MAKALELER

Düğün Şarkısı - İzmir Devlet Tiyatrosu

2007.04.09 00:00
| | |
5166

İnsan hayalleriyle geleceğini oluşturabilseydi, nasıl bir dünyada yaşardık acaba? Herkes sevdiği kişi ile evlense, sevdiği şehirde yaşasa, sevdiği işi yapsa...


 


 

    Neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalan bir oyun: ''Düğün Şarkısı''...
    
    Aramızdan kaç kişi yeniliyor dersiniz kaderin cilvelerine? “Hayat sizin hayallerinize rağmen çıkıp gelen şeydir'' diyor bir bilen... Düğün Şarkısı, bunu unutanlar, hiç bilmeyenler ve buna inanmak istemeyenler için çalıyor bu kez. Siz de duyuyor musunuz ?
 
   Hayır. Bir şey mi dediniz? Duyamadım!

   Işıl Kasapoğlu, Türkiye'nin en önde gelen yönetmenlerinden biridir. Yönetmen denince (Kemal Başar,Mustafa Kurt,Turgay Kantürk, Çoşkun Irmak'la beraber ) ilk akla gelenlerden. Yanı sıra yurtdışında çok iyi oyunlarla Türkiye'yi başarılı şekilde temsil etmiş bir üstattır*
 
   Oyunu en izlenilir kılan konusu, hakkında yazılan eleştiriler,kadrosu, yönetmeni ve yazarıdır. Tiyatroyu yakından takip eden biri , yazar Civan Canova olur, Işıl Kasapoğlu'da yönetirse merak eder,hatta biran önce izleyebilmek için can atar. Ama gel gelelim bu kadar kötü bir konun yazılıp,sahnede hunharca katledilmesi, olaylara nerden ve nasıl baktığınıza bağlıdır.

 


 
    Gelelim oyunun konusuna, sahnedeki tek kişilik hezeyana!

   Devlet Tiyatrolarında tek kişilik oyun görmeye pek alışık olmadığımdan, daha bir meraklandırıyordu beni. Ama perde açılınca tek kişilik değil, iki kişilik bir oyun olduğunu anladım. Oyuncu Şebnem Doğruer'e partnerlik yapan klarnette Zeynep Erözkan'ın oyun boyunca sahnede olması oyuncunun anlatımıyla değil, Zeynep Erözkan'a giydirilen gelinlikle taze tutmaya çalışıyordu ki, bu elim bir hata. Oyunu taze ve dimdik ayakta tutmaya çalışması gereken sahne performansındaki Şebnem Doğruer'e neden böyle biri takviye ihtiyacı hissedildi,klarneti neden arkaya gizlemediler anlayamadım.
 
   Oyun tek kişilik olunca dikkatlerde haliyle tek kişi üzerinde olmalı. Sahnede ikinci birinin olması dikkat dağıtmakla kalmıyor, konuda parça parça dağılıyordu. Gerek klarnetçinin oyun içindeki etkiye tepki olarak verdiği yüz mimikleri, gerek sahnedeki oyuncuya tiradı hatırlatması, konuya yoğunlaşmayı da bozuyor. İzleyicinin oyun içindeki düş yaşamasına engel oluyor. Çünkü sahnede tipik bir şizofreni olduğunu sandığım, düğünle ilgili çok ciddi sıkıntılar yaşayan ve bunu devamlı değişen ruh haliyle harmanlayan bir oyuncu var sahnede. E bu düş içersinde herkes oturduğu yerden bir hayal kurarken,zırt pırt klarnetçinin girişi bütünlüğü bozuyor.
 
   Düğününü, şizofreni biçemiyle anlatan oyuncu, maskelerini yerli yerinde kullanıyor. Diğer yandan yarım şişe viskiyi bir kerede bitirmesi ve hala sarhoş olmaması tamamıyla gerçekliği bertaraf eden bir anlamsızlık sağlamış. Duygu geçişlerininde fena olmadığını eklemeliyim. Bu ağır ve aksak oyunda her şeye rağmen esprileri çok büyük ustalıkla satıyor. 9. senfonide göbek atan,göbek havasında ağlayan bir karakteristik oyunculuk çizen Şebnem Doğruer'e en büyük haksızlık klarnetle yapılmış. Oyunun en hafif ve en hararetli sahnelerinde aynı tempoyla klarnetin eşlik edilmesi, bütünlüğü ve duygu yoğunluğunu bozuyor. En sinirli ve gergin replikler sıralanırken, şov programlarındaki gibi ne olduğu belli olmayan müzik girintileri,hem konuyu dağıtmış hem de oyunu kastıkça kasmış.
 
   Son cümleler ve replikler çok akıl dolu ve çarpıcı. Unutulmaması gereken bir şey var ki oyuncu sahnede bir kez olsun teklemiyor. Düzgün Türkçe'siyle anlaşılmam azlık adına tek bir falsosu yok.
 
   Yalnız ortada bir metin ve karakter olmadığı için,yönetmen elinden geleni yapmaya çalışsa da yeterli olmadığı kanaatindeyim. Oyunu kendisi çözemediği gibi oyuncunun da bu konuda herhangi bir çabası yok. Tek kişilik performansından dolayı Şebnem Doğruer'e ve Partneri Klarnette Zeynep Erözkan söyleyecek sözüm yok.
 
   Kısacası yaşanıp yaşanmadığı belli olmayan bir metin, ortada var olup olmadığı anlaşılmayan bir karakter izledim bu akşam. Oyun neyi anlattı? Sahnedeki oyuncu aslında kimdi ve daha doğrusu gerçekte var mıydı? ' ' FULL YAPRAKLAR''da ki başarısıyla adından sıkça söz ettiren usta, anlaşılan metin tutunca daha bir sanal uğraş içine girip, bu oyunu yazdı. Sadece karakteri, metni ve oyuncuyu kaybetmekle kalmamış,kendiside bu oyunla beraber yok olup gitmiş. Yani anlaşırlılığını yitirerek daha gizemli bir hal almış.
 
    Var olmayan metnin var olmayan kahramanı!

   Işıl Kasapoğlu; akıllara durgunluk verecek reji anlayışı,yeni akımları ve devamlı yeni yöntemleriyle kendini yenileyen muhteşem bir yönetmen. Kasapoğlu'nu anlamak için oyunlarını izlemeniz yeterlidir. Öyle ki ödülsüz oyunu yok diyebiliriz. ( bu yıldan itibaren tüm ödüllerden affını isteyen bir bildiri yayınlamıştır.) Bu anlamda sahibi ve yönetmeni olduğu ''Semaver Kumpanyası Oyuncuları''nın ne kadar şanslı olduğunu söylememize gerek yoktur herhalde . Işıl Kasapoğlu, bu oyunu yönetmeyi nasıl kabul etmiş bilinmez ama, yok olan bir metinde karakterinde kim olduğunu anlamamak için uğraşıp durmuş. Baştan aşağı Heder olan bu metni belki rafa koyulması için ön ayak olmuştur kim bilir. Başarısızlıkla sonuçlanan bu oyunu izleyen yetkililer,bir an önce farkına varıp repertuardan kaldırmak isteyebilirler. Şayet böyle bir şey olursa, Işıl Kasapoğlu kötü değil, iyi bir iş çıkartmış sayılır.
 
     Oyun nerde geçiyor?

   Ödüllü dekorist Hakan Dündar; bu oyuna ne büyük katkı sağladığı su götürmez bir gerçek. Olmayan bir metnin olmayan bir karakteri, haliyle nerde yaşadığı da belli olmamalı. Oyunu anlamsızlaştırmak için var gücüyle çalışmış. Başta yatak odası olarak görünen, ama her tarafın aynadan oluşmasıyla kafa karıştıran bir dekor hazırlamış. Yukarıdan asılı olan aynalar,içki şişeleri,atılan papatyalar ve en son yukarıdan gelen kırmızı uzun bir bezle oyunu iyice anlamsız kılmakta zorlanmamış. Bana kalırsa performansı yabana atılmayacak türden bir iş çıkarıyor.
 
    Bu oyun için özel bir ışık sistemi kullanılmış.

   Başarılı tasarımcısı Zeynel Işık; özel bir sistemle İzmir'den ışık sistemi getirtmiş. Sahnenin sağına ve soluna koyulan spotlardan yansıyan 5 farklı rengiyle görsel bir şölen yapmış. Sahnedeki oyuncu yatak sahnesindeyken kırmızı ışık neden yanar? Hadi yakmışsın diğer 5 farklı rengin orda ne işi var ? Diğer yandan oyun boyunca sahnede oturan gelin kıyafetli klarnet kullanan hanımefendinin yüzüne tutulan nokta ışığı da sormuyorum. Haklı olabilir, hatta, bu oyun için başarılı(!)
 
   Oyunda klarnetten çıkan sesin dışında bir müzik duymadım. Bunun yanında oyuncunun dans figürlerinden de eser yok. Alper Maral,Maral Ceranoğlu oyunun hangi kısmında yer almışlar anlayamadım. Ha bir iki kez diz çöküp,koltuğu bacak arasına yerleştirdiği , dans olarak nitelendiriliyorsa başarılı.
 
   Velhasıl kelam oyunun neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalıyor.
 

 

Anahtar Kelimeler: düğün şarkısı, izmirdt, izmir devlet tiyatrosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir