Annem Güneş Sezai Akmen anısına..
Rumuz Goncagül
( Müzikli bir evlilik hikayesi )
İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu olan ‘Rumuz Goncagül’ Başkent Ankara da Oktay Arayıcı ile bizi buluşturdu.Oyun, 1960’lı yıllarda başlayan toplumcu gerçekçi yapının özelliklerini içinde barındıran yapıtlarda öne çıkan toplum yaşantısına örnek bir çalışma olarak Türk Tiyatrosunda yerini almıştır.Toplumsal sorunlar önemsenmiş, tarihsel hareketliliğe sahip günlerin aynı zamanda yüzleştiği yoksulluk,sıkıntı ve çıkarsal işleyişin bütünlüğünde birazda eleştirisel bakış ya da düşünsel anlamda bu husus yazarlarımızın kaleminde hayat bulmuştur.
Çağdaş orta oyunu anlayışında sahnede kurgusu yapılmış olan oyunda, Epik Tiyatro anlayışına ilişkin düzenlemenin temelinde bulunan Doğu Tiyatrosunun aslında Geleneksel Türk Tiyatrosuyla sıcak dostluğu ve teması göz ardı edilmemiştir.
Toplum sorunlarını en sıcak şekliyle tiyatro sahnesine taşımak, yazarların sevdiği yine bu ortamda açık biçime ve göstermeci biçemi birlikte işlemesinde ortaya çıkan yapıda sevimli ,halk tiyatrosu geleneği motifleriyle yeniden sahneye çağdaş anlayış dokunuşlarıyla birlikte türün özellikleri bozulmadan ve başarıyla taşınması yönetmenin çalışmada ayrıntıları önemsenmesiyle ilintili bulunmuştur.
‘Rumuz Goncagül’ İnsaf,Sıtkı,Gülsün üçgeninde oluşan trajik komik olayların oluşturduğu yapıya katılan ve katkıda bulunanlarla, türünün gereği ortada oynanan oyunun tüm görsel zenginliğini yine yüksek anlamda katkısı olan diğer oyuncuların oluşturduğu bütünde dekorsal ,kostümsel ve diğer teknik çalışmaların gereği için yapılan sahne sunumu yine minimal düzende olup algının öne çıktığı tasarımda, gerçekten seyirciyi yormadan oyunun görselinde keyifli oyuncu –seyirci birlikteliği sağlanabilmiştir.Yönetmen Zafer Algöz’ün övgüye değer sade,doğru,dinamik ve ustaca yaklaşımı bunu sağlamıştır.
İnsaf hanımın Gonca Gül rumuzu ile yazdığı mektup sonrası gelen taliplerin sayısal çokluğu ve kiracı Sıtkı’nın duygularıyla birlikte bu anlamda yardımlarıyla içiçe devam eden olayların sonucu sürpriz sonla seyirciyi buluşturmuştur.
Sahne birbirine diyagonal olarak yerleştirilmiş yükseltilerde oyuncuları ,iki yükseltinin ortaya çıkardığı arka boşlukta müzisyenlere ,yükseltinin ara –ön kısmında ise İnsaf,Gülsün,Sıtkı üçlüsüyle son derece doğru kendi içinde bölümlenmiş ayrıca el çizimi olarak türe eşlik eden özellikte görsel dekor(NurSinem Mete) parçaları son derece sade anlamda olaya katılmış olması dikkat çekici olmuştur.
Oyun gerçekten takım oyunculuğu anlamında yapılacak değerlendirmeyle yıldızlaşmış, oyuncular rolleri içinde sıraları geldikçe mükemmel oyunculuk performanslarıyla birlikte seslerini kullanarak şarkılarıyla da bu anlamda pekiştirerek şahsi başarılarına imkan sağlanmıştır.(Duygu Gökhan-Ayşen,Erdoğan Aydemir-Halet Rezaki,Engin Delice-Müfit Mürted,Ahmet Dizdaroğlu-Dursun Ali,Uğur Keleş-Refik Mayısoğlu,Aydın Orak-Nasuhi Bey,Buğra Kağan Kahraman-Garson.) Yukarıda isimleri yazılı oyuncular oynamak ve izlemek anlamında katılımlarıyla belli bir usta kadronun oluşumunu sağlamışlardır.Alkışlarımız kendilerine ulaşsın.
Oyunun üçlüsü, İnsaf(Dilek Güven)Kadın ve annedir. Ekonomik olumsuzlukların getirdiği çaresizliğini, kararlı olarak duygusallığı geride bırakmanın zorunlu halini belirli bir uzak açı getirerek gerek kiracısı( Sıtkı) gerekse kızı (Gülsün)ile hedefine ulaşmak için kadın olarak gayretinin akılcı halleri oyunculuğunun başarısıyla geçişlerinde ve taliplerle paylaşımlarında özellikle fark edilmiştir. Sıtkı (Efe Erkekli)Kiracı olarak tanıyoruz.Genç,sakin,durgun,duygularını geride tutabilme başarısıyla birlikte birazda karmaşık ve İnsaf hanımla iş birliği halinde!Oyunda performansını biraz daha güçlü hissetmek ve oyunun genel başarısında biraz daha fazla söz sahibi olabileceğine inanmak istiyorum.
Gülsün (Şebnem Bilgeer)İnsaf’ın kızı adına Goncagül Rumuzuyla ilan verilmiş.İyi niyetli,umutlu,hayal kırıklılıkları var.Annesinin ekonomik anlamda sıkıntılarını giderebilecek kızı! Oyunda aynı zamanda asistanlık görevi üstlenmiştir.
Oyuncu olarak sahne üzerinde başarılı performansıyla Bilgeer, duygu geçişlerinde doğallığı ,ses rengine tanımladığı sözcükleri vurgulamasıyla beğenimizi kazandı.Sahne Şebnemi cok sevmiş,fazla kilosuna rağmen beden dilini kullanmasında mahareti ve seyirciyle kurduğu sıcak iletişimle birlikte sesinin solo veya eşlikçi anlamında şarkı seslendirmesinde sıcaklığıyla ve sahne enerjisiyle oyunun başarısına dokunuşlarının olumlu olduğuna inancımız oluşmuştur.
Timur Selçuk besteleriyle beslenen oyunda özellikle ‘Bıktım dünyayı sırtımda taşımaktan’sözcüklerine eşlik eden koreografi (Kerem Kuraner)çalışması gerçekten oyunda keyifli anlardan olarak görsel hafızada kendine yer açmayı başarmıştır.
Dramaturgi (Derya Özer) ile Kostümde ( Burcu Melek Bozan) dönemsel anlamda ayrıntılar öne çıkmıştır. Işık( İ.Önder Arık) ile Müzisyenler ;R. Ozan Demir,Tuğba Sezer,T. Furkan Özandaç,Ercan Yalazan ,Görkem Öztürk,Y.Talha Özkan,Görkem Turan.
Emeği geçen herkese teşekkürler..
Füsun Akmen Balkaya
18.Mayıs.2024 /Şinasi Sahne –Ank.
Anahtar Kelimeler: istanbul Devlet Tiyatrosu, rumuz goncagül
0 Yorum