Günümüz, toplumsal belleğimizin yitip gittiği,
aklın ancak delilik olarak kavrandığı çağdır…
Tarih sadece kitap sayfalarında kalmış bir dizi duraktan ibaret olamaz. Tersine yaşamımızın ve bilincimizin en önemli kurgusunu oluşturur. Günümüz insanı ciddi bir sıkışmanın içinde nasıl davranması gerektiğini ayırt edemez bir halde savruluşunu sürdürüyor maalesef. Geçmiş ve gelecek dönem arasında sıkışıp kalmış bizler, akıl yitimini adım adım yaşamaya devam ediyoruz. Tarihimize dair her şeyin değersiz kılındığı, yok sayıldığı bir dönemden geçerken varlığımız hangi türden bir delilikle ayakta kalacak?
Kara mizahla gerçeğin iç içe geçtiği, gülümserken yüzümüze inen tokatların acısını nasıl bir bilinçle kavrayacak ve içselleştireceğiz. Gülmek isterken duygularımız bölünüp parçalanacak ve bu duygu parçacıklarında yeniden kendimize dönüp geçmişimizi sorgulayacağız.
Yüzlerce cinayetin tanığı olamadıksa şu ömrümüzde, kalbimizde de birikmediği anlamına gelmez. İnsanı, toplumu, yaşamı anlamak ve anlamlandırmak sanatın olmazsa olmazıdır. Yüreğinize gelecek her bir dokunuş bireyin sorgulamasını sağlıyorsa şayet ne mutlu bize. Kalbimizin geleceği var etmesi umuduyla…
0 Yorum