Tirat: Hamlet

HAMLET

Oyun Hakkında

Hangi tirat? Peki peki, güle güle.
Orijinal Adı: Hamlet
Oyun Türü Tregadya
Yazar: William Shakespeare
Çeviren: Orhan Burian

|
0
|
4373



Tirat

Utanmaya değmez mi: şu oyuncu şurada yalandan, bir heyecanın hayaline kapılıp, muhayyilesinin uydurduğu şeye kendini o derece inandırdı ki, acısından bütün yüzü soldu.


HAMLET: Peki peki, güle güle. 

(Rosencrantz ile Guildenstern çıkarlar.) 

Şimdi yalnızım. Ah, ben ne âdi, ne satılmış kölenin biriyim!

Utanmaya değmez mi: şu oyuncu şurada yalandan, bir heyecanın hayaline kapılıp, muhayyilesinin uydurduğu şeye kendini o derece inandırdı ki, acısından bütün yüzü soldu.

Gözleri yaş dolu, kendi perişan, sesi hıçkırıklar içinde, hali -her hareketiyle- hayal ettiklerine uygun.

Hem de bütün bunlar bir hiç için! Hekabe onun nesi, Hekabe’den ona ne ki öyle gözyaşı döksün?

Coşmak için onda benim sebeplerim olsaydı ne yapardı kim bilir? Sahneyi gözyaşına boğar; herkesin kulağını korkunç bir hitabeyle yırtardı; suçluyu çıldırtır, suçsuzu dehşete düşürür, cahili şaşkın ederdi; görüp işitenleri gerçekten hayretlere salardı.

Hâlbuki ben sersem, mayası bozuk herif, sade rüyalarda mevcut insanlardanmışım gibi, gayem gerçekleşmeden, eriyip ortadan siliniyorum; bir şeyler de diyemiyorum –hatta malına, en aziz canına meluncasına kastedilmiş bir kral için bile.

Bir korkak mıyım ben ne?

Kim bana alçak diyor?

Kafamı yaran kim?

Sakalımı çekip yüzüme vuran, burnumu sıkan kim?Sözüme yalan deyip ağzıma tıkan kim?

Bana öyle yapan kim?

Ah, kahrolası ben bunu hak ettim.

Belli ki yufka yüreklinin biriyim; kötülüğü pahalıya mal edecek kin bende noksan.

Yoksa şimdiye kadar çoktan bu herifin barsaklarını deşer, gökteki çaylaklara yem diye verirdim.

Kanlı, zampara habis! Nedamet bilmez, hain ruhlu, zevk düşkünü, soysuz alçak!

Ah, intikam! Ben de ne eşeğim ama!

Sevgili babası öldürülen bir oğul, cennetin de cehennemin de öç almaya sevk ettikleri ben, kahpeler gibi, lafla derdimi döküyor; sokağa düşmüş kadınlardan, aşçı yamaklarından farksız, küfürbazlığa kalkıyorum!

Tüh, yazıklar olsun! Artık zihnimi işletmeli!

Duymuştum: suçlu insanlar, oyun seyrederken bazan, ustalıklı bir sahnenin tesiriyle öyle canevinden vurulurlarmış ki hemen işledikleri cürmü itiraf ederlermiş.

Cinayetin dili yoktur ama en umulmadık yerlerden kendini meydana vurur.

Bu oyunculara, amcamın önünde, babamın öldürülmesini andıran bir oyun oynatırım.

Kendim de gözümü ondan ayırmam, zaaf gösterecek mi diye bakarım.

Bir ürpermesi benim için yeter. Gördüğüm ruh şeytan olabilir; çünkü şeytan hoş görünecek bir şekle girecek iktidardadır.

Evet, hatta belki de zaafımı malihülyamı fırsat bilip –böyle ruhlara nüfuzu çok geçtiği için- beni aldatarak cehenneme yollayacaktır…

Daha kat’i deliller bulmam gerek. İş oyunda; Kralın sırrını bana bu oyun öğretecek. 

 





Yorum

0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir