Göbekli bir süpermen, kendini beğenmis bir Kleopatra, eylemci bir kızılderili, aşırı rasyonel bir akademisyen ve 80lerde kalmış bir bıçkın delikanlı bol ışıklı ve kendilerine küçük gelen bir sahnede kendileri için Bayan Y’nin yazdığı, Bayan P’nin yönettiği metni playback olarak oynarlar…
Onlara playback olarak dikte edilen bu rollerin ne kadarı kendilerine aittir, ne kadarı yazarın fantezisidir bilemeyiz. Hayatımızın playback’i mümkün müdür? Bize dikte edilen bu roller arasında ne kadar gerçeğiz? 7 soru ve 7 tabloda bunlara cevap bulabilir miyiz?
Yönetmen ve yazar Yeşim Özsoy Gülan’ın, oyuncuların gerçek hayat hikayelerinden yola çıkarak yazdığı ve playback olarak oynanan oyun, 2006-2007 ve 2007-2008 sezonlarında GalataPerform sahnesinde seyirciyle buluştu. “Playback” ayrıca 2006 yılında Belçika’nın Anvers kentinde gerçekleşen 0090 Kunstenfestival’de de sahnelendi.
Televizyonda, sahnede ya da filmlerde karşılaştığımız bir teknik olan “playback” uzun bir süredir hayatımızın içinde olan bir durum. “Playbac” bir yalanın hikâyesi aslında. Gösteri dünyasında yapılan garanti seçimlerin ve bitmez tükenmez bir oyunun tezahürü ve en önemlisi yalanla gerçeğin mükemmel bir karışımı.
“Playback” oyununun beş karakteri bu gerçeklikle yapaylık arasında gidip geliyorlar. Hayatlarının sınırlarını sınarlarken seyirciye de kendi iç dünyalarını, kişisel tarihlerini sunuyorlar. Oyuncular ve yazarın özel bir yazım aşamasından geçerek tasarladığı oyun, seyirciye de şu asal soruyu sorduruyor: “Gerçek nerededir? Duyduklarınızın ne kadarı gerçek, ne kadarı uydurmadır? Kendi hikâyelerimiz bile gerçeklikten çıkabilir mi?”
Oyun playback olarak devam ederken “Çocukluk”, “Bomba”, “İnanç”, “Karar”, “Politika”, “Cinsellik” ve “Ölüm” başlıklı 7 tabloda oyuncular, playback sahnesinde ve hayatta kalmak için hikâyeleriyle kendilerini seyirciye sunuyorlar. Ta ki kendilerine yazar tarafından biçilen ve artık dışına çıkamadıkları bu playback yazılımından gelen yönlendirmeye tepki gösterene kadar.
0 Yorum