“Zamanın behrinde, memleketin birinde bir kız yaşarmış. Adını derdim ya, adı masalın içinde saklıdır. Bu kız ne güzelmiş ne çirkin. Ne bir fukaranın kızıymış ne padişahın. Ne üvey ana elinde azapta ne gönül derdiyle yanmakta, ne ottan bir kulübede yaşamakta ne saray avlusunda ipeklerle salınmakta. Senin, benim gibi bir kız.
Senin, benim gibi uyumakta masalın başında…” Sesle ve dille derdi büyük bir dünyanın içinden anlatılan bir masal bu. Ağacı, toprağı uyandıran, uyandıkça kanatlanan bir kuşun, dil kuşunun masalı. “Düşle başlayan, sabrın, sırrın ve ateşin imtihanından geçip bir kızın hevesli ağzında biten” masaldan kurulmuş bir oyun Dil Kuşu (Çûkê Zimên). Oyun, Destar Tiyatro’nun Mîrza Metin koordinatörlüğünde geçen sezon Galisya’lı yazar Sèchu Sende’nin “Rüyalarımda Bile Dilimi Kaybetmeyeceğim” adlı öykü kitabından hareketle başlattığı “Dil Oyunları” projesinin üçüncü prodüksiyonu. Sahnelenen ilk iki oyun “Merheba” ve “Çena Dengizî”ydi.
0 Yorum