belki yüzleşme zamanıdır ve belki bunun için en doğru yeri, tiyatroyu seçmiş olabiliriz."
"Ben Medea Değilim "in iletisini kusursuz biçimde sahneye taşıyan reji ve oyuncu kadrosu, sezonun en nitelikli oyunlarından birini gerçekleştirmiş.Acının, dehşetin, sadakatin, ebeveyn olmanın, can yakıcı, kör eden tutkunun, aşkın estetiğine erişmeyi, belli bir üslup bütünlüğü dahilinde başarmış.Daha önce de belirttiğim gibi reji, tasarım, oyuncu performanslarıyla " Ben Medea Değilim ", her yönüyle dört dörtlük bir yapım olarak, sezona farklı olduğu kadar önemli bir boyut da katıyor.
Şimdi, tam da bu satırları yazarken, Allison GREGORY'un eseri ancak bu kadar güzel, etkileyici biçimde yorumlanabilirdi, diye düşünüyorum.İzleyici doksan dakika boyunca kendini oyunun içinde buluyor, seyrettiği hadise ve kahramanlarla olan tanışıklığını, törel ve insancıl değerleri, bedenin kıskanışını, anıların misilleme dolu istilasını sorguluyor ister istemez.Gerçeğin ve sahtenin hayatta mı, yoksa sahnede mi yaşandığını düşünüyor, farkında olmadan.Kim seyirci, kim oyuncu buna karar vermeye çalışıyor.
" Ben Medea Değilim " i henüz izlemedinizse öneririm.İkinci, hatta üçüncü, dördüncü kez izlemeyi düşünüyorum.Özellikle de Şirin ASUTAY'ın yaşar kıldığı karakteri seyrederken, koltuğumdan saygı ve hayranlıkla doğrulmayı, bu etkileyici oyunu, kılı kırk yaran, her detay, her duygunun doğru yansıtılması için özenle çalışarak bize sunan Hülya KARAKAŞ'ın, estetik değerleri yüksek tutan yaratıcı, dinamik rejisini ayakta alkışlamayı...
Gerçekten de " Ben Medea " değil miyim ? Ya Medea'ysam ? Ya gizlediklerimi açığa çıkartma zamanı gelmişse...peki ya buna hazır mıyım sahiden ?
Anahtar Kelimeler: ben medea değilim, İstanbul Şehir Tiyatrosu
0 Yorum