"Tüm yaşamımın tek amacı isteklerimin doğrultusunda gitmek" oldu. Aslında hayat, çok uzun yaşayanlarımız için bile çok kısa. Bu kısacık yaşamda bizler; bizi bilen, değerimizi anlayan, bizleri yargılayabilen, affedebilen "a z ı n l ı k" için yaşamalıyız. Çok yorucu bir duygu olan nefret duygusunu çok seyrek hissetmeliyiz, kendimizi hiçbirşeye fazla kaptırmamalı, sık sık affetmeli ama asla unutmamalıyız.
Fransa'dan Güney Afrika'ya, İstanbul'dan New York'a tüm dünyanın seyircilerini yıllarca büyüleyen Sarah Bernhardt'ın sözleri bunlar. Muhteşem bir oyuncu, usta bir ressam, yetenekli bir heykeltıraş, herşeyiyle sıra dışı bir kişilik ve inanılmaz bir kariyer: Sarah Bernhardt ya da tüm dünyanın bildiği adıyla, Tanrıça Sarah !
John Murell'in yazdığı, "Yaşam Bir Oyun/Sarah Bernhardt", adlı eser, bu inanılmaz kadının son yılından "bir geceyi" anlatıyor. Sahnede geçirdiği bir kaza yüzünden sağ bacağı kesilmiş olan Sarah (Dilek Türker), yıllardır yanından hiç ayrılmayan uşağı Pitou (Erol Keskin) ile, gece sabaha dönmeden, maceralı, renkli ve gizemli geçmişine bir yolculuk yapıyor.
Sarah!nın tüm yaşamına damgasını vuran kişiler; annesi, başrahibe Sofie, organizatör Garett, bacağını kesen cerrah, yazar Oscar Wilde ve diğerleri birer birer geçmişin gölgelerinden sıyrılıp, Sarah'nın terasına geliyorlar. Ve bizler büyük bir merakla, bu eşi benzeri olmayan yaşam öyküsünü izliyoruz.
Anahtar Kelimeler: yaşam bir oyun
0 Yorum