Adalet Ağaoğlu’nun günceli kalbinden yakalayan oyunu Kozalar, 1971’de, soğuk savaşın hâkim olduğu dünya algısının Türkiye’deki yansımaları üzerine ele alınmış bir oyun. Ancak günümüzde dünyanın dört bir yanını etkileyen terör, iç savaş, kadınların toplumdaki yeri ve mültecilerle ilgili konulara da ışık tutuyor.
Oyunun sahnelenişinde de bu grotesk yapıya uygun bir dekor, kostüm, ışık, makyaj, beden dili hâkimdir. Kurulan dünyanın, her ögenin, evrensel simgelerle konuşması sonucu dil engeli aşılarak seyirciye ulaşılmaktadır. Kadınların oyunun her aşamasında daha da groteskleşerek adeta bir hayvana dönüşüp kendi korkularıyla yarattıklarından oluşan bir kozaya kendilerini hapsetmeleriyle finale ulaşılacaktır. Ne yazık ki dış dünyanın “korkutucu tehlikelerle” dolu olması gerçeği oyunun yazıldığı tarihten bu yana değişmediğinden metin hala çarpıcı bir şekilde güncelliğini korumaktadır. Toplumun dayattığı değer yargıları, bastırılmış arzular, korkular, yabancılaşma, sahip olduklarına sığınarak korunabileceğini zannetmek, erkek egemen dünyada evinde yarattığı küçük mutluluklara sığınarak var olma çabası, cinsel kimliğini dahi sahip olduğu düzen üstünden çözümleme gayreti oyunun temelinde duranlardır.
Peki ama “yaşamdan kaçılarak sürdürülen şeyin yaşamak olduğuna emin miyiz?!”
0 Yorum