MAKALELER

Çöplük - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

2006.11.07 00:00
| | |
11257

Toplum dışına itilmiş iki kardeş ve işlediği suç nedeniyle kaçmak zorunda kalan bir akrabanın yaşam içerisinde, dış etmenlerin de etkisiyle yok oluş öyküsü...


   

  
TOPLUM DIŞINA İTİLMİŞLERİN ÖYKÜSÜ : ÇÖPLÜK.

Cinayet cinayeti getirmezse ihaneti getirir!
 
Bu oyunda; sadece atıklardan oluşan bir çöplükten söz edilmediğini, fikirde, sanatta, dinde ve insani davranışlardaki yozlaşmanın oyunda insani davranışların yozlaşması ve bu süreçte de yok olanların öyküsünü gözler önüne seriyor.Turgay Nar’ın toplumu gerçeklerle yüzleştiren akıllara durgunluk verecek nitelikteki metni, bu kez Diyarbakır Devlet Tiyatrosunun yorumuyla karşımıza çıkıyor.
 
 DÜNYADA İLK OYNANIŞI VE IŞIL KASAPOĞLU

Oyun 1995 yılında Dünyada ilk defa tiyatro stüdyosu tarafından, Işıl Kasapoğlu yönetiminde sahneye koyuldu. Oyunun yorumu kadar konusuyla da bir hayli dikkat çekici. Bu ustaya yine Türkiye’nin en usta oyuncuları eşlik etmiş. Oyun ilk sahnelendiğinde,gündem yaratan,günlerce etkisinden kurtulamayan baş döndüren tasarımıyla ‘‘Görünmeyenleri gösteren’’ bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Bu oyunla; Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Ödülü, Türkan Kahraman kaptan Ödülü - En Başarılı Prodüksiyon, İsmet Küntay Tiyatro Ödülü - En İyi Oyun, İsmet Küntay Tiyatro Ödülü - En İyi Erkek Oyuncu Haluk Bilginer, Ahmet Uğurlu, Asaf Çiyiltepe Tiyatro Ödülü Turgay Nar, 118-Y Lions Yönetimi Çevre Korumasına Sanat Katkısı Ödülü yazar Turgay Nar, ve 118-Y Lions Yönetimi Çevre Korumasına Sanat Katkısı Ödülü oyuncu Ahmet Uğurlu almıştır.
 
DİYARBAKIR DEVLET TİYATROSUNUN YORUMU

Öncelikle bütün kadro üzerine düşen görevi, fazlasıyla yerine getirdiklerini belirtmek isterim.Usta yönetmen Alpay Ulusoy; oyuncuların ruh hallerini,psikolojik analizlerini tam anlamıyla bilen(çözen),bunu sahneye de yansıtarak oyunu ulaşılmaz kılmış. Bir yönetmenin üzerine düşen bilgi birikimini gösterip,oyunculara ve oyuna nasıl bir yorum kattığını kanıtladı.Diyarbakır Devlet Tiyatrosunun devamlı yükselen yıldızını daha da yukarıya çıkarmanın keyfini yaşadı.Benim gözümde unutulmazlar arasında yerini aldı.
 
İsrafil (Sertel Uğur)

Çocukluğunda ‘‘izo’’ karakteri tarafından tecavüze uğramış, işlediği suç nedeniyle, kaçmak zorunda kalan bir akrabayı canlandıran bu usta;hem diksiyonu, hem ses tonu ve oyunculuğuyla oyunun kilit adamıydı. Oyunda, komik unsurlardaki yorumlamaları oyunu dinlendirirken,en dram sahnelerde seyirciyi ürkütmesini biliyor.Oyunun başında ipin kopmadan elbisesini alması,sonradan koparak aymeleğin çığlık atması gözden kaçmayan bir ustalık.Özellikle çöp içerisinde buldukları şişme kadın sahnesindeki oyunculuğu,sahnedeki dans figürleri, saçını yıkarkenki absürd komedisi,çöp konteynırının çöpleri atarken sergilediği oyunculukla seyirciyi kahkahaya boğarken,ihanet sahnesi,aymelekle olan karşılaşmaları,en hararetli tartışmalarındaki oyunculuğu,son sahnelerde gördüğümüz kuyu ve bıçak çekerkenki ruh hali parmak ısırtıyor.
 
Özellikle son sahnesindeki Aymelek için çırpınışı ve hastalığının, içine yılan değil de kendi tohumunun olduğunu gösteren bir tavır sergilemesi,cinci hocaya uyularak,yılan çıkarma sahnesindeki görsellik,son sahneden kaçıp gitmesi ve daha bir çok sahnesiyle,her iki ruh halini de çok rahat oyunculuğuyla kanıtlıyor. Bu usta dikkat edilmesi, el üstünde tutulması,değeri çok iyi bilinmesi gereken bir oyuncu.Oyuna damgasını vurarak,unutulmaz bir iş çıkarmış.
 
