Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Emre Koyuncuoğlu’nın dahiyane yönetimi ile Amerikalı Oyun Yazarı Tennesse Williams’ ın ‘Sırça Kümes’ adlı oyununu sahnelerine taşıyor. Eskişehir’deki canlı sanat hayatına bu denli değerli bir yönetmenin de katkı sunması şehir için çok büyük bir şans. Emre Koyuncuoğlu, modern tiyatromuzun modern tekniklerle donanımlı büyüleyici bir yönetmeni. Eskişehir Şehir Tiyatroları’nın birbirinden yetenekli oyuncularını sahnede ön plana çıkaran Koyuncuoğlu, çağdaş metinlerin dışında bir oyunu da ilk kez yönetmiş oluyor.
Pulitzer ödüllü Williams, 1929 yılında başlayarak dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizi derinden yaşamış; krizin savurduğu insanları ele alan Sırça Kümes’i yazmıştır. Şu anda dünyanın yaşadığı krize bakarak, Sırça Kümes oyununun ara oyun olmadığını; gündemi işleyen ana oyun olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Oyun konu itibariyle ABD’ nin banliyölerinde geçen bir öykü. Amanda Wingfield; biri felçli (Laura) diğeri yaşadığı hayattan bıkan (Tom) çocuklarıyla kocasının terk edip gittiği bir yaşantıyı paylaşmaktadır. Hayatını çocuklarının geçimine adayan Amanda, Laura’ nın küskün ve içe dönük yaşamını canlandırmak için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik krizin de derin etkisinin görüldüğü öyküde; Tom’un kardeşine bağlılığını; anneyle olan çatışmalarını izleriz. Laura’ nın felçli olarak çektiği ruhsal acılar aileyi de derinden yaralamaktadır. Tom, Laura’nın çektiği yalnızlığa son vermek için bir gece eve arkadaşı Jim’i çağırır. Jim’in Laura ile yakınlaşmaları eve anlık mutluluk getirse de ilerleyen saatlerde bir aile dramını da ortaya çıkaracaktır.
Tennesse Williams, ABD’ nin çöküntülü aile yapısına sistemli eleştiri sunuyor. Mesela öyküde ekonomik krizden bunalıp evi terk eden bir babanın fotoğrafı asılı durur. Tom, babasının yaptığı gibi evini terk etmek istemekte, dışarıda huzuru, mutluluğu aramaktadır. Laura, felçli hali ile babaya özlem duymakta; babadan kalan taş plakları dinlemektedir. Babanın, evi büyük bir uçuruma sürüklediği ortadadır. Şu an dünyanın içinden çektiği büyük ekonomik buhran Sırça Kümes gibi nice öyküleri ortaya çıkaracağa benziyor.
Oyunu Yöneten Emre Koyuncuoğlu, Can Yücel’in kara mizah çevirisine hiç dokunmamış. Sahneye yerleştirdiği iki ayrı perde ile dramatik geçiş anlarını resmetmiş. Can Yücel çevirisindeki eklemeleri de atlamadan oyununu farklı ve modern anlamda şekillendirmiş. Konunun anlatmak istediğini tüm oyuncuların üzerine yıkmış. Oyuncular ön plana çıkarak; dönemin buhranlarla geçen analizini yerinde tespitlerle izleyene aktarmışlar. Adnan Öngün’ün basit gibi görünen dekor yapısı, sahnenin geniş açılarda kalmasını sağlıyor. Projektörden perdelere yansıyan görüntüler, ev ortamı, balkon bölümü, Laura’nın yalnızlığını geçirdiği kanepe tek kelime ile muhteşem! Tülay Kale de kostüm tasarımı ile dekorun başarısına ortak oluyor. Müziklerde Çiğdem Borucu’nun kendine öz üslubu bulunuyor. Duygusal anlar onunla beraber şekilleniyor. Özellikle de Tom’un evi terk ederek yalnız bir dünyaya doğru geçişi; Borucu’nun müziklerinde anlam kazanıyor.
Karakter Oyuncusu Sermet Yeşil
Oyunda Amanda rolünde Elif Melda Yılmaz 1. perdede biraz komedinin ucunu kaçırsa da çok güzel bir oyun ortaya koyuyor. Çocuklarına son derece bağlı bir annenin dramatik yapısını çok iyi çözümlemiş. Laura’ nın mutluluğu için çırpınışı ve Tom’u evde tutmak için gayretleri Elif Melda Yılmaz’ın Amanda ile bütünleştiğinin açık kanıtı. Tom’da karşımıza çıkan Sermet Yeşil Türk Tiyatrosu’nun kazandığı çok büyük yetenek. Öncelikle karakter oyuncusu. Rolüne büründüğü her karakteri kendine has üslubu ile yorumlayarak farklı analizler yapabiliyor. Onunla yaşam bulan her karakter, Sermet Yeşil’in özgün yaratımıyla sahnede muhteşem şekilleniyor. Tom’un anlatıcı kimliği ile sahnede yer aldığını düşünürsek; iki ayrı bölümde de Sermet Yeşil farklılığı ortaya çıkıyor. Bilge Cezayirli, Laura’yı güzel oynuyor oynamasına, ama ses tonuna dikkat etmeli. Fakat bir tarafı felçli bir kızın psikolojik çözümlemesini çok güzel yapmış. Genç oyuncuya hayran olmamak elde değil. Serhat Onbul da Jim karakteri ile grubun başarısına ortak oluyor.
Emre Koyuncuoğlu, Türk Tiyatrosu’na çağdaş metinler kazandıran iyi bir yönetmen. Sırça Kümes’i içinden geçtiğimiz dönemle bütünleştirmesini bilmiş. Eskişehir Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mete Ayhan’ın da Emre Koyuncuoğlu gibi bir yönetmenle çalışması son derece yerinde bir tespit olmuş. Muhteşem bir yönetim, şahane oyuncular Sırça Kümes’i sezonun en iyi gösterilerinden birisi haline getiriyor…
Anahtar Kelimeler: Eskişehir Şehir Tiyatroları, Sırça Kümes
0 Yorum