Ali Ayşe'yi Seviyor…
Yazar bu oyunda yaşadığımız toplumun yapısını inceleyerek yıllar geçmesine rağmen birtakım basmakalıp düşüncelerin değişmemesi, buna bağlı olarak kuşaklar arasında yaşanan kopukluklar ve düşünme eksikliği nedeniyle hem kendi kendimizi hem de çevremizi nasıl baskı altına alıp kuşattığımızı gözler önüne seriyor.Bunu yaparken de toplumdaki pek çok sorun ve aksaklıktan biri olan cinsellik anlayışı ekseninde hareket ediyor.İnsanın temel dürtülerinden biri olan cinsellik karşısında ne yapılırsa yapılsın çaresiz kaldığımız tespiti yapılıyor.Aslında konu cinsellik olunca toplumdaki yansımalarına bakıp töre cinayetlerine,namus davalarına,namus adı altında hayatları karartılan kadınlara,erkeklere ilişkin bir oyun yazmak mümkünken yazar bu durumun daha temeline gidip toplumun alışkanlıkları ve dayatması altında kişilerin durumunu eğlenceli bir dille anlatıyor.Oyunda eğlenceli bir dil kullanılmış olmasına rağmen salt bir güldürü olduğunu söylemek yersiz olacaktır.Büyük laflar etmeden dramla komedi arasında ince bir çizgide gidip geliyor oyun.
İsminden yola çıkarak bir kızla bir erkeğin ilişkileri ekseninde devam ettiği düşünülen oyun aslında içinde birden fazla kişiyi ve ilişkiyi barındırıyor. Ali ile Ayşe’nin ilişkileri,onların ailelerinin bu ilişkiye yaklaşımları ve kendi aralarındaki ilişkilerin yanı sıra mahallelinin de katılımıyla çeşitli toplumsal sınıflardan kişilerin özünde cinsellik kavramına nasıl yaklaştığını görüyoruz.Her ne kadar bu ilişkileri yaşayan kişiler kendi içlerinde bir değerlendirmeye girip cinselliğin kadın erkek ilişkisindeki önemini sorgulamasalar da yazar karakterlerin yaşadıkları üzerinden farkında olsak da olmasak da cinselliğin bizi nasıl yönlendirdiğini aktarıyor.
Ergenlik döneminin en baskın olduğu,topluma hakim erkek prototipine mümkün olduğunca benzemeyen çalışan Ali ve yine aynı yaşlarda okuduğu kitaplarla izlediği televizyon dizilerinin öğrettikleriyle duygularını anlamlandırmaya çalışan Ayşe.Ve ikisinin ortak noktası ne olduğunu tam bilemedikleri aşkı yaşamaları.
Ali ile Ayşe’nin kafalarının ve duygularının karışık olmasının karşısında onların pek de tecrübesiz sayılamayacak anne babalarının ilişkilerindeki sorunlar.
50’li yaşlardaki memur Rıfat ile 40’lı yaşlardaki karısı Sitare’nin evliliği.Rıfat yaşının da etkisiyle hayatını sorgulamaya başlamış,neyi yapamadığının,neleri kaçırdığının hesabını çıkarmış ve biraz da aceleyle geç kaldıklarını yakalamaya çalışan bir adam.Sitare ise tüm bu sorgulamaların çok uzağında,hayatının sonuna gelmiş gibi davranan ve geriye bakıp da nasıl bir hayat yaşadım diye bakmayı bile akıl edemeyecek kadar vazgeçmiş bir kadın.Biri televizyon karşısında oturup ev işleri yapmakla yetinirken diğeri yaşlanmadığını kanıtlamak istercesine hayata tutunmaya çalışırken aralarındaki iletişimsizlik nedeniyle ilişkileri çıkmaza giren; kadının adamı azgınlıkla,çapkınlıkla suçladığı;adamında kadını içi geçmişlikle,köhnemişlikle nitelendirdiği sonu gelmez kavgaların yaşandığı tipik bir aile.
Hemen hemen aynı yaşlarda olan şoför Cemal ile onun ev hanımı karısı Fatma.Cemal işlerini yürütüp kazandığıyla da akşamları meyhanede içki içmeyi,bir iki ufak çapkınlık yapmayı kendine hak görürken Fatma da kocasını kaybetmek istemeyen,onu nasıl eve bağlayıp da başkalarına kaptırmayacağının yollarını arayan bir kadın.Biri kendini gece hayatına kaptırmış keyfini sürerken diğeri artık bu duruma dayanamayıp olaya müdahale etmiş ve çözüm yolu olarak da kendisinden vazgeçip kocasının istekleri ve onu mutlu etmenin peşinde koşan bir kadın.
Oyunun yardımcı karakterleri diyebileceğimiz Aslan Abi hayatta bir baltaya sap olamamış,yaşadığı ilişkileri yarı gerçek yarı yalan ve bol cinsellikle süsleyerek anlatan mahalledeki gençlerin özendiği bıçkın bir delikanlı.İçince bulunduğu düzene fena halde uyum sağlamış,işyerinde sertliği ile disiplin sağlamaya çalışan Müdür önüne gelene bağırıp çağırsa da çocuğu yaşındaki sekreter kızlar karşısında bir anda değişip kibarlaşan bir adam.Fazilet,ahlak,din,namus,ar gibi kavramları dilinden düşürmeyen ama söylediklerinin tam aksi şekilde yalanla,dolanla ortalığı birbirine katan Muhterem Efendi toplumdaki ikiyüzlü ahlakçılığın en bariz ve en güzel örneklerinden biri.
Yazarın oyunun içine yerleştirdiği televizyon ise popüler kültürün hayatlarımıza getirdikleri ve götürdüklerine dair çarpıcı bir örnek.Reklamlarda sakızdan şampuana her türlü ürünün cinsel çağrışımlarla pazarlanması,ana haber bülteninde politika,trafik kazası haberlerinin arasına futbol maçlarının argo başlıkları ve mankenlerin özel hayatlarının sıkıştırılması.Televizyonun eğitici de olabileceğinin göstergesi olarak yayınlanan açık oturumda uzman psikologun ülke gerçeklerinden ve toplum yapısından uzak bir şekilde basit bir flört bile cinayet sebebi olabilirken ergenlik döneminde gençlerin cinselliği kontrollü bir şekilde yaşayarak öğrenmeleri gerektiğine dair açıklamalarından sonra cinsel tatminin kişilerin iş ve okul başarısına katkılarına dair teorilerini anlatması.Tabi tüm bunlardan sonra herkesin televizyon karşısına geçip nedensiz bir sevinç içerisinde sabah programları izleyip göbek atması.
Cinselliğin eksikliği sebebiyle tükenmiş bir ilişki:Rıfat ile Sitare;ilişkiyi ayakta tutmak için salt cinselliğin kullanıldığı ve sömürüye dönüştüğü bir ilişki:Cemal ile Fatma;parkta erkek arkadaşıyla buluştuğu ve ona mektuplar yazdığı için kendisinin hafif kız olup olmadığını sorgulayan Ayşe;erkek olmanın göstergesinin aşık olmak değil mümkün olduğunca çok kızla birlikte olmak gerektiğini düşünen ama bir taraftan da kalbi bambaşka şeyler söyleyen Ali.
Cinsellik,ahlak,aile yapısı,kadın-erkek ilişkisinin irdelendiği,tiyatronun tam da olması gerektiği gibi bir ayna olup durumumuzun hem ne kadar gülünç hem de ne kadar korkunç olduğunu gösteren bir oyun Ali Ayşe’yi Seviyo.
Yazan:Dinçer Sümer
Tür :2 perde müzikli komedi
Kaynak:Dinçer Sümer-Toplu Oyunları 3-Mitos Boyut Yayınları
Anahtar Kelimeler: dinçer sümer, ali ayşeyi seviyor
0 Yorum