Haço (Harun Türköz)

Kız kardeşiyle beraber toplumun dışına itilmiş,kendi kurduğu dünyasındaki tek gayesi, gelinlik içerisinde kız kardeşinin mürüvetini görebilmek. Kız kardeşi ve kendisini, yozlaşan toplumdan sıyırarak çöplüğe sığınmış, sabıkalı akrabasına evini açmış daha çok kontrolü elinde olan bir oyuncu olarak çıkıyor karşımıza. Duygu oyunculuğunun ön planda olduğu bu oyunda;yüz mimiklerini,devamlı değişen ruh hali,monoton bir yaşamı kabul etmiş bir oyunculuk sergiliyor. İsrafil’le olan uyumu,en canı alıcı sahne olan; kız kardeşinin ölümündeki oyunculuğu ve son sahnedeki kuyu başındaki oyunculuğu ayakta alkışlanası.Tüyleri diken diken eden ustalıktaki çığlığı atlanamaz.
 
Aymelek (Esenay Kılıç) 

Genç oyuncu; abisi ve İsrafil arasında git gellerle, ruh hali değişimiyle rolünün hakkını veren bir oyunculuk sergiliyor. İsrafil’den göz kaçınmaları,hastayken üzerine düşen iple yatağından fırlaması,duygu oyunculuğu,zaman zaman seyirciye konuşması,sahnedeki rahatlığı ve diğer oyuncularla olan uyumu muhteşem performansıyla buluşunca, ortaya harika bir iş çıkıyor.Ayakta alkışlatan bir yorum sergilemiş.
 
KURGU HATALARI VE YÖNETMENİN GÖR(E)MEDİKLERİ


Diyarbakır Devlet Tiyatrosu bu oyunda Alpay Ulusoy’la çalışmış. Hiç şüphesiz bu usta ışığı,dekoru,müziğiyle tam bir uyum içerisinde çalışmış. Oyunun bir parçası gibi sunmayı başarmış. Her oyunda olduğu gibi birkaç kurgu hatası var.
 
Bunlardan ilki; oyunun başında çöplüğün içerisine yerleştirilmiş olan çarmıh diye adlandırılan ama tahta bir pencereden oluşması,daha önemlisi rüyada olması gereken pencere(çarmıhın) ilk perdeye kadar neden orada asılı durduğu. Hal böyle olunca rüyaya ait değil,çöplüğe aitmiş gibi hissedildi Rüya bittiği zaman çarmıhın orda olmaması gerekiyordu.
 
İkinci bir kurgu hatası ise; rüyada Aymelek (Esenay Kılıç)’ın çarmıha asılı dururken,rüyadan sonra oyunun içinde aynı rüyayı gören haço (Harun Türköz ), İsrafil (Sertel Uğur)kilisenin önünde asılı durduğunu söylemelerine rağmen,arka dekor kilise değil çöplüktü. Ya rüyadan sonra kilisede asılı olduğunu söylenmemeliydi.Yada çöplük arka planı kilise olarak değişmeliydi.İkinci perde sonunda çöplük arka planı kilise olarak değişebiliyordu.Aslında kilise olgusundan çok, çöplükte çarmıha gerilmesi, daha güzel bir betimlemeydi. Çöplükte çocuk doğurması daha gerçekçi gelirdi.Bunlar dekorla ilgili bölümler ama; oyunun konusunu doğrudan etkilediği için yönetmenin gözünden kaçmayıp,kendi düşünce dünyasını yarattığı kanaatindeyim.
 
Diğer bir hata olarak gördüğüm ama nesnelden çok duyguya bağlı olan,oyunu doğrudan etkileyen hem kilise çanı hem de ezanın okunması. Çöplükte doğan isa, çanlar,papazlar,İnciller,kilise tasvirlerinden bahsediliyor. Ama her nedense hiç alakası olmayan özellikle sabah namazın ezan sesi inanılmaz tezat. Neden ezan sesine ihtiyaç duyuldu anlayamadım. Ya oyunun başından sonuna kadar çan sesleri olacaktı.(hem tasvire uyulurdu) yada hep ezan sesleri kullanılacaktı.
 
