Sinemadan Tiyatroya Uzanan Sezonun En İyi Oyunu: “MUTLUYDUK BELKİ BUGÜNE KADAR”
Paole Genovese'nin 'Muhteşem Yabancılar' adlı filminden sahneye uyarlanan 'Mutluyduk Belki Bugüne Kadar' Türkiye'de ilk kez TwoTwo Tiyatro tarafından Plan Be Loft’ta sahneleniyor. Paolo Sorrentino'nun yönetmenliğini ve yazarlığını yaptığı 2013 İtalyan yapımı olan film, 2013 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için yarışmış, 2013 Toronto Uluslararası Film Festivali ve 2013 Reykjavik Avrupa Film Festivali'nde de gösterilmiştir. Bir evde toplanan bir grup arkadaşın yaşadıkları kısa zaman dilimini anlatan konuda, insanların birbirlerine karşı olan güvenleri, duygu durumları; kişiler üzerinden iç bellek dediğimiz olgunun sorgulanması masaya yatırılıyor. Kerem Pilavcı’ nın Türkçe’ye uyarladığı ve Ahmet Sami Özbudak’ ın yönetmenliğini üstlendiği bu muhteşem oyunda, Canan Atalay, Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Gökçe Eyüboğlu, Giray Altınok, Faruk Barman, Fehmi Karaarslan ve Deniz Karaoğlu rol alıyor. Ayrıca bu oyun, 2017-2018 sezonunun en iyi oyunu olma özelliğiyle dikkatleri üzerine çekiyor.
Daha önce Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde ‘Youth-Gençlik’ filmi gösterilen Genovese, denenmemişi denemek, insanların iç dünyalarındaki gerçekleri dışa vurmak için çabalayan bir yönetmen ve senaryo yazarı. Bundan önceki yapıtlarını derinlemesine irdelediğimiz zaman Freud tarzı yaklaşımlar sergileyen sinema karelerini rahatlıkla yakalarız. ‘Mutluyduk Belki Bugüne Kadar’ yine insanların cinsel dürtülerinden yola çıkıp, gerçek yüzleriyle sakladıkları yüzlerini acımasızca bizlerin yüzüne vuruyor. Ortada duran cep telefonu imgelemi üzerinden yürüyen konu, yedi arkadaşın akşam düzenledikleri partide oynadıkları garip bir oyunla başlıyor. Kabul edilmesi zor olan oyun sonrası tüm ilişkiler eskisi gibi mi olacaktır? Ya da bu oyun gerçekten oynanacak mıdır? Oyun aslında herkesin bildiği gerçekler midir? Rocco ve Eva’ nın evinde başlayan gece, yine aynı evde bitecektir; fakat nasıl sona erecektir? Tüm bu soruların cevaplarını sizler gidin oyunda görün. Eğer ki konu ile ilgili spoiler verecek olursam ortadaki olayların hiçbir anlamı kalmayacak. Paole Genovese daha önce Toronto Film Festivali’nde yarışan bu filmi ile zaten sinema gücünü kanıtladı. Filmin tiyatrosu ise, en az film kadar insanların ruhuna işleyen yapıya sahip; çünkü ortada yaşanılanlar hepimizin gerçekleri! Freud’ un dediği gibi; ‘İnsanların kendilerine sakladıkları sırları sınırsızdır!...’
Ahmet Sami Özbudak, ev ortamının verdiği sıcaklığı konudaki atmosferle birleştiriyor. Bir defa karşımızda filmi muhteşem biçimde özümseyen yönetmen var. Ayrıca sinemadan tiyatroya uyarlama yapmak zor uğraştır. Sadri Alışık Tiyatrosu’ nun Frankenstien oyununda bunu çok iyi gördük. Çok başarılı çalışma olmasının yanında, sinematografik atmosferi olgunlaştırmak için ekip canla başla mücadele etmişti. ‘Mutluyduk Belki Bugüne Kadar’da sinematografik atmosferi baktığımız her açıdan başarılı biçimde yakalıyoruz. Karşımızda cereyan eden olayların bir sinema filminden farkı yok. İnsanlar arasındaki diyaloğun olduğu gibi kalması yönetmenin ince düşüncesi! Sahneye çıkan her oyuncunun rolüyle kurduğu bağ ‘cuk’ diye oturmuş. Kime, neden güvenmeliyiz? Sorusunun cevaplarını herkesin dinlediği telefon durumuyla öğrendiğimiz anda, insanlar arasında gizli kalması gereken sırların varlığına inanıyoruz. Ama bir karakter hariç; Peppe! Peppe’ nin kendisini gizlemek için söylediği yalan gecenin belkide en etkili tokadı idi. O tokadı ise yüzümüze tutulan cep telefonu görüntüsü ile gayet net anladık. Özbudak’ ın inişli çıkışlı süren diyaloglara evin her karesini dahil etmesi ayrı bir güzellik. Siz evin salonundaki diyaloğu dinlerken, mutfakta kopan fırtınayı işitiyorsunuz. Ayrıca evin dışına çıkıp, mavi ayı izlemek isteyen karakterlerle beraber sanki bizlerde dışarıya çıkıyoruz. Yönetimsel anlamda eksiksiz bulduğum tek perdelik oyunun sonu ise sizi şaşırtacak bir finale sahip. Oturduğunuz koltukta şaşkınlığınızı gizleyemiyorsunuz.
Gökçe Eyüboğlu, Giray Altınok, Faruk Barman, Canan Atalay, Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Fehmi Karaarslan ve Deniz Karaoğlu, ekip ruhunu finalle kadar taşıyarak zor bir uğraşın altından kalkmış. Gökçe Eyüpoğlu’ nun durgun terapist rolü insanı o kadar gerçekçi ki, konuşmalar sizi gererken, Faruk Barman’ ın evliliğini kurtarmaya çalışan eşte gösterdiği performans insanı cezbediyor. Deniz Karaoğlu ise Peppe’de insanların iki yüzlülüğünü çok keskin biçimde ifade etmiş. İsim isim oyuncuları ayıracak değilim, zaten ekibi birbirinden ayırmak imkansız. Eşler arasındaki kıskançlıklar, yalanlar; telefona mesaj geldikçe ya da telefon çaldıkça dile gelen gerçekler bizlerin içini acıttı. Çünkü sahnedeki gerçekler bizlerin hayatının aynası. Kimse kimseyi kandırmasın, Freud’ un dediği gibi, ‘Kendimize sakladığımız sonsuz sırlarımız var’. Broşürde yazan ‘İnsanlar ayrılmayı öğrenmeli’ cümlesine baktığım zaman, aslında cümleyi şöyle düzeltme gereği duydum; ‘İnsanlar birbirlerini sakladığı sırlarıyla kabul etmek zorunda!’
Sezonun en iyisi olan ‘Mutluyduk Belki Bugüne Kadar’ şimdiye dek gördüğüm sinemadan tiyatroya uyarlanan en iyi metin!
Yaşam KAYA / yaş[email protected]
0 Yorum