Anton Çehov çağının ruhunu çok iyi algılamayı başarmış, bu ruha ise oyunculuğun ve sahnelemenin dış olay yapısı üzerinden sadece ulaşılması mümkün olmamıştır.
Annem Güneş Sezai Akmen anısına…
PÜRTELAŞ’IN TELAŞI! Ve ‘Martı’
Muhteşem yazarın bu muhteşem eserine neden dokunmak istenmiş, anlamak çok zor! Bu düşünce hala bir çok kişi de yerini sağlamlaştırmaktan vazgeçmemiştir..
Anton Çehov ….
1860 doğumlu yazar Anton Çehov tıp öğrenimini Moskovada tamamlamış,1898 yılında Moskova Sanat Tiyatrosu’nda Stanislavski ‘nin sahnelemesiyle yazarın ‘Martı’ adlı eseri büyük başarı kazanmış,1904 yılında yazar 44 yaşında yaşama veda etmiştir. Çehov’un İvanov, Vanya Dayı,Üç Kızkardeş,Vişne Bahçesi diğer önemli oyunlarında olduğu gibi yazar dinmez sızının ya da umutsuz geleceğin umudu olmuştur.
Anton Çehov çağının ruhunu çok iyi algılamayı başarmış, bu ruha ise oyunculuğun ve sahnelemenin dış olay yapısı üzerinden sadece ulaşılması mümkün olmamıştır.Yazar oyunlarında iç olay yapısına çok önem vermiş sessizlikler,suskunluklar ile satır aralarının önemi Çehov oyunculuğunun ayrıcalığını göstermiştir. Çehov geçmişi, geleceği şimdiki zaman içinde bir arada yaratmış,özellikle de tüm bunları insan ilişkilerini aile içinde gayet gerçekçi olarak hissettirmeye özenli olmuştur.
Olağanüstü Yazar Çehov ve Uyarlama sesleri !
1895’ten itibaren tüm dünyanın hayranlığını kazanan Anton Çehov ve ‘Martı’ klasik yapısı içinde vazgeçilmezliğe attığı imzası ile varlığını hep sürdürmüştür.
Pürtelaş’ın çalıştığı Martı da Biçimsel tatlar üzerine özellikle yapılan yenilik veya değişimler ile yeni oluşturulan metne ilişkin çalışmanın hareket noktası , asal olanla daima ilişkilendirilmiş ve bu durum asal’ı yani vazgeçilmezi ! daha da yıldızlaştırmıştır.
Değişimleri getiren yeni çalışmalar yine belirli istek ve arzular doğrultusunda bu talepleri çok kısa süre için cevaplayabilmiş ve rüzgarın zamanla süpürmesinin ötesine geçemediği maalesef geçmiş örneklerde görülmüştür.
Sami Özbudak tarafından uyarlanan tek perdelik ve bir saati aşan çalışma biçimsel anlamda yönetmen Serdar Biliş denemelerine açık olarak benimsenmiş ve oyun kişilerinin mutsuz olan iç dünyalarında çelişkilerle dolu sessizliği ,güçlü dönemeçlerde beklentilerin ötesinde hırçınlıklara! Yeni çalışma yeni davetiye çıkarma konusunda tereddütlere neden olmuş, asıl derinlerde hem de çok derinlerde olan ‘Ben kendim için ne ifade ediyorum?’Sorusu yerini tüm mükemmeliyetiyle cevap bulamadığı için sessizce muhafaza etmeye devam etmiştir.
Oyunun tekniğin de aynı zamanda Çehov yapısı içinde kalmadan aykırılıkları da bilinçli ya da bilinçsiz olarak değişim gerçeği ile yüzleştirilmeye çalıştırılması ilginç olmuştur.
Özellikle günümüze taşınmış olan giysi,dekorla birlikte oyunculuk düzeninde istenilen etki Çehov yapısında Saran,Tanış,Erol dışında sağlanamamış hatta sıkıntı,çıkılmazlık,bunalım,devinim vurgulaması söz konusu olan havuz ve suyla maalesef istenilen işlevi yerine getiremediği için seyirciyi de bir çok anlamda olduğu gibi görselde de yormuştur.
Bazı baş yapıtlar üzerinde yapılan çalışmaların ,yenilik anlamında uyarlama vurgusu ile sıcak ! olmayacağı ,olamayacağı da görülen sonuçla bu müstesna yapıtların ayrıcalığına inananlar için gerçekten iyice anlaşılmıştır.
Serdar Biliş klasik anlayışa gönül vermiş seyirciyi memnun edemediği gibi yeni anlayışından bu özellikteki seyirciyi de uzaklaştırma olasılığı oldukça küçümsenmeyecek oranda olmuştur .Bu yaklaşım kendisinin başarısızlığı üzerinden değil tamamen klasik anlayışı kabullenmiş yapıya sahip çıkışın ortak sesi olarak bu görüşe sahip çıkan seyirci tarafından değerlendirilmiştir.
Başarılı oyuncu kadrosunda Tilbe Saran(Arkadina),Fırat Tanış(Trigorin),Şerif Erol (Sorin)alkışlarımızı yine almıştır.
EcemUzun(Nina),GoncaVuslateri(Maşa),Boran Kuzum (Treplev),Serdar Orçin(Doktor),Selin Akı(Polina),CemCücenoğlu(Şamrayev),Kayhan Açıkgöz(Öğretmen)oyuna katkısı bulunan diğer sanatçılar ile Gamze Kuş(Kostüm ve Sahne Tasarımı),Çiğdem Erken(Müzik), Cem Yılmazer(Işık Tasarımı)Tuğçe Tuna (Koreografi)çalışmaları gözlemlenmiştir.
Son sözüm!
Hepimiz tiyatro yapalım hepimiz yeniliklere de açık olalım ama Çehov,Shakespeare,Miller ve daha nice yazarların zamanının geçmediğini,bitmediğini tam tersine onların kendi özellikleri içinde sürekli sahnelendikçe hayat bulduğunu da unutmamız gereğini hatırlatmak isteğimiz olmuştur.
Dostlukla…..
Füsun Akmen Balkaya
12.12.2017/DasDas Tiyatro –Ataşehir.
0 Yorum