Roma’nın üçüncü imparatoru CALIGULA, aşırı savurganlığı, tuhaflığı, ahlâksızlığı ve acımasızlığıyla tanınır, despotluğuyla hatırlanır. Saltanatının yükseldiği dönemde rahatsızlanır ve uzun bir süre koma halinde kalır. Herkesin öldü sandığı bir anda uyanır ve o artık eskisi gibi değildir, haliyle Roma’da da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Sanat, edebiyat düşkünü, nazik bir adam, gözünü intikam, hırs ve ölüm bürüyen birine dönüşür. Senatoyu fes eder, cumhuriyeti ortadan kaldırır, Roma hazinesini eğlencelere, şatafata, lükse harcar, kız kardeşleri ile ilişkiler yaşar, önüne çıkan tüm engelleri ortadan kaldırır, kendi adaletini uygular. Seksin, çıplaklığın, striptiz danslarının, kafes dövüşünün ve sahne tasarımın ön planda olduğu Albert CAMUS’un ünlü eseri CALIGULA, farklı reji yorumu ve anlatımıyla tarihler öncesinden bize bir şeyler söylüyor…
0 Yorum