MAKALELER

Aklı Havada -Bakırköy Belediye Tiyatrosu

2009.09.21 00:00
| | |
5211

Ahmet Önel, birey toplum ilişkilerindeki trajiği ele alan öykülerinde, sıklıkla ironiye de yaslanarak değişik bir anlatım tadı yakalayan bir yazar.

BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARINDA BİR BAŞKALDIRI ÖYKÜSÜ: "AKLI HAVADA"…
 
Ahmet Önel, birey toplum ilişkilerindeki trajiği ele alan öykülerinde, sıklıkla ironiye de yaslanarak değişik bir anlatım tadı yakalayan bir yazar. Bakırköy Belediye Tiyatroları, Ahmet Önel'in 1984 Sabahattin Ali Öykü Ödülü'nü alan "Matinede Mükremin (Cem Yayınları/1984)" başlıklı ilk öykü kitabından "Hezarfen'in İbret Dolu Serüveni" öyküsünü almış, alınan öyküyü Ali Yenel "Aklı Havada" adı altında oyunlaştırmış, yetinmemiş yönetmiş, dekor tasarımını da kimseye emanet etmemiş, kendisi üstlenmiş.
 
 Sibel Arslan Yeşilay'ın dramaturgisinde sahnelenen "Aklı Havada", uçma sevdalısı Hezarfen Ahmet Çelebi'nin (1609-1640) serüvenini konu edinmekte. Kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insanlardan olan Ahmet Çelebi, 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan IV. Murat zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirmiş ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında "Hezarfen" unvanıyla tanınmış. "Hezar"ın Farsça kökenli bir sözcük olduğunu ve "1000" anlamına geldiğini, "Hezarfen" sözcüğününse "bin fenli (bilimli)" yani "çok şey bilen" anlamını taşıdığını bilirsek, Ahmet Çelebi'nin bir maceraperest olmadığını anlarız. Ahmet Çelebi'nin, X. yüzyıl Türk âlimlerinden İsmail Cevheri'den esinlenmiş, Cevheri'nin bulgularını iyice inceleyip öğrenmiş, kuşların uçuşunu gözlemlemiş, tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmış bir bilim adamı olduğunu daha iyi kavrarız. Hezarfen, lodoslu bir havada Galata Kulesi'nden kuşlarınkilere benzer kanatlar takıp kendini boşluğa bırakmış ve uçarak İstanbul Boğazı'nı geçip 3358 metre ötede Üsküdar'da Doğancılar semtine inmiş.
 
Ahmet Önel'in yazdığı öykünün, Ali Yenal'ın Ahmet Önel'den alıp sahneye uyarladığı oyunun özü bu. Ahmet Önel, sistemin yeniliğe kapalılığını, atılımların önüne her daim duvar/lar örüldüğü gerçeğini, özgür düşünce ve bilimin baskıya maruz kalışını kendince ironik bir dil kullanarak uçma sevdalısı bir bilim adamının gözünden masal dünyası ortamında anlatmış. Anlatırken, kafasının içine "güncelleştirme" kurdu yapışmış, öyküye "güncelleştirme" şırınga ederken, 1984 yılında yazdığı öykünün masalsı konusuna o günün sistem eleştirisini değil, tarihten cımbızladıklarını eklemiş. Eser absürt bir eser değil, ama Ali Yenel metni aynen almış, kabul demiş. İyi de, "Muhavere" tablosunda "Kuledibi'nden denize kadar inen bir kalabalık, iyi giyimliler, ak gömlekliler, mor fesliler, pejmürdeler… Asker, sivil polis, başıbozuk ayrıca zaptiyeler... Ayrıca bahriyeliler..." arasına modern giyimli yaşlı teyzeyle Genç Kız'ı acaba neden eklemiş? "Aman... Keseme el attılar, eyvah.../ Yakalayın" replikleri geçerken, Genç Kız'ın çantasının kapkaç edilmesiyle acaba ne demek istemiş?
 
   Anlamıyorum.
 
   Anlamadığım için kendimi bir buçuk saatlik oyun boyunca anlamaya, algılamaya zorluyor, ama giderek sıkılıyorum. Sıkılıyorum çünkü örneğin: "… Ah Evropa. Çalışkan insanlar vesselam, ilim ve fende başlarını almış gidiyorlar. Biz ise maalesef yerimizde sayıyoruz./Savaşlar bizi perişan etti Üstadım. Hele ileride bizi bir Kırım harbi beklemekte ki.../Yahu barutu biz mi bulmuştuk yoksa Çinliler mi?/Aslında ortalığı Japonlar karıştırmış diyorlar. Hele o elektronik makineler. Duyduğuma göre şimdi de elektronik beyin büyüklüğünde bir kibrit kutusu yapmışlar./Acaba ters mi söylediniz Mazlum Çelebi?/Ters mers! Yapmış ya teres oğlu teres.../Ya siz bugünkü gazeteyi gördünüz mü? Şu habere bakın. Çelebi Ahmet adında biri bugün Galata Kulesi'nden atlayıp uçacakmış./Evet... Resmi de var işte. Allah'ın izniyle Galata Kulesi'nden kendimi kapıp koyverdim mi soluğu Üsküdar'da alırım gayrı, diye bir de demeci bulunmaktadır./İyi ama efendim, maksat karşıya geçmekse neden Şirketi Hayriye'nin vapurlarından birini tercih etmiyor" repliklerinde ne güncelleme, ne mizah, ne de ironi var?