TARİHE GEÇECEK BİR DEKOR ANLAYIŞI

Solda kırmızı boyası dökülmüş (sonradan şişme kadın için görülen) bir kapı.En sağda derme çatma tahta bir ev. Kapısı çaput beziyle örtülü bu evin ön bahçe diye adlandırılan yer üst boşluklarla gece kondu olarak görünüyor.Orta arkada siyah bez üzerine yapıştırılan,yada dikilerek dev bir çöplük anlayışı kokusu dışında tam anlamıyla muhteşem. Oyunun en başındaki beyaz bez ve üzerine yansıtılan yükselerek iyice kırmızılaşan bir ay.Orta önde ise kalın bezler üzerine dikilen çöplerin, oyunun sonunda kaldırılarak bir kuyu oluşturulması,arkasına görünmeyen bir merdiven koyulması ve dökülüp saçılan birkaç çöple gerçekliğini kanıtlayan dekor,sonrasında arka çöplüğün yerine kiliseyi koyması, tam anlamıyla muhteşem.
 
Dekorunun oyuna nasıl katkısı olduğunu,dekorda neler yapılabileceğine belki de en güzel cevap bu ustadan geliyor. Yıllarca oyun izlememe rağmen, ben hayatımda böylesine muhteşem bir dekor anlayışı görmedim. Heyecanımı ve şaşkınlığımı gizleyemediğim bu dekor gerçek bir çöplük! İnce ayrıntıların düşünüldüğü,izlerken seyirciyi çöplükte yaşadığını hissettiren bir anlayış!Oyuna bu denli katkısıyla ödüllere layık gösterilmesi gereken bir tasarım. İnsanın aklını başından alan bu tasarımla büyük usta Hakan Dündar’ı tam anlamıyla şapka çıkartan bir dekor . Gündelik kıyafetlerden oluşan ve renk seçimiyle oyunculara uyum sağlayan kostümüyle de oyunun bir parçası haline gelmiş. Üstlendiği bu zor iki görevin altından çok başarılı çıkmayı başarmış.
Şişme kadını pazarlama sahnesinde ; bir kasa üzerine radyodan gelen müzik,peçete ve kolonya inanılmaz bir ayrıntı.Oyun sonundaki kuyunun içinden çıkan yılanlarla haçoyu sarması oyunu özetleyen bu tasarım,oyundaki katkısı, insanı titreten dev bir çalışma örneği.
 
IŞIKTAKİ DEV

Müzik,dekorla beraber yaptığı çalışma,sağlanan uyum,ayın yukarı çıktıkça renginin daha kırmızı bir hal alması,kuyu sahnesinde baltayı İsrafil’e vururken ki kırmızı fon ışıkları bunlardan bir kaçı. Bu oyunda herkes üzerine düşen görevini yerine getirmiş.Sahne arkası tam anlamıyla bir uyum sağlayıp,bir bütün olarak tek beden olmuşlar.Işıktaki bu dev usta Mehmet Yaşayan; bu zor görevi üstlenirken,keyifli bir çalışmayla kendinden sıkça söz ettirecek gibi görünüyor.Yalnız ışığın birkaç yerde erken kapatılması gerektiği inancındayım.Bunlardan biri Aymelek öldükten sonra abisi haço, İsrafil diye çığlık attığında ışıklar o zaman kapansa daha etkileyici olurdu. Geç kapanması intikam duygusunu köreltti. İkincisi; çöp toplama sahnesinde rüyalar anlatılınca ikisinin de aynı rüyayı gördüğünde şaşkınlıklarından sonra çöp toplamaları gerçekliği bertaraf etti. Tam rüya anlatıldıktan sonra ışıklar kapansa daha göze hoş gelebilirdi.
 
ŞAPKA ÇIKARTAN MÜZİK TASARIMI

Oyunun başlamasıyla müziğin dramı hissettirdiği ustalık,hiç yabana atılmayacak türde. Oyunun tam anlamıyla kilit noktalarında devreye giren,özellikle ışık kapalıyken önce müzik olarak verilip,ışık açıldığında oyuncuların yaptığı hareketlerle müziğe devam etmesi ise farklı bir tasarım. Seçimleri,tarzı ve oyuna katkısı hiç şüphesiz tartışılamaz.
 
Diyarbakır Devlet Tiyatrosu yine adından sıkça söz ettirecek,kalitesinden ödün vermeyen bir oyunla seyirci karşısına çıktı. Sahne arkasındakiler kadar sahne önündekilerde canla bedenle seyirciyle buluşmanın keyfini yaşadılar. Seyirci artık Diyarbakır Devlet Tiyatrosunun kalitesinden emin.Umarım hak ettikleri daha yüksek yerlere gelirler.
 
Devamlı değişen ruh halleri,oyunculuk betimlemeleri ve hiç düşmeyen temposuyla parmak ısırtan bir oyun. Toplum dışına itilmişlerle yüzleşmeye hazır mısınız?

Anahtar Kelimeler: çöplük, diyarbakırdt, diyarbakır devlet tiyatrosu, Işıl Kasapoğlu, turgay nar



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir