MAKALELER

Yunus Emre - İstanbul Devlet Tiyatrosu

2017.04.11 00:00
| | |
12303

Recep Bilginer’in Yunus Emre adlı oyununda ozan Yunus yetkinliğe ulaşabilmek, insan olabilmek...

İSTANBUL DEVLET TİYATROSU’ NUN  YENİ OYUNU  BİR BİLGE DERVİŞ !


                                                                
Recep Bilginer’in Yunus Emre adlı oyununda ozan Yunus yetkinliğe ulaşabilmek, insan olabilmek için ömür tüketmiş ve Tanrı- insan ,insan Tanrı yolunda arayışlarına ulaşmıştır. Bu başarıya  rejisörlüğü  ile  güzel  imzasını  atan Zafer Kayaokay ve oyuncu arkadaşları ilk oyun gecesi seyirci tarafından ayakta alkışlanmışlardır.


Yazar Bilginer’in tekstini yoğurma ,pişirme hatta ısıtma ötesi yanmak eyleminin süresi uzunca bir çalışma zamanını işaret etmiş,dergah ziyaretleri vb . durumlar ile bilgilerin toparlanması,  Anadolu Erenlerine en anlamlı selamı verme çabasını Kayaokay’ da azimle oluşturmuş, Hacı Bayram  Veli ,Tapduk Emre,Hacı Bektaş-ı Veli,Ahmet Yesevi,Mevlana ,Baba Saltukların gölgesinde bu durum  Yunus Emre ile rejisörün seyirciyi buluşturma başarısını getirmiştir.


Bu oyun bizler için de Yunus Emre’yi yeniden tanımak, bilmek, tevazuyu ve insan olmaya  dair  eksiklerimizi tamamlamak şansını bir öğreti anlamında  bu çağda istenilen şekilde yinelemek anlamında da önemli olmuştur.  


YUNUS VE YAŞAM


Yunus Emre’nin eylemi gibi yaşamı da yüzyıllarca söylence olarak değerlendirilmiş ve bu söylence’yi de halk yarattığı gibi yaşatmayı da bilmiştir.


İyi kötü, yanlış doğru,güzel çirkin de olduğu gibi dost düşman,birlik ayrılık ve  aykırılık üzerinden yaşamında gerçeği yine  Yunus  özüne yakıştırmış ve yakalamıştır.


Yunus Emre’nin yaşadığı dönemi,Anadolu insanının aç, yoksul ,sefil ve kıyımlar karşısında verdiği güçlü mücadele örneği  ile onun yeniden diriliş öyküsünün  anahtar simgesi ise sadece yine  insan üzerinden  değerlendirmesi ile  olmuştur.


Anadolu’nun değişik inanç ve düşüncesinde yaşayan insanların   Yunus’u sevmesi ,yaşatması hangi yaklaşımla olursa olsun insan  Tanrı ve yine Tanrı insan kavramına  yaklaşımında şekillenmiştir.


YUNUS  ve  DÖNEMİ 


Oyunun  biçimlenişi , çalışma sistemi ve kadrosunun genişliği bakımından titiz bir dönem çalışması yapılmış ayrıca Tarih,Sanat Tarihi,Felsefe, Halk Bilimi ve Sosyolojinin bu anlamda uzmanları ile de masa başında sıcak temas sağlanmıştır.


Döneme ilişkin tarihsel belgeler incelenmiş, yaşayan değerlerde ziyaret edilmiş ve araştırmaya özen verilmiş böylece döneminin gerçeğine sıkıştırılmış bir çalışma yerine mükemmel işlevsel bir anlatımla, yazarın da yüzünü güldüren reji çalışması oluşturularak oyun   seyirciye  kazandırılmıştır. 
Selçuklu devlet sisteminde yitirilen gücün ardından isyanlar ve Moğollar’ın gelişi ,etkili fakat düzeni yitirmiş medrese ve tekkeleri ile Konya yapısı,Hacı Bektaş ,Mevlana gibi etkin etiketler ile Yunus’un Tanrı arayışının sonunda insanda ,özünde Tanrı ‘yı bulması  doğal olarak beklenen bir arınmanın  ardından gelmiştir.


RECEP BİLGİNER 


Gazeteci ,oyun yazarı Recep Bilginer’in Sarı Naciye, Yunus Emre, İsyancılar, Mevlana, Parkta Bir Sonbahar Günüydü, Gazeteciden Dost ,Ben Devletim, Son Misafir başlıca tiyatro eserlerinin isimlerini  oluşturmuştur.


Yazarın oyunları çokça Devlet Tiyatrolarında sahnelenmiş, Devlet Sanatçısı unvanına  da sahip yazar İlhan İskender en başarılı oyun yazarı ödülü,İlme Hizmet Vakfı Yunus Emre büyük ödülü,TDK Tiyatro ödülü,Kültür ve Turizm Bakanlığı en iyi Tiyatro yazar ödülü ile Burhan Felek Basın Hizmet Ödüllerine  yaşamında sahip olmuştur. 


2005 yılında Türk Tiyatrosu ve Türk Basın camia’sı  bu önemli  gazeteci ve yazarını  kaybetmiştir.
Yunus Emre oyunun da  olduğu gibi tiyatro yapıtlarının çoğunda yazar Bilginer’in ortak özelliği  halkın gönlünde  yer etmiş şahısları genel olarak anlatması olmuştur.


YUNUS EMRE (1979)


Anadolu coğrafyasında  1300’lü yılardaki yaşam ve benzer çabalar  tarihsel dokudan uzaklaşmadan Anadolu insanının yaşamı tüm yukarıda anlatmaya çalıştığımız sistematikle usta yazarın yine usta kaleminden oyunda anlatılmıştır.


Moğol istilası ve iç kargaşanın en üst düzeyde yaşandığı dönemde Yunus’un  köyündeki kıtlık sebebi ile buğday  istemek için Hacı Bektaş_i Veli dergahına  gelmesi, Hacı Bektaş dergahına gelen bu genç adama istediği buğday yerine Bektaş’ın nefes  teklif etmesi,bunu anlamayan değerlendiremeyen genç adamın teklifi ret etmesi ve buğdayı tercih ederek aldığı buğdayla yoluna devam etmesi daha sonra  manevi öğretiyi fark ederek yoluna devam etmekten vazgeçerek geri dönmesi ve pişmanlığını dile getirerek nefes isteminde kararlılığını belirtmesi gelecek adımların işareti anlamında oyunda önemli olmuştur. Ancak Hacı Bektaş Veli onun kısmetinin Taptuk Emre dergahında olduğunu oraya ulaşmasını Yunus’a  söylemesi,Yunus’un da gösterilen dergaha ulaşması ,mürid olmasının ardından ,Yunus’un  tüm çektiği  zahmetlerin değerlendirilmesi ve Taptuk Emre’nin desteği ile öğretilerinin  dervişlik mertebesinde değerlendirilmesini Yunus’a getirmiştir. Taptuk Emre’nin kızı Balım Kız ile de bu sayede evlenmesi söz konusu olmuştur.
Geçen günlerin ardından  Yunus’un Taptuk dergahından ayrılması kendini arama yolculuğuna bırakması Gül Hatun’la  karşılaşması ve  ardından gelen yıllar sonrasında  dergaha geri dönüş serüvenin de Balım Kız ‘ın tereddütsüz  Yunus’u bekleme eyleminin arkasında müthiş bir hoş görü ve dergah terbiyesi  de oyunda  öne gelmiş ve Yunus Tanrı aşkının büyüklüğünde kendisini bulmuş olarak insanda Tanrıyı ,Tanrı da insanı aramaya devam etmesinin de sonsuz yolunun açılmasını getirmiştir.(Oyun iki perde ve iki saat’i aşan sürede tamamlanmıştır.)


DİĞER YAZAR VE YUNUS EMRE


 Recep Bilginer ve  diğer yazarların  (N.Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asyalı, Nezihe Araz, Orhan Asena)   Yunus Emre adını taşıyan yapıtlarında genel ve ortak özellik tarihi anlamda  özü buluşturma anlamında olmuş, Yunus’un diğer tarihsel kişilere karşı her şeyi sevgi dili ile çözmesi ve insan ,Tanrı kavramında  önemli değişimi göstermesi üzerinde yoğun olarak işlenmiştir.
Recep Bilginer teksti ‘nde sadece bulunan  Balım Kız ile Gül Hatun’un varlığı ilgi çekici olarak da yorumlanmıştır.

 


REJİSÖR KAYAOKAY VE OYUNCULAR


Yazar Bilginer tarafından kaleme alınmış  tekst yoğun tarihsel detayları, şiirsel dili,dergah düzeni,Anadolu Erenlerine ulaşma yolunda anlamlı mutluluğun hazzına katılmak ve yaşatmak  gibi önemli dengeleri Zafer Kayaokay rejisi ile   sahne de kurmayı başarmıştır.


Rejisör çalışmasında takım oyunculuk ruhunu yeniden yeşertmek anlamında birlik, beraberlik  vurgusu yaparak, oluşan büyük enerjinin her anlamda sahne üzerinde yaptığı değerlendirmesini   kardeşlik,dostluk,barış kavramlarının içinde ve Yunus’un  arınma sürecinde Hacı Bektaş_Veli, Taptuk Emre, (Yunus Emre) ile Deli Emmi, Balım Kızı ,Hacı Halil Ağa,Gül Hatun, İbrahim Molla, Ana Bacı, Elvan Kız,Şahbaz, Köle Yusuf’la birlikte Çavuş, Kollukçu, Dellal, Derviş, Güvende, Kalfa,Esnaf, Ahi Gençler, Dervişler,SamahEkibi olarak mükemmel bir yerleşime eşlik eden müzik ve dansla  birlik beraberlik gücünün de görsel anlamda  en’lerine  erişilmesi  hususunda oyunculukla birlikte tüm sahne etmenlerinin bu özene eşlik etmesi de oyunda  büyük bir akıcılığın sağlanmasına neden olmuştur.


Erdinç Gülener (Yunus Emre), Hakan Güneri( Deli Emmi), ŞebnemDokurel Topcuoğlu(BalımKız)
Macit Sonkan (Taptuk Emre), Kaya Akarsu (HacıBektaş_ı Veli), Murat Yatman(KöleYusuf), Mert İşcan(Çavuş) ve diğer oyuncuların başarıları ile Yunus kimliğinde istenilen duygu ve düşüncelerin   çağımız insanına ulaşması da  kolaylaştırılmıştır.


Geleneksel biçimden yola çıkarak açık biçimde uygulanan oyunun geniş kadrosunu özenle seçerken, gençlerle  de destekleyen yönetmen Kayaokay’ın kültür verilemizi doğru kullanma anlamında amacı da alkışlanmaya değer olmuştur.


Oyunun özgün müziklerinde Can Attila ismi yine bir güven mührü gibi karşımıza çıkmış,rejisör ile uyumlu çalışması  perde hatta sahne özelliğine göre değerlendirilen müzik çalışmasının oyundaki başarısı bir kimlik  gibi  oyunun ruh aynasını oluşturmuştur.


Dekor çalışmasında Şirin Dağtekin Yenen ismi oyunda etiketlenmiştir.Olması gereken rahatlık sahne için öncelikle yoğun çalışma gruplarına tanınan özgürlük anlamında değerlendirilmiş,gerekli dekor parçaları yine gerekli  kullanma kolaylığı içinde çözümlenmiştir.


Simgesel parçalar en işlevsel  şekli ile oyuna katkı sağlamış, muntazam odunlar  ve kumaş topları belirgin şekilde örneklenmiştir.


Oyunda tüm sahneyi üstten kucaklayan ayna işlevinde metal,parlak dekor parçası ise çok önemli bir görevi üstlenmiş, insanda olduğu gibi eşyada da özünü görme anlamında  oyun süresince kusursuz eşlik etmesi sağlanmıştır.


Kostüm Tasarımında kumaş ve renk seçimi ile uygulama ,saç-başlık ve aksesuar anlamında düzen ile çarık görüntüsünü destekleyen ayakkabı çalışmaları için Nalan Alaylı yorucu çalışmasının güzelliğini sahneye yansıtmıştır.


Detaylandırdığımızda gömlek,şalvar,üçetek,kuşak,yazma(Kadın)ileşalvar,içlik,kuşak,külah (Erkek) kullanma biçimleri köylü olarak dergah,tekke vb  yerlerde kullanım özellikleri cübbe ve başlık anlamında da tüm ayırıcı özellikleri ve süsleri göz ardı edilmeden başarı ile çalışılmıştır.


 Işık tasarımında oyunun gücünü yükselten gerçek bir ışık sihirbazı Enver Başar isminin bizi karşılaması oyunda bu anlamda beklentilerimizi de yükseltmiştir.


Oyunda mekan belirleme ve ayrımı, düş boyutu ve yanılsamada gösterilen ışıksal başarı ile ayna görünümünde dekor parçası ile ışığın ortak uygulama çalışmasının yarattığı görsel haz gerçekten seyircinin alkışlarını almıştır. 


Yunus’un ön plana çıktığı sahnede işlenen kırmızı ışık ise yaşananların ve eylemlerin eksiksiz düş boyutunu aşan anlatımına çok anlamlı vurguyu estetiksel yaklaşımı kaybetmeden getirmiştir.


Oyunun koreografi başlığında yer alan Pınar Atar ismi zor işi başaranlardan biri olmuş,farklı üniversitelerden katılma şansı yakalayan oyunculuk bölümü öğrencilerinin danscı olmamaları ya da naif  yapılarının  üstesinden gelerek kontrollü ve başarılı samah ekibinin yaratılmasına katkısı da güçlü olmuştur.


Rejisör Yardımcısı Berrin Akhasanoğlu,Dramaturg Volkan Taha Şeker ,Prodüksiyon Amiri Selil Bilgin ,Sahne Amiri Emre Emin Aravi,Kondüvit Erhan Kösüre ile oyunda tüm çalışanlara , katkısı olanlara teşekkürlerimizi iletmekle beraber  sevgi ,dostluk ,barış  esintisinin de  çağımızda daima kalıcılığını hissetmek   dileğimiz olmuştur.

24.Mart.2017 / Küçükçekmece - İstanbul

Anahtar Kelimeler: yunus emre, istanbul Devlet Tiyatrosu, füsun balkaya



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir