İSTANBUL DEVLET TİYATROSU’ NUN YENİ OYUNU BİR BİLGE DERVİŞ !
Recep Bilginer’in Yunus Emre adlı oyununda ozan Yunus yetkinliğe ulaşabilmek, insan olabilmek için ömür tüketmiş ve Tanrı- insan ,insan Tanrı yolunda arayışlarına ulaşmıştır. Bu başarıya rejisörlüğü ile güzel imzasını atan Zafer Kayaokay ve oyuncu arkadaşları ilk oyun gecesi seyirci tarafından ayakta alkışlanmışlardır.
Yazar Bilginer’in tekstini yoğurma ,pişirme hatta ısıtma ötesi yanmak eyleminin süresi uzunca bir çalışma zamanını işaret etmiş,dergah ziyaretleri vb . durumlar ile bilgilerin toparlanması, Anadolu Erenlerine en anlamlı selamı verme çabasını Kayaokay’ da azimle oluşturmuş, Hacı Bayram Veli ,Tapduk Emre,Hacı Bektaş-ı Veli,Ahmet Yesevi,Mevlana ,Baba Saltukların gölgesinde bu durum Yunus Emre ile rejisörün seyirciyi buluşturma başarısını getirmiştir.
Bu oyun bizler için de Yunus Emre’yi yeniden tanımak, bilmek, tevazuyu ve insan olmaya dair eksiklerimizi tamamlamak şansını bir öğreti anlamında bu çağda istenilen şekilde yinelemek anlamında da önemli olmuştur.
YUNUS VE YAŞAM
Yunus Emre’nin eylemi gibi yaşamı da yüzyıllarca söylence olarak değerlendirilmiş ve bu söylence’yi de halk yarattığı gibi yaşatmayı da bilmiştir.
İyi kötü, yanlış doğru,güzel çirkin de olduğu gibi dost düşman,birlik ayrılık ve aykırılık üzerinden yaşamında gerçeği yine Yunus özüne yakıştırmış ve yakalamıştır.
Yunus Emre’nin yaşadığı dönemi,Anadolu insanının aç, yoksul ,sefil ve kıyımlar karşısında verdiği güçlü mücadele örneği ile onun yeniden diriliş öyküsünün anahtar simgesi ise sadece yine insan üzerinden değerlendirmesi ile olmuştur.
Anadolu’nun değişik inanç ve düşüncesinde yaşayan insanların Yunus’u sevmesi ,yaşatması hangi yaklaşımla olursa olsun insan Tanrı ve yine Tanrı insan kavramına yaklaşımında şekillenmiştir.
YUNUS ve DÖNEMİ
Oyunun biçimlenişi , çalışma sistemi ve kadrosunun genişliği bakımından titiz bir dönem çalışması yapılmış ayrıca Tarih,Sanat Tarihi,Felsefe, Halk Bilimi ve Sosyolojinin bu anlamda uzmanları ile de masa başında sıcak temas sağlanmıştır.
Döneme ilişkin tarihsel belgeler incelenmiş, yaşayan değerlerde ziyaret edilmiş ve araştırmaya özen verilmiş böylece döneminin gerçeğine sıkıştırılmış bir çalışma yerine mükemmel işlevsel bir anlatımla, yazarın da yüzünü güldüren reji çalışması oluşturularak oyun seyirciye kazandırılmıştır.
Selçuklu devlet sisteminde yitirilen gücün ardından isyanlar ve Moğollar’ın gelişi ,etkili fakat düzeni yitirmiş medrese ve tekkeleri ile Konya yapısı,Hacı Bektaş ,Mevlana gibi etkin etiketler ile Yunus’un Tanrı arayışının sonunda insanda ,özünde Tanrı ‘yı bulması doğal olarak beklenen bir arınmanın ardından gelmiştir.
RECEP BİLGİNER
Gazeteci ,oyun yazarı Recep Bilginer’in Sarı Naciye, Yunus Emre, İsyancılar, Mevlana, Parkta Bir Sonbahar Günüydü, Gazeteciden Dost ,Ben Devletim, Son Misafir başlıca tiyatro eserlerinin isimlerini oluşturmuştur.
Yazarın oyunları çokça Devlet Tiyatrolarında sahnelenmiş, Devlet Sanatçısı unvanına da sahip yazar İlhan İskender en başarılı oyun yazarı ödülü,İlme Hizmet Vakfı Yunus Emre büyük ödülü,TDK Tiyatro ödülü,Kültür ve Turizm Bakanlığı en iyi Tiyatro yazar ödülü ile Burhan Felek Basın Hizmet Ödüllerine yaşamında sahip olmuştur.
2005 yılında Türk Tiyatrosu ve Türk Basın camia’sı bu önemli gazeteci ve yazarını kaybetmiştir.
Yunus Emre oyunun da olduğu gibi tiyatro yapıtlarının çoğunda yazar Bilginer’in ortak özelliği halkın gönlünde yer etmiş şahısları genel olarak anlatması olmuştur.
YUNUS EMRE (1979)
Anadolu coğrafyasında 1300’lü yılardaki yaşam ve benzer çabalar tarihsel dokudan uzaklaşmadan Anadolu insanının yaşamı tüm yukarıda anlatmaya çalıştığımız sistematikle usta yazarın yine usta kaleminden oyunda anlatılmıştır.
Moğol istilası ve iç kargaşanın en üst düzeyde yaşandığı dönemde Yunus’un köyündeki kıtlık sebebi ile buğday istemek için Hacı Bektaş_i Veli dergahına gelmesi, Hacı Bektaş dergahına gelen bu genç adama istediği buğday yerine Bektaş’ın nefes teklif etmesi,bunu anlamayan değerlendiremeyen genç adamın teklifi ret etmesi ve buğdayı tercih ederek aldığı buğdayla yoluna devam etmesi daha sonra manevi öğretiyi fark ederek yoluna devam etmekten vazgeçerek geri dönmesi ve pişmanlığını dile getirerek nefes isteminde kararlılığını belirtmesi gelecek adımların işareti anlamında oyunda önemli olmuştur. Ancak Hacı Bektaş Veli onun kısmetinin Taptuk Emre dergahında olduğunu oraya ulaşmasını Yunus’a söylemesi,Yunus’un da gösterilen dergaha ulaşması ,mürid olmasının ardından ,Yunus’un tüm çektiği zahmetlerin değerlendirilmesi ve Taptuk Emre’nin desteği ile öğretilerinin dervişlik mertebesinde değerlendirilmesini Yunus’a getirmiştir. Taptuk Emre’nin kızı Balım Kız ile de bu sayede evlenmesi söz konusu olmuştur.
Geçen günlerin ardından Yunus’un Taptuk dergahından ayrılması kendini arama yolculuğuna bırakması Gül Hatun’la karşılaşması ve ardından gelen yıllar sonrasında dergaha geri dönüş serüvenin de Balım Kız ‘ın tereddütsüz Yunus’u bekleme eyleminin arkasında müthiş bir hoş görü ve dergah terbiyesi de oyunda öne gelmiş ve Yunus Tanrı aşkının büyüklüğünde kendisini bulmuş olarak insanda Tanrıyı ,Tanrı da insanı aramaya devam etmesinin de sonsuz yolunun açılmasını getirmiştir.(Oyun iki perde ve iki saat’i aşan sürede tamamlanmıştır.)
DİĞER YAZAR VE YUNUS EMRE
Recep Bilginer ve diğer yazarların (N.Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asyalı, Nezihe Araz, Orhan Asena) Yunus Emre adını taşıyan yapıtlarında genel ve ortak özellik tarihi anlamda özü buluşturma anlamında olmuş, Yunus’un diğer tarihsel kişilere karşı her şeyi sevgi dili ile çözmesi ve insan ,Tanrı kavramında önemli değişimi göstermesi üzerinde yoğun olarak işlenmiştir.
Recep Bilginer teksti ‘nde sadece bulunan Balım Kız ile Gül Hatun’un varlığı ilgi çekici olarak da yorumlanmıştır.
REJİSÖR KAYAOKAY VE OYUNCULAR
Yazar Bilginer tarafından kaleme alınmış tekst yoğun tarihsel detayları, şiirsel dili,dergah düzeni,Anadolu Erenlerine ulaşma yolunda anlamlı mutluluğun hazzına katılmak ve yaşatmak gibi önemli dengeleri Zafer Kayaokay rejisi ile sahne de kurmayı başarmıştır.
Rejisör çalışmasında takım oyunculuk ruhunu yeniden yeşertmek anlamında birlik, beraberlik vurgusu yaparak, oluşan büyük enerjinin her anlamda sahne üzerinde yaptığı değerlendirmesini kardeşlik,dostluk,barış kavramlarının içinde ve Yunus’un arınma sürecinde Hacı Bektaş_Veli, Taptuk Emre, (Yunus Emre) ile Deli Emmi, Balım Kızı ,Hacı Halil Ağa,Gül Hatun, İbrahim Molla, Ana Bacı, Elvan Kız,Şahbaz, Köle Yusuf’la birlikte Çavuş, Kollukçu, Dellal, Derviş, Güvende, Kalfa,Esnaf, Ahi Gençler, Dervişler,SamahEkibi olarak mükemmel bir yerleşime eşlik eden müzik ve dansla birlik beraberlik gücünün de görsel anlamda en’lerine erişilmesi hususunda oyunculukla birlikte tüm sahne etmenlerinin bu özene eşlik etmesi de oyunda büyük bir akıcılığın sağlanmasına neden olmuştur.
Erdinç Gülener (Yunus Emre), Hakan Güneri( Deli Emmi), ŞebnemDokurel Topcuoğlu(BalımKız)
Macit Sonkan (Taptuk Emre), Kaya Akarsu (HacıBektaş_ı Veli), Murat Yatman(KöleYusuf), Mert İşcan(Çavuş) ve diğer oyuncuların başarıları ile Yunus kimliğinde istenilen duygu ve düşüncelerin çağımız insanına ulaşması da kolaylaştırılmıştır.
Geleneksel biçimden yola çıkarak açık biçimde uygulanan oyunun geniş kadrosunu özenle seçerken, gençlerle de destekleyen yönetmen Kayaokay’ın kültür verilemizi doğru kullanma anlamında amacı da alkışlanmaya değer olmuştur.
Oyunun özgün müziklerinde Can Attila ismi yine bir güven mührü gibi karşımıza çıkmış,rejisör ile uyumlu çalışması perde hatta sahne özelliğine göre değerlendirilen müzik çalışmasının oyundaki başarısı bir kimlik gibi oyunun ruh aynasını oluşturmuştur.
Dekor çalışmasında Şirin Dağtekin Yenen ismi oyunda etiketlenmiştir.Olması gereken rahatlık sahne için öncelikle yoğun çalışma gruplarına tanınan özgürlük anlamında değerlendirilmiş,gerekli dekor parçaları yine gerekli kullanma kolaylığı içinde çözümlenmiştir.
Simgesel parçalar en işlevsel şekli ile oyuna katkı sağlamış, muntazam odunlar ve kumaş topları belirgin şekilde örneklenmiştir.
Oyunda tüm sahneyi üstten kucaklayan ayna işlevinde metal,parlak dekor parçası ise çok önemli bir görevi üstlenmiş, insanda olduğu gibi eşyada da özünü görme anlamında oyun süresince kusursuz eşlik etmesi sağlanmıştır.
Kostüm Tasarımında kumaş ve renk seçimi ile uygulama ,saç-başlık ve aksesuar anlamında düzen ile çarık görüntüsünü destekleyen ayakkabı çalışmaları için Nalan Alaylı yorucu çalışmasının güzelliğini sahneye yansıtmıştır.
Detaylandırdığımızda gömlek,şalvar,üçetek,kuşak,yazma(Kadın)ileşalvar,içlik,kuşak,külah (Erkek) kullanma biçimleri köylü olarak dergah,tekke vb yerlerde kullanım özellikleri cübbe ve başlık anlamında da tüm ayırıcı özellikleri ve süsleri göz ardı edilmeden başarı ile çalışılmıştır.
Işık tasarımında oyunun gücünü yükselten gerçek bir ışık sihirbazı Enver Başar isminin bizi karşılaması oyunda bu anlamda beklentilerimizi de yükseltmiştir.
Oyunda mekan belirleme ve ayrımı, düş boyutu ve yanılsamada gösterilen ışıksal başarı ile ayna görünümünde dekor parçası ile ışığın ortak uygulama çalışmasının yarattığı görsel haz gerçekten seyircinin alkışlarını almıştır.
Yunus’un ön plana çıktığı sahnede işlenen kırmızı ışık ise yaşananların ve eylemlerin eksiksiz düş boyutunu aşan anlatımına çok anlamlı vurguyu estetiksel yaklaşımı kaybetmeden getirmiştir.
Oyunun koreografi başlığında yer alan Pınar Atar ismi zor işi başaranlardan biri olmuş,farklı üniversitelerden katılma şansı yakalayan oyunculuk bölümü öğrencilerinin danscı olmamaları ya da naif yapılarının üstesinden gelerek kontrollü ve başarılı samah ekibinin yaratılmasına katkısı da güçlü olmuştur.
Rejisör Yardımcısı Berrin Akhasanoğlu,Dramaturg Volkan Taha Şeker ,Prodüksiyon Amiri Selil Bilgin ,Sahne Amiri Emre Emin Aravi,Kondüvit Erhan Kösüre ile oyunda tüm çalışanlara , katkısı olanlara teşekkürlerimizi iletmekle beraber sevgi ,dostluk ,barış esintisinin de çağımızda daima kalıcılığını hissetmek dileğimiz olmuştur.
24.Mart.2017 / Küçükçekmece - İstanbul
Anahtar Kelimeler: yunus emre, istanbul Devlet Tiyatrosu, füsun balkaya
0 Yorum