Haldun Taner'in yazdığı " Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" ile ilk tanışmam 1978 yılında Mehmet Ali Erbil, Münür Canar, Gülseren Morgan, Kazım Akşar, Murat Gökçer, Rüştü Asyalı'lı kadroyla olmuştu.Yönetmen Ergün Uçucu'ydu sanırım.
Sonrasında Savaş Dinçel'li, Naşit Özcan, Aziz Sarvan'lı, Can Ertuğrul, Uğur Dilbaz, Ersin Umulu'lu kadrolardan da izlemiştim.
Efruz, Vicdani, Cemalifer, Meralifer, Nilüfer'i hiç unutmadım.
Haldun Taner oyunun eksenini şöyle tanımlar :
" Küçük ezik bir adam.Kapsadığı süre yakın tarihimizin yetmiş yılı.Dekoru : Türkiye ve Yakın Doğu Haritası.31 Mart'tan 12 Mart'a kadar oynanan siyasi oyunların zengin arka fonu önünde çeşitli dönemlerin, çeşitli koşullandırılma evrimlerinin kurbanı bir küçük, bir ezik adamın acı komedyasını izliyoruz.On beş tablo boyunca..."
Bu defa, İBBŞT yapımını " Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım "ın, Gökhan Aktemur'un dramaturgluğunu, Yelda Baskın'ın yönetmenliğini, Nihal Kaplangı'nın kostüm tasarımını, oyun müziklerini Sercan Büyükedes, koreografiyi İlkem Ulugün, dekor tasarımını Barış Dinçel, ışık tasarımını Fatih Haroğlu, efekt tasarımını Nesin Coşkuner ve Harun Özdamar üstlenmişler.
Hemen belirteyim, Nihal Kaplangı imzalı kostümler esere çok şey katmış.Vicdani ve Efruz arasındaki fark o kadar güzel tanımlanmış ki...bir de final sahnesindeki deli gömleğinin simgelediği gerçeklik, Kaplangı'nın birikim, bilgi, yetenek kadar hayal gücüyle de alaşımlanmış yaratıcılığının bir başka örneği, hiç kuşkusuz.
Uyumlu, son derece başarılı ekip çalışmasından doğan sinerji, rejisör ve oyuncuların eserden damıttığı, demlendirdiği nice tatları çoğaltmış.Gerçekle gerçeküstü arasında köprüler inşa edilmesine olanak tanımış.İletilerin izleyiciye doğru ve etkileyici biçimde ulaşmasına olanak tanımış.
Oyun boyunca zamanlama, dinamizmi bir an bile aksamayan oyunculuk performansları ve yaşar kıldıkları karakterlere kattıkları renkler, ritmile Alp Tuğhan Taş, Aybar Taştekin, Cafer Alpsolay, Doğan Şirin, Özgür Dağ, Özgür Atkın, Can Alibeyoğlu, Seda Cavdar, Emre Can Karakurum'u ayrıca kutlamak istiyorum.
On iki yıl kadar önceydi, hatırlıyorum, rahatsızlanan bir oyuncunun yerine bir matinede birkaç saatlik çalışmayla Doğan Şirin sahneye çıkmış ve " Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım "da vazifesini başarıyla yerine getirmişti.
Baştan sona duyguyla, duyarlılıkla oyunu sahneye taşıyan Yelda Baskın'ın oyunla ilgili yazısını okurken, kimi satırların altlarını çizdim, küçük notlar aldım :
" Gözlerimizi kapayıp vazifeyi yapmak mı?
Gözlerimiz açıp bize dayatılan hayatı sorgulamak mı?
“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” düsturuyla biçimlendirilmiş bir toplumda, birey olmasına izin verilmemişlerin hikayesi… İşte, bu bizim hikayemiz.
Haldun Taner klasikleşen bu eserinde; iktidarların görev bilincini suistimal ederek, milli ve dini duyguları kullanarak “sıradan” insanı nasıl sömürdüğünü hicvediyor. Vicdani, Efruz karakterleri üzerinden…
Vicdani ve Efruz oyunda sadece iki karakter değil aynı zamanda iki sınıfın temsilcisi…
Haldun Taner, sınıfsal farklıların insan hayatını nasıl şekillendirdiğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Oyun boyunca değişen tarihsel ve toplumsal olaylar yirminci yüzyıl Dünyası’nın ve Türkiye’sinin panoramasını çiziyor. Güncelliğini yitirmeyen bu eser, sadece geçmişi anlatmıyor, bugünü anlamak için bizi geçmişimizle buluşturuyor.
Shakespeare nasıl “Çürümüş bir şeyler var” diyorsa,
Molière yaşadığı toplumun ikiyüzlülüğünü ve gülünçlüğünü nasıl aktarıyorsa,
Haldun Taner de çürümenin, ikiyüzlülüğün, birey ve toplum olamayışımızın izlerini sürüyor.
Biz de Haldun Taner’in kılavuzluğunda bu iz sürmeye eşlik ediyoruz.
Komedinin ve trajedinin iç içe geçtiği oyunumuzda…
Toplumsal eleştiriyi dozunda yapabilmek ne büyük marifet, dili bu denli iyi kullanabilmek, kendi insanını böylesine tanıyabilmek...Bizler içinse bu büyük usta ile buluşabilmek ne mutluluk..."
Yanlış şartlandırmaları, toplumsal baskıları, yazık edilen hayatları çarpıcı bir biçimde anlatan " Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım " altmış yıldır etkisini, güncelliğini koruyan bir eser olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi...bu oyunu izlemenizi, öneririm.
Hem ne diyordu Vicdani : “Ey benim kardeşlerim/ İbret olsun hayatım/ Açın ne olur gözünüzü,/ Sakın siz de benim gibi/ Safçasına/ Plak olmayın..."
Anahtar Kelimeler: gözlerimi kaparım vazifemi yaparım, İstanbul Şehir Tiyatrosu
0 Yorum