28. İstanbul Tiyatro Festivali’nde Avignon Festivali direktörü Tiago Rodrigues’in ünlü Fransız grubu Comédie-Française için yazdığı yeni oyunu ‘Hekabe, Hekabe Değil’ sergilendi. Euripides'in köleleştirilmiş Truva kraliçesi Hekabe hakkındaki antik Yunan trajedisinin bir versiyonu olan çalışma, ancak aynı zamanda başka bir olayın en derin noktalarına ışık tutuyor. Hikaye, Euripides'in oyununun bir performansını hazırlayan bir grup oyuncuyu ve ayrıca oğlu Otis'in otizmli olduğu ve ikamet ettiği evde bakıcıları tarafından kötü muamele gördüğü ana aktris Nadia'nın (Elsa Lepoivre) kişisel sorunlarını takip ediyor. Oyunun ismi, Nadia'nın oğlunun sınırlı kelime dağarcığından geliyor, çocuk tam cümlelerle konuşmuyor, bunun yerine ne istediğini ve ne istemediğini tanımlamak için basit kelimeler kullanıyor. ‘Aç – aç değil’… gibi. Yani bu oyun hem çocuklarının ölümünün intikamını alan bir anne hakkındaki bir Yunan trajedisi hem de engelli oğlu için adalet mücadelesi veren modern bir anne hakkındaki çağdaş bir hikayeyi ele almış, bu iki olgu iç içe geçerek bizlere sunulmuş.
Yazar hikayeyi İsviçre'de gerçekleşen gerçek olaylara dayandırıyor. Rodrigues ile daha önce çalışmış bir aktör olan Natache Kotuchoumov, çocuğuyla benzer bir deneyim yaşamıştır. Yönetmen bu antik trajediyi ele alır ve onu modern toplumda Avrupalı annelerin karşılaştığı sorunlarla karşılaştırır. Euripides'in Hekabe’sinde kahraman, Polymestor'u kör ederek intikamını alırken, oyunun ‘Hekabe Değil’ bölümlerinde annenin intikamı, mahkemeye giderek ve davayı kamuoyuna açıklayarak adalet için cesurca bir mücadele göstermesiyle seyirciye sunulur.
Gösteride antik ve çağdaş, evrensel görünen basit siyah kostümler iç içe geçmiştir. Oyun içinde oyun şeklinde ilerleyen konu, oyun provası yapan bir grup tiyatrocuyla, hayatın gerçek sorunlarıyla mücadele eden bir annenin savaşını aynı kare içinde birleştiriyor. Senaryo aslında basittir, bir masa ve sandalyeler - ancak oyunun ikinci yarısında ortaya çıkan dev bir köpek heykeli de vardır. Bu, Hekabe mitine bir göndermedir; bu mite göre, intikamı için onu cezalandırmak isteyenlerden kaçabilmek için tanrılar tarafından bir köpeğe dönüştürülmüştür. Bu gösteride, anne-çocuk ilişkisi aracılığıyla antik ve çağdaş dünyaları birbirine bağlıyoruz. Gösterinin sonunda Nadia, çocuğu için hüzünle bağırırken, hayvanla insan arasında kurulan en basit duygusal bağın anlamı konuya hakim oluyor.
Oyun antik bir trajedi ve çağdaş hikayenin kendisi modern bir trajediyle ilişkili olmasına rağmen, bu prodüksiyonun en mükemmel noktası, oyuncuların antik bir trajediyi sahneledikleri gerçeğine ilişkin yorumlarından gelen esprili anlayışları. Onlara göre metin eski, anlaşılması zor, 2500 yıldır var olduğu ve sahneleme yanlış giderse sorun olmadığı… Çünkü konu yanlış bir noktaya giderse bile ortaya yine bir trajedi çıkacağı gerçeğini oynuyorlar.
Psikanalizimin kurucusu Sigmund Freud’ un yaptığı gibi, modern sorunlarla antik sorunları karşılaştırmak bu trajediye daha geniş bir bakış açısı, evrensellik ve tiyatronun iç dönüşümü için fırsat sunsa da, Euripides'in metninin bu iki buçuk saatlik gösteride çok fazla yer kapladığını gördüm. Freud keşfettiği hastalıkların kaynağını hep mitolojide araştırmıştır: Mesela Oidipus ve Elektra Sendromları. Yönetmen de bu söylediğimi yapmaya çalışmış.
Oyun, anlaşılması güç şiirsel diliyle, özellikle başka bir olay örgüsüyle iç içe geçtiğinde, ortadaki olayları takip etmesi kolay olmuyor. Yönetim anlayışı olarak Tiago Rodrigues’i çok başarılı bulamadım. Anlatmak istediğini öylesine dağınık sunuyor ki, insan oturduğu koltukta antik tragedya ile günümüz dünyasını algılamaya çalışıyor. Oyun fazlaca didaktik ve anlamsız. Tiyatro salonuna gelen insanların Hekabe hakkında bilgisi yok ise, gösteriyi anlamaları mümkün değil. Oyuncuların sahne performansları taktire şayan. Özellikle Éric Génovèse, Denis Podalydès ve Elsa Lepoivre antik dönemle günümüz arasında bağ kurmak adına epeyce uğraş içine giriyor.
Oyunun bizlere sorduğu sorular çok çok önemli, ama savaş konusu olunca Filistin’de, Ukrayna’da ve Rusya’da evladını savaşta yitiren bir annenin sistem isyanını sahnede görmeyi yeğlerdim. Elbette otizm konusu mühim, ama çağımızda öncelikli sorunları savaşların içinde aramak lazım.
Anahtar Kelimeler: lksv, Tiago Rodrigues, Avignon Festivali, Hekabe Gerçekten Hekabe Gibi Değil!
0 Yorum