İnsanlık tarihinin belki de en büyük uğraş alanı ‘kadın’…
Kendisine biçilen roller her dönem yeniden şekillenmiş. Ama her defasında ‘tanımlanmış’. Egemen gücün/erkin ihtiyaçlarına göre yeniden, yeniden…
Yoğun hesaplar içinde boğulan banka memuru Serap kendini savunmak isterken ona şiddet uygulayan kocasının ölümüne sebep olmuştur. Sorumluluk bilinci yüksek ve mutlu bir yaşam süren Hemşire Tülay ise Serap’ı çalıştığı hastanenin psikiyatristine götürmekle görevlendirilmiştir. Bekleme odasındayken Psikiyatrist Akın’ın odasında olmadığını fark ederler. Kadına prototip dayatan modern dünya tüm gerçekliğini ikisinin üzerinde hissettirecektir. Serap’ın kendi dünyasıyla hesaplaşmaları başlar. Bu hesaplaşma içine hapsolduğu mağaradan çıkmasını sağlayacak mıdır? Yüzyıllardır kadınlık halleri kodlanan ‘kadın’ bu mağaradan çıkabilecek midir?
0 Yorum