Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin - Bam İstanbul

ÜÇ AYRI KADIN ÜÇ AYNI NOKTA: "SEN İSTANBUL’DAN DAHA GÜZELSİN"

BAM İstanbul’un bu sezon sahneye koyduğu –ki sanırım ilk projesi- “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin” İstanbul’un üç kuşağından üç ayrı kadının hayat öyküsünü aynı pota içinde eritip, ortak bir noktaya varıyor: Yalnızlık! Büyükşehir karmaşası içinde savrulup giden hayatların öyküsü kalabalıklar içinde eriyip giderken, Murat Mahmutyazıcıoğlu insanların yok olan hayatlarına ışık tutmak için üç kadınla bir şehrin yavaş yavaş ölüme giden sessizliğini birleştiriyor. Daha önce kadınlar üzerinden böylesi hikayeleri tiyatro sahnesinde izleme şansını yakaladık, fakat anneanne-kız-torun üçlüsü şeklinde kuşaklar arası ilişki bağlamını ilk kez böyle bir projede görüyoruz. Oyun komedi bağlamında her dakikasında insanları sarıyor, kadın duygusu üzerinden muhteşem analizleriyle seyircisi kendisine bağlı tutuyor. Oyunda Ayfer Dönmez, Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Melis Öz görev almış.

Çok fazla spoiler vererek konuya giriş yapmayayım, sadece kıyısından geçerek olayları anlatayım ki, izleyicinin karşılaşacağı sürpriz bozulmasın. Olay Ayfer adlı kadının 1970’li yıllarda çocuğu Başak’la yaşadıkları üzerinden başlayıp, daha sonra Başak’ ın çocuğu Melis’le süren olaylar zincirine ulaşıyor. İstanbul’un geçirdiği devinimle beraber kadınların yaşadığı hayat öyküsü dönemin koşullarıyla paralellik göstermiş. Mesela teknolojinin yoğun olarak yaşanmadığı yıllarda duyguların safça yaşanması, akabinde yavaş yavaş kalabalıklar içinde topluma karşı güvenmeyen bir kadının varoluşu, günümüz koşullarında durmaksızın değişken duygular yaşayan bir genç kızın hayalleri olayların özünü oluşturmuş. Tabi burada öyle kocaman bir dram yok. Yaşantıları içinde yaşadıkları kötü olayları komediyle beraber yorumlayan kadınlar karşımıza dikiliyor. Dikiliyor yerine, oturuyor dersek daha mantıklı oluyor. Aslında tüm yaşantılar içinde ‘kadın-erkek’ çatışması üzerine kurgulu. Anneanne Ayfer ilk aşkı, vefat eden kocasını özlerken, Başak eşinden durmaksızın şikayetçi. Evin tek torunu olan Melis ise günümüz koşullarının yansıması biçiminde değişken ruhlu bir erkekle sevgili hayatı yaşıyor. Tüketimin içinde boğulan üç kadın, İstanbul’un değişen şartları altında hayata tutunma gayreti gösteriyor.

Murat Mahmutyazıcıoğlu’ nun yönetimsel anlamda sandalyeye oturur biçimde oyuncuları sunması zekice düşünülmüş. Ama hareketi kısıtlayan bu tercihin az biraz esnemesi gerekir diye düşünüyorum. Özellikle kadınların sandalyede dönerken yaptıkları konuşmalar sırasında duyguların yüzümüzde patlaması daha gerçekçi oldu. Tabiki bu tercihe asla ‘yanlış’ diyemem, aksine oyunun daha fazla hareket alanına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Birbirinden muhteşem üç tane karakter oyuncusuyla çalışan yönetmen, gösterideki tempoyu gitgide tırmandırarak istediği başarıyı elde ediyor. Oyuncular arasında çok yoğun biçimde çalışılmış bir metin var sahnede. Hiç es vermeden süren diyaloglar sırasında üç ayrı kuşağın hayatını tek noktada eleştirebiliyoruz. Basit dekor kullanımı, sadece oyunculara bırakılan geniş alanlar "Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin" i bir-iki adım öne çıkaran gösteri haline dönüştüyor. Neye göre öne çıkaran gösteri peki? Sezonun ‘kadın sorunsalı’ üzerinden yürüyen tiyatro oyunları arasında bu gösteri öne çıkıyor diyelim, hatta birbirinden kaliteli oyunlar arasında uzakara harika bir tat bırakıyor zihinlerde.

Sahnedeki üç oyuncuyu birbirinden ayırmak neredeyse imkansız. Ayfer Dönmez, Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Melis Öz ‘karakter oyuncusu’ anlamında bizleri büyüledikçe büyülediler. Ayfer Dönmez’ in ‘yaşlı kadın’ karakterinde yaptıkları gerçekten önemli. Zor bir noktada ve de oyunun temelinde yer alan bir çizgide rolünün önemini biliyor. Yönetmenin oyuncu seçimi o kadar doğru olmuş ki, insan sahnedeki komediyi aralıksız bir solukta izliyor.

"Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin" üç kadının tek noktada birleşen ‘yalnızlık’ öyküsünü harika psikolojik tahlillerle anlatmış. BAM İstanbul’ un; rejisiyle, oyuncularıyla dikkatleri üzerine çeken oyunu sizleri bekliyor.

Yaşam Kaya – [email protected]