 
1853 - 1856 tarihleri arasındaki Kırım Savaşı'ndan söz ederken Ahmet Önel neyin ironisini yapıyor? "Elektronik makineler", "elektronik beyin" ne demek, gıdıklama mı? "Tevatür Gazetesi" nereden çıkıyor? İlk Türkçe gazete, devlet yönetiminde 1831'de yayımlanan Takvim-i Vekaî olduğuna göre, Ahmet Önel neyin mizahını yapıyor? Tanzimat döneminde İstanbul Boğazı'nın iki yakasının rağbet görmesini fırsat bilen biri İngiliz, öteki Rus iki şirketin kapitülasyonların kendilerine verdiği haklardan yararlanarak 1837´de bu sularda vapur çalıştırmaya başlamaları sizce sistem eleştirisi mi?


 
Bunlar benim metinsel eleştirilerim. "Aklı Havada'yı değil de "Hezarfen'in İbret Dolu Serüveni"ni eleştirecek olsam, hiç kuşkunuz olmasın gene bunları yazardım. , yaşamın güldürücü yönünü ortaya çıkaran sanat türüyse "Hezarfen'in İbret Dolu Serüveni"nde mizah yok. "Hezarfen'in İbret Dolu Serüveni"nde can alıcı noktanın eserin ayrıntıları arasında büyük bir yetenekle gizlenmesi de söz konusu değil. Eser içinde ortaya çıkarılmasına da dayandırılmamış. "Mirim, Evropada tayyare dedikleri bir demir kanatlı servise konulmuştur ki, gayetle lükstür. Biniyorsunuz efendime söyleyeyim, hostesler gazozunuzu getiriyorlar, sonra yukarıya çıkmanızla gazozunuzu yudumlamanız bir oluyor ve derken bir anons kuşaklarınızı bağlayın çünkü gelmiş bulunuyoruz" repliğinde ironi varsa ben de "senfoni"yim.
 


Sanırım ilk kez rejisörlüğü deneyen Ali Yenal'ın gerek mizansen, gerekse dekor tasarımı açısından yarattığı masal dünyası daha oyun başlar başlamaz Hezarfen'in düşü tablosuyla izleyiciyi çekmeyi başarıyor. Kimin tarafından yazıldığını bilemediğim, sözleri anlaşılamayan şarkılar Can Atila'nın nefis müzikleri eşliğinde oyuna renk katıyor. Görsel bir şölen havasındaki Ali Yenel'in dekor tasarımına Sadık Kızılağaç'ın hepsi ayrı ayrı ve hep beraber birer zevk ürünü kostümleri sahnede görkem yaratarak eşlik ediyor. Sinan Temizalp'in koreografisi bedensel anlatımı yöneltiyor, denetliyor ve gösterimi bütünlüğe dönüştürüyor.
 
İşin doğrusu, oyuncuların başarı hesaplamasında birini diğerinden ayırmak pek mümkün değil. Hepsi, birer birer ve ayrı ayrı, karakterlerini sürekli yükselen istekler, özlemler, aksiyona çağrılar ve onların içsel-dışsal aksiyonlardaki tüketimlerinden oluşturuyorlar. Tıpkı bir motorun bağımsız, sürekli yinelenen patlamalarının bir otomobilin yumuşak devinimiyle sonuçlanması gibi birbirlerini devindiriyor, adlarının teker teker anılmasını hak ediyorlar. Kulesi'nde Ali Aziz Çölok; Kız Kulesi'nde Dilara Yalçın; Baba Rüstem, Gazeteci, Şeyh-ül İslam ve Haberci'de Çetin Etili; Gazeteci, Genç Adam ve Haberci'de Tugay Mercan; Yaşlı Teyze'de Gözde Ayar; Yaşlı Adam'da Bulut Akkale; Genç Kız'da Pervin Bağdat; Hırsız'da İlkin Tüfekçi, Melek'de Pınar Tuncegil; Simitçi ve Yeniçeri'de Canberk Çetin; Sarhoş ve Yeniçeri'de Fırat Yalçın üstlendikleri karakterlere layıkıyla can veriyorlar. Burcu Özbak'ın keman çalışındaki ses rengini kulaklarım alamadığı için yorum getiremiyorum. Kukla Cevheri'ye ses veren Payidar Tüfekçioğlu'nun sesine dirlik…


 
Ali Rıza Kubilay'ın isteklerindeki kesintisiz patlamalar dizisi, canlandırdığı IV: Murat karakterinin yaratıcı iradesini aralıksız devindiriyor. Alican Yücesoy, Hazerfen Ahmet Çelebi'nin içsel yaşam akışını çok iyi kuruyor, sanatsal arzu ateşini oyun boyunca koruyor. Yücesoy, repliklerini biriktirmiş olduğu tüm içsel malzemeyle billurlaştırmasıyla özel olarak dikkat çekmekte. Beyti Engin, Sefer Ağa'ya geliştirdiği teatral öğeler eşliğinde derinlik ekliyor, yaratıcı duygularını aktarmak için her şeyi, ama her şeyi; sesini, sözcüklerini, jestlerini, yüz ifadesini mükemmel kullanıyor. Sefer Ağa'nın fiziksel ve psikolojik yönelimlerini çok iyi kavradığı anlaşılıyor.
 
2010-2011 sezonu tiyatro oyuncu ödüllerinin seçici kurul üyelerinin, bu üç oyuncuyu dikkatle izlemesi, gözlem altına alması gerekiyor.

Anahtar Kelimeler: aklı havada, Bakırköy Belediye tiyatrosